Doğadan Kopmadan İnsan Olmanın Özünü kaybetmeden Birlikte Yaşamı Anlayalım. Ekonomi ve Güvenlik Kaygısı İle İnsanın Yaratıcılığını Kurutmayalım
Yaşamı Anlayalım ve Hep birlikte Yaşayalım
İnsan olmanın biyolojik zorunluluğu olan düşünme eylemini kendi sınırları içinde gerçekleştirse sanırım insanlık bugünkü durumundan daha iyi koşullarda yaşam alanı oluşturmuş olurdu. Herkes birbirini dinlese, insan özgü konuşma becerisi ile insanca konuşsa ne güzel olur. Son dönemlerde ülkenin her tarafı insanın kendi ürettiği ekonomi krizler, güvenlik kaygıları ve güç ilişkileri ile boğuldu gitti. Her insanın ve toplumun güvenliği yaşam standartları önemli, ancak ekonomiye ve güvenliğe zarar veriyor diye de her türlü düşünceyi sınırlamak ile insanı sahip olduğu doğal yeteneğini elinden alınmış olmuyor muyuz? Bunların olmadığı hepimizin birere homoekonomikus olduğu, bizden farklı düşünenin düşman görüldüğü, doğadan kopuk, güç ilişkileri nerdeyse hepimizin yaşam sevincimizi kuruttu. Düşünceyi sınırlamak ile insanın yaratıcı duyguları, olaylar karşısındaki ruh hali, yaşamın amacı ve önemi ne olacak. Ya ölüm olgusu ve yaşaman anlam/manası ne olacak. Neredeyse yaşamın anlamının unutulduğu ve içinde doğa bilincinden uzak insanın olmadığı üzerinde elbise olsa ne yazar. Fani dünya diye diye fani dünyanın dayatmaları altından ezildik kaldık. Ne kendimiz olduk, ne de kendimizi değerlendirebildik. Anlamadan sürekli büyümek ve gelişmeyi hedefleyen, ancak yaşam standartları azalan bir dünyada nereye koştuğumuzu biliyor muyuz?
Yaşam Ağacımızı Kendi Ellerimizle Kurutmayalım!
Ekonomi ve güvelik kaygısı ile insanın ve toplumun yaratıcılığını ve yaşama sevinin kurutmayalım ağalar! Önce insan olduğumuzu, bu dünyanın her farklı karışında kendine yer bulmuş diğer canlılar ile birlikte oluğumuzu ve onlar gibi temel yaşam ihtiyaçlarımızı sağladığımız unutmayalım. Her canlının yer yüzeyinin bütün nimetlerinden ihtiyacı kadar eşit yaşam haklarına sahip olduğunu unutmayalım. İnsan olarak on binlerce yıllık yaşam yolculuğumuzu unutmayalım. Bırakın insan kendi doğal yaşam sınırları içinde kendini gerçekleşirsin, Yoksa fani dünyanın cennetini kendi cehennemiz yapmaya devam ederiz. Sonrada bir birimizin elindeki ekmeği almak için birbirimize bin bir numara çekeriz. Kısır döngünün için bir de bakmışsın ki kendi yaratığımı küçücük dünyamız sonlanmışızdır.
Sanattan Öğreneceklerimiz Var
İki gün önce sosyal medyadan Süleyman Demirel Üniversitesi konservatuvar öğrencileri toplu taşıma otobüste bir anda konseri vermeye başlar. Herkesin ilgisini ve beğenisini üzerine toplar. (https://www.instagram.com/p/CvmZubAstGi/?utm_source=ig_web_copy_link&igshid=MzRlODBiNWFlZA==)
Yaşanan birçok sorunun etkisiyle belki de her yerde böyle güzelliklerin yaşanması dileğiyle, insanları insan bilinci ve ruhunu dinlendirmek için arada bir sanat ve müziğin diğer alanlarıyla bir araya gelmeye teşvik etsek ve birlikte yaşamı daha iyi anlayarak birbirimizi daha iyi anlamaya çalışsak. Belki de böylece doğayı ve yaşamı daha iyi anlayarak birbirimize daha iyi bir gelecek inşa edebiliriz.
Fabrika Ayarlarımızı Unutmayalım
Milyonlarca yıldır devam eden ekosistem yaşamı içinde son birkaç bin yıldır insan olarak kendi yaşam alanlarımızı kendi düşünce dünyamız, eğitim ve bilim yoluyla değiştirdik. Ancak çoğu zaman doğadan kaynaklanan ve doğaya zarar verdiğimizi fark etmedik. Biyolojik bir varlık olarak binlerce yıllık fabrika ayarlarımızı unuttuk. Geldiğimiz yeri unutarak adeta kendimize yabancılaşarak, bugünkü yaşadığımız doğayı yaşanılamaz hale getiremedik mi? Geldiğimiz yeri ve kendi dinamiği içinde devam eden ekosistem dinamiğini unutmamız gerekiyor. Ne hale getirdiğimizi göz ardı ettiğimizde, birçok sorunun temelinde kendi küçük dünyamız yatıyor. Doğaya kendimize zarar verirken, diğer canlıları da zarara uğratıyoruz. Yaşam alanlarını yok ederek, canlıların bize saldırmaları için neredeyse onları kışkırtıyoruz.
Unutmayalım, bugünlerde ekonomi terimi ile meyveleri tane ile eti gram ile alıyoruz. Sularımız kirlendiği için artık güneşte bekletilen plastik kaplardan su içiyoruz ağalar! Balkondaki kuşların ötüşün ve mutluluğunda ne ekonomi kriz ne de bizim gibi birbirinin gölgesinde korku varır. Doğal refleksleri var. Sadelik ve doğanın güzel sesi var.