“20 Kasım Dünya çocuk hakları gününde” bir çocuğun hepimize verdiği ders insanlığa örnek olsun. Bu ders gelecekte yaşamı anlama ve paylaşılmasına katkı sunması isterim.
Bir arkadaşımız Hindistan’dan paylaştığı görüntü üzerinde konuşmayı çok had ediyor. Resimde görüldüğü gibi kendinden büyük ve ağır bir insanın tekerlekli sandalyesini kaldırmaya çalışması insanı bütünlüklü olarak kendi beyninden ve vicdanından sorgulatmaya götürüyor. Küçük bu çocuğun küçük ancak mangal gibi yüreği ile büyük bir insan olma dersi vermesini nasıl okumak gerekir. Bu mangal yürekli çocuk belki çok bilinçle bu yardımı yapmaya kakmadı. Ancak içinden gelen duygu ve çabalaması çok öğretici. Yeri geldiğinde çocuktan da öğrenilecek bir şey olduğunu göstermesi bakımından önemlidir.
Eğer içinizden yarım yapmak geliyorsa, yardım eden bir elin büyüklüğü değil, yardım etme davranışı asıl önemli olandır.
Asıl olan karşılık beklemeden yardımlaşmak, yaşamın sunduğu olanakları paylaşmaktır. Paylaşabilme duygusuna sahip olmak için de doğayı bütünlüklü anlamak gerekir. Yani yer yüzeyinin ağasının, paşasının olmadığını, ancak her canlının besin zincirinde bir yerinin olduğunu bilmek gerekir. Bu çocuktur demeden herkesten öğrenecek bir şeylerin olduğunu bilerek hayatının her alanındaki her olayı iyi analiz etmek gerekir. Hayata yaşadığımız, nefes aldığımız her anını ve zaman dilimini boşa harcamadan anlamlı yaşamak gerekir. Güçlülerden değil, insandan, doğadan yana değişime açık kendini yenileyen ve hayata katkı koyanlardan yana olmak.
Yaşadığımız dünyada son yıllarda teknolojinin sunduğu imkânlar ile çok sayıda ilgin. Ve önemli anları fotoğraf veya görüntülü olarak bilgimize sunmaktadır. Geçmişte kim bilir ne tür güzellikler ve ibretlik anılar kaçtı. Yazılmamış, çizilmemiş o kadar çok hikâye var ki.
Çok sık karşılaştığım birçok olayda insanların (hatta kendimde dahil) çoğu zaman yardım etmekten kaçınması hep içimi yakmaktadır. Çocukluğumda bize öğretilen değerler arasında öncelikle “büyüklere yer vermek, yardıma muhtaçlara yarım etmek, soframızı herkese açmak, yolda gelen geçen ihtiyacı olanlara kapınızı açmaktı”. Çoğu zaman sokakta yere yıkılmış hasta, yaralanmış insana yarım etmeden yandan yönde geçip gidildiğini görüyoruz. Yolda yardıma ihtiyacı olanları arabaya almamak gibi birçok olayı tanıklık ediyoruz. Kimseyi neden yardım etmediniz diye de kınamıyorum. Çünkü yaşanan çok sayıda olumsuz sorun yaşandı ki ister istemez insan insana yardım etmekten çekiniyor. Maalesef, insanın bazısı yardım etme duygusunu ortadan kaldıracak kadar kötü davranışlar sergilediler. Günlük yaşanan o kadar çok bilerek yapılan yanlış ve suçlar işlenmektedir ki bundan dolayı yardımlaşmayı sınırlıyor. Uyuşturucu, hırsızlık, terör, yaralama vs. gibi olaylar insan çoğu zaman yardım etmekten çekindiriyor. Yine de insani duyguları kaybetmeden, varsa yapacağımız en küçük bir girişimden kaçınmamaya çalışmak gerekir. Önce insan, insan insanca bakmak, diğer canlılarında doğada besin zincirinin bir parçası olduğunu unutmadan.
20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününde bir çocuktan öğrenilecek ders oluğunu unutmayalım.
Dünyanın birçok yerinden başta kız çocukları olmak üzere çocukların şiddete, cinsel saldırıya maruz bırakılması, ağır işlerde çalışmaya zorlanmak, ayrımcılığa ve yaşamın her alanına katılımın dışında tutulması gibi birçok haktan mahrum bırakılmaktadır. Halen 21. yüzyılda iletişim çağında çocukların bireysel yaşama katılmadığı ve insani imkânlardan yoksun ve hak öznesi olarak değer görmemesi kabul edilir değildir. Hepimizin insanı insan görmesi, çocuk diye yaşamın dışında tutmak “sus sen çocuksun anlamasın” demeden onu da dinlemek yetişkin birey olma ve geleceğin sağlıklı düşünen insanı yetiştirmek bakımından önemlidir.
Başta devlet olmak üzere tüm kurum ve kuruluşları ve bireysel olarak her birimiz, çocukların toplumsal yaşamın her alanında etkin katılımı ve yaratıcı katkısına yer vermeyi yasal güvenceye alınmalı.
Dünya Çocuk Hakları Günün bütün çocukların öncelikle insan hakkına kavuşması ile birlikte kutlu ve mutluluk getirsin.