Çukurova Üniversitesinin Başarı Örneği Bilim İnsanı Prof. Dr. S...
Çukurova Üniversitesinin Başarı Örneği Bilim İnsanı Prof. Dr. Süleyman Bozdemir Aramızdan Ayrıldı
Çukurova Üniversitesinin önemsenen önemli özelliklerinden biri; çok farklı akademik geleneklerden bir araya gelmiş nitelikli bilim insanlarından oluşan kadrolarıydı. Bunlardan biri de çok değer verdiğim ve abi-kardeş ilişkisi içinde karşılık beklemeden, ön yargısız ve içtenlikli dostluğumuz olan ağabeyim Prof. Süleyman Bozdemir idi. “Bir Yaşam Öyküsü- Eğitime ve Bilime Adanmış Bir Ömür” kitabında özgeçmişini öğrendiğimiz Prof. Bozdemir kıl çadırında büyümüş, çok erken yaşlarda devletin olanakları ile yatılı okullarda okumuş, aldığı eğitimin sonucu tutarlı, objektif, gerçek demokrat aydın bir insan olarak yetişmişti.
Çok kibar, beyefendi, iyi bir insandı. Öğretmen Okullu olmasından dolayı kendini öğretmen olarak önceleyerek tanımlar ve Yüksek Öğretmen Okullu olmanın ayrıcalığını ve önemini her vesileyle belirtirdi. Okuyan, düşünen, yazan ve yazdıklarını da paylaşmaktan hoşlanan bir hümanistti. Hepsinden öte, insanın, toplumun, ülkesinin iyiliğini düşünen ve isteyen bir hoşgörü insanıydı.
Süleyman Hoca’nın konar-göçer bir Yörük ailesinin, ayağında ayakkabısı olmayan bir çocuğu olarak Eski-Yörük köyü ilk okulunda başlayan eğitim macerası İngiltere'de aldığı doktora derecesi ile taçlanmıştır. Bu eğitim sürecinde deyim yerinde ise tırnağı ile kazıyarak çalıştı ve bilimin doruklarına kadar çıkmayı başardı. Prof. Dr. Süleyman Bozdemir iki kitap yazdı. İlki “Bir Yaşam Öyküsü- Eğitime ve Bilime Adanmış Bir Ömür” başlıklı anılarını yazdığı kitabıdır. Kitabı başından sonuna kadar okudum ve keyifle kitabın tanıtım yazısını yayınladım. Ayağına ayakkabı alacak durumu olmayan bir yaşam ortamından üniversite gibi felsefenin-bilimin yapıldığı seviyeye erişmesi tam bir başarı örneğidir. Cumhuriyetin temel amaçlarından olan yurttaş yaratma hedefinin örneği olarak, çalışarak dikey eksende yükselmenin örneğini anılarında okuyarak öğrendim.
Süleyman Hoca Öğretmen Okulunda ve Yüksek Öğretmen Okulunda aldığı cumhuriyet bilinci ile Atatürk sevdalısı bir insandı. Tek isteği toplumsal bilincin yükselmesi, insanın insanca medeni bir yaşam sürmesi idi. Doğa bilimleri konusunda öğrendiklerini yaşamına uyarladı ve topluma fen bilimlerinin öğretilmesi için içtenlikle çalıştı ve mücadele etti. Eğitim ve öğretimin niteliği için çok çaba sarf etti.
Eğitimin önemini vurgulamak için “Osmanlı’dan Günümüze Uygulanan Eğitim Sistemlerine Eleştirel Bir Bakış. 21.Yüzyılda Eğitim Sistemimiz Nasıl Olmalıdır?” adlı kitabını yazdı.Bu kitabı yayınlatmadan önce üç kez baştan sona okudum, birçok konuda öneri ve redaksiyonlar yaptım. Kitabın ön sözünü yazmamı istedi. Ancak kitabın tanıtım yazısını yazamadım.
Geçenlerde “kitabım ile ilgili yazman gereken yazıyı yayınlamadın” demişti. Hocam söz yazacağım demiştim. Ancak sözümü tutamadım. Bu kadar erken bizleri terk edeceği aklıma gelmemişti. Son iki haftaya kadar iletişim halineydik. Hiçte öyle bir hava sezmedim. Yeni Adana’da ki köşesine her yazdığı yazıyı mutlaka iletirdi. İbrahim kardeşim bak derdi.
Süleyman Bozdemir hoca yazılarını ve kitaplarını para için, şan şöhret için yazmadı. Kendisi de “kitabın parasal bir amacı olmadığı gibi edebi bir iddiası da yoktur" demişti. Süleyman hoca ile üniversite ortamında tanıştım, kardeş olduk. Emeklilik sonrası daha çok görüşür olduk. Üniversiteye geldiğinde mutlaka uğrardı.
Çok naif, temiz, insanın insanca yaşamasından başka bir beklentisi olmayan canım hocam mekânın cennet olsun. Doğanın bütün renkleri, çiçekleri mezarını süslesin.
Süleyman Bozdemir hocanın “Bir Yaşam Öyküsü- Eğitime ve Bilime Adanmış Bir Ömür” adlı kitabını Türkiye Gazeteciler Cemiyeti 2019 Sedat Simavi Ödülleri için yazdığım hocayı ve kitabını tanıtan yazım ilgi duyanlar için aşağıda bilginize sunulmuştur.
28 Haziran 2022, Adana
İlgi duyanlar için;
Prof. Dr. Süleyman Bozdemir’in Öz Yaşam Öykü Kitabı- Bilimsel Yaşamını ve Başarı Hikâyesini Anlatan Örnek Kaynak
Yazmak yalnızca bir düşünceyi, anıyı ve sorunu yazmak değildir, aynı zamanda bir bilgilendirme ve başkalarını da bildiği ve edindiği bilgiden haberdar etmek için içtenlikli bir paylaşımdır. Bu paylaşım para için ve başka çıkar ilişkileri için yapılmıyorsa çok daha anlamlı bir eylem olur. Bu bağlamda yazmak eylemlerin en etkin ve yararlı olanıdır. Bu bağlamda Çukurova Üniversitesi emekli öğretim üyelerinden Prof. Dr. Süleyman Bozdemir hocamız emekli olduktan sonra ”Bir Yaşam Öyküsü-Eğitime ve Bilime Adanmış Bir Ömür” başlıklı yapıtını yazdı.
Prof. Dr. Süleyman Bozdemir hocam, üniversite ortamındaki sosyal paylaşımları ve hayata karşı duruşu ile beni hep mutlu etmiştir. Kendisine derin saygı duyduğum/önemsediğim Mersin, Gülnar- Eskiyörük Köyünde doğan hocam, kendi yaşam dönemlerini, yaşadıkları ve tanıklık ettikleri ilginç olgu ve olayları kendi penceresinden, “otobiyografisi (öz yaşam öyküsü)”ile birlikte yazdı. Kasım 2018 tarihinde Adana Karahan Kitabevi’nden çıkan kitabını imzalayarak bana da verdiler.
Süleyman hoca bilim yaşamında gösterdiği üstün başarısını yazın hayatında da göstermiştir. Günümüzde kaybolmaya yüz tutmuş keçeli çadırda doğmuş bir Yörük çocuğunun yokluk ve yoksunluk içinde varoluşu, eğitim ve öğretim basamaklarını en önlerde savaşarak çıkması, yüksek bilimsel düzeye erişmesi üstün bir başarı örneğidir. Yapıtında yaşadıklarını önyargısız, nesnel ve içten bir dille anlatabilmeyi çok güzel başarmıştır. Akıcı bir dille, şiirsel bir anlatım ve roman tadında yazdığı bu gerçek yaşam öyküsü övgüye değer, orijinal, örnek alınacak bir yapıttır. Yazılarında öz Türkçeyi kullanmaya özellikle önem vermektedir.
Kitabında bütün öz geçmişini en ince ayrıntısına kadar bölüm bölüm işlemiş. Geldiği Yörük kültürüne, ailesine, köyüne, çocukluğuna, köy ilkokuluna, ülkemizin bugüne kadarki en başarılı eğitim modeli olan Köy Enstitüsünün devamı olan ilk öğretmen okulundaki yatılı orta öğretim yaşamına yapıtında ayrıntılı yer vermiştir. Orada öğretmeni Mustafa Şanlı hocadan çok etkilenir ve yapıtında Mustafa hocaya ayrı bir yer verir.
Aksu İlk öğretmen Okulu beşinci sınıfından seçilerek gönderildiği Ankara Yüksek Öğretmen Okulu hazırlık sınıfında liseyi bitirir. Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik-Matematik Bölümü ve Yüksek Öğretmen Okulu yılları Ankara’da geçer. Malatya ve Mersin’deki öğretmenlik yıllarını, evliliğini, İngiltere’ye yüksek lisans ve doktora eğitimine gidişini, Çukurova Üniversitesi’ndeki asistanlık ve öğretim üyeliği çalışmalarını ve hayatta yaşadığı sorunları, yaşama dair duruşunu en ince ayrıntısı ile kitabında işlemiş.
Hocanın çocukluğu ve gençliği, göçebe Yörük yaşam-kültürünün doğası gereğince yazları rakımı yüksek yaylalarda ve kışları ise görece daha sıcak alanlarda geçiyor. Hocamızın yoksulluk içinde geçen çocukluğu ve okullu yılları ile kendi öz enerjileri ve öz güvenleri ile sağladıkları başarıları gerçek birer rol model yaşam örneğidir. Hocamdan yaklaşık 10-15 yıl sonra farklı bir coğrafyada doğmuş olmama rağmen sanki aynı süreçleri ben de yaşamış gibi hissetim.
Anlaşılır Bir Edebi Dille Yazılmış Naif bir Yaşam Öyküsü
Yakından tanıdığım hocanın içtenlikle yazdığı naif yaşam öyküsünü okuduğum zaman onun gözümde bir kez daha büyüdüğünü hissettim. Her ne kadar kişi öz yaşam öyküsünde kendisini anlatmakta olduğu için yansız davranamaz dense de Süleyman hoca gerçekleri anlatmada objektif olmuştur. Ailesinin bütün bireylerini ve onların yaşamlarını ve başından geçen bütün olguları olduğu gibi en ince ayrıntısına kadar anlatmıştır. Ancak öznel durumunda doğadan, Atatürk ilkeleri ve Cumhuriyetten, çağdaş Atatürkçü bilimsel eğitimden yana olan tavrını her defasında vurgulamıştır.
Süleyman hocanın kitabı özet olarak bir başarı öyküsüdür. Akdeniz’in 1200 metrelik rakımından zorlu coğrafi koşullarda hayvancılık ve tarla tarımı yapan yoksul bir ailenin çocuğu olarak hayata tutunma, mücadele sonucu zorlukları yenerek ulaştığı mutlu yaşamı anlatmaktadır. Köy yerinde doğal ortamın sunduğu bütün olanakları çok iyi analiz etmiş, çocuk yaşta başladığı uzun ve zorlu eğitimini ancak güçlü bir irade ve inançla başarmayı bilmiştir. Kitabında bunu başardığını kendisi de belirtiyor. Tabii aile desteği ve çevresinin kendisi ile birlikte olduğunun da farkında Süleyman hoca.
Onun için kitabında, kendisinin başarı hikâyesinde adı geçen tüm insanlara ayrı ayrı en ince ayrıntısına kadar yer vermiş. Ayrıca Mersin’in Gülnar kasabasında yaşam mücadelesi veren Yörüklerin kültürünü de işlemiş. Yörükler için bu bağlamda önemli bir kaynak. Tabii kitabı ayrıcalıklı kılan ise içtenlikli ve duygu yüklü anlatımdır.
Yaşamının bütün karelerini günün ekonomik ve sosyal olayları ile de ilişkilendirerek öz yaşamını anlatmaktadır. 1970-1980’lı yılarda Türkiye’nin yaşadığı ortamın ve olayların nesnel bir analizi de verilmektedir. Hiçbir zaman demokrasiye, laik yaşama ve cumhuriyete ve Atatürkçü düşünceden kopmamış ve tam tersine daha sıkı sarıldığını kitabının ara sayfalarında vurgulamaktadır.
Öz yaşam kitabının satır aralarında eğitim sürecinde yaşadığı zorlukları nasıl ve hangi yöntemler ile aştığını aradım. Özellikle İngiltere’deki fizik doktorası gibi temel bilim alanındaki bilgiye ve yaratıcılığa dayalı doktora eğitiminin zorluğunu biliyorum. Süleyman hoca çalışkanlığı ve iletişim becerileri ile başarılı bir doktora sınavı vermiştir.
Kitabının son kısımlarında özellikle öğretim üyesi olmaktan gurur duyduğum Çukurova Üniversitesi’ne öğretim üyesi olarak alınması ve üstlendiği yöneticilik görevlerini de ayrıntılı olarak işlemiş. Üniversiteye öğrenci olarak başladığımız dönemlerde, Süleyman hocanın üniversiteye geldiğini, bilim tarihinden ve insan felsefe ilişkisinden bahsettiğini dönem arkadaşlarımızdan duymuştum. Ancak o dönemde hoca ile tanışamadık.
Süleyman Bozdemir hocamı, 1994 yılında fizik bölümünde verdiği bir seminerde tanıdım. O yılından sonra üniversite kafeteryasında dost ortamında sık sık karşılaştık. Hocamın görüşlerini hep kendime yakın hissettiğim için kısa sürede düşündaş olduk ve birbirimizi daha iyi anladık. Son derece naif, dürüst, isteklendirici özelliğinin öğretmen okullu olmasından kaynaklandığını öğrendiğimde daha da mutlu olmuştum. Süleyman öğretmenim hep öğretici oldu benim için. Prof. Dr. Süleyman Bozdemir hocamı tanıdığımdan bu yana sorumluluk sahibi, üniversite bilim insanı, hoca, entelektüel ve aydın bir kişilik olarak bende derin bir iz bırakmıştır.
Ülkemizin aydınlık geleceği için hep bir duruşu ve çabası olduğunu gördük. Öz yaşam öykü kitabını okuyunca bir insanın yaşayabileceği bütün zorlukları yaşamasına karşın o koşullarda bilimin doruklarına nasıl tırmanılabileceğini, Kardelen çiçeği gibi nasıl bilim dünyasında kendine bir yer edinebileceğini öğreneğidir. Kapsamlı anı kitabında, bir bütün olarak Süleyman Bozdemir hocanın doğumu öncesi geldiği Yörük kültüründen, Ç.Ü Fizik Bölümü’nden emekli olduğu güne kadarki yaşamı ve mücadele ederek başardığı yaşam hikâyesi anlatılmaktadır.
Konar-Göçer Yörüklerin Yaşam Koşulları Anlatılmış
Artık yok olmaya başlamış, konar-göçer Yörük toplumunun destansı öyküsünü ustalıkla yazıya dökerek onların yaşam öyküsünü kalıcı kılmıştır. Kitabın aralarına serpiştirdiği ve kendisinin yazdığı duygusal şiirleriyle yapıtına ayrı bir güzellik katmıştır.
Özellikle “Ben Hayatta En Çok Annemi Sevdim” şiirini gözleri yaşarmadan bir insanın okuması gerçekten çok zor. Şiir bir evladın annesine olan derin sevgisini ve saygısını çok güzel ifade ediyor. Süleyman hoca kendi öz yaşam kitabında, kıl çadırından akademik yaşamın en üst basamağına kadar ki yaşamında bir yandan eğitimini diğer yandan insana dair yönünü de sunmaktadır. Bilim yaparken içinde geldiği toplumu ve insanını unutmamış. Kendi üslubu ile şiir de yazmış, deneme de yazmıştır.
Öz Yaşam Yazmak İsteyenlere Örnek Bir kaynak Kitap
Süleyman hoca aslında bir romancı, öykücü, şair değil bir teorik fizikçi, araştırmacı bilim insanı ve eğitici. Emekli olduktan sonra bir kenara çekilmemiş, çağdaş eğitim ve aydınlanma konularında verdiği konferans ve etkinlikler yanında eğitim ve bilim alanında birçok makaleler yazdı. Bilimsel kişiliğinin yanında öykücü- ozan kimliğini de bu yapıtıyla başarılı bir şekilde sergilemiştir. Öz yaşam öyküsünü bu bağlamda yazmak isteyenler için tam bir örnek modeldir. Bu çabalarını en iyi eserindeki anlatımları ile iyi bir eylemlilik göstermiş oldu.
Şahsen tanıdığım yazarın günlük yaşamını adeta edebi bir dil ile “Bir Yaşam Öyküsü” adını verdiği kitabında dile getirmesi, anı yazmayı da cazip hale getirmiştir. Kitap okundukça yazmak ve yazım hayatının önemi ve okumanın tadı kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Hocamızın öz yaşam öyküsünü özellikle öğrencilerimizin okuması gerektiğine yürekten inanıyorum.
21 Temmuz 2019, Adana