Akbelen’i, Cudi’yi, Dikmece’yi yeniden yeşerteceğiz, ya da onların kömür santralleriyle, nükleer santralleriyle, termik santralleriyle yok olacağız.
Nazım Hikmet’in yıllarca önce yazdığı şiir tüm iktidarlar tarafından yerine getiriliyor.
Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim,
akar suyun
meyve çağında ağacın,
serip gelişen hayatın düşmanı.
Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına:
- çürüyen diş, dökülen et-,
bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gidecekler,
Ve elbette ki, sevgilim, elbet,
dolaşacaktır elini kolunu sallaya sallaya,
dolaşacaktır en şanlı elbisesiyle: işçi tulumuyla
bu güzelim memlekette hürriyet.
Bursa da havlucu Recebe,
Karabük fabrikasında tesviyeci Hasana düşman,
fakir köylü Hatçe kadına,
ırgat Süleymana düşman,
sana düşman, bana düşman,
düşünen insana düşman,
vatan ki bu insanların evidir,
sevgilim, onlar vatana düşman...
Nazım Hikmet RAN
Ülkenin her tarafında şiddet ve talan politikası devam ediyor. Kadına şiddet, çocuğa şiddet, sağlık çalışanına şiddet derken şimdi doğaya karşı acımasız şiddet uygulanıyor. Ülkenin dört bir tarafında ağaca, doğaya, yeşile, doğal yaşama karşı şiddet ve talan durmaksızın devam ediyor. Hukuksuzluk, adaletsizlik, kural tanımama, insanların ve tüm canlıların yaşam alanlarını gasp etme acımasızlıkla sürdürülüyor. Akbelen’de binlerce hektar orman alanı devlet güvenlik görevlilerinin gözetiminde bir özel şirketin çıkarları uğruna kesilirken, Cudi’de çıkan yangına herhangi bir müdahale yapılmasına izin verilmezken, Samandağ’da Dikmece’de vatandaşın kendi arazi ve zeytinlikleri TOKİ evleri yapılmak için ellerinden zorla alınarak, istimlak ediliyor. Doğayı korumak isteyenlere karşı orantısız güç kullanılıyor.
Nazım Hikmet’in yıllarca önce yazdığı şiir tüm iktidarlar tarafından yerine getiriliyor. Seçim sonrasının getirmiş olduğu hayal kırıklığı, kaybedilmişlik duygusu, muhalefet partilerinin iktidara değil, kendilerine muhalefet etmesi sonucu giderek derinleşen muhalefet krizi, Demokratik Kitle Örgütleri ve Sivil Toplum Kuruluşlarının yeterli motivasyon ve güce ulaşamamaları nedeniyle Akbelen başta olmak üzere şuan hiç bir alan da yeterli örgütlü güce ve baskılara karşı direnç oluşturmaya yeterli olmuyor. Onların katlettiği bu ağaçlar yüzünden bu iklim krizini ve sıcak günleri yaşıyoruz. Bunun karşısında da son ağaç kalana kadar ortak mücadele etmek zorundayız. Şu an Akbelen’in, Cudi’nin, Dikmece’nin, yarın belki de birçok mücadele alanının desteğe ihtiyacı var. Çünkü Nazım Hikmet’in yazdığı gibi bunlar meyve veren ağacın, akarsuyun, yeşilin, doğanın, düşünen insanın, köylüsünün, ormandaki filizin, karıncanın, ağustos böceğinin, nefeslediğimiz havanın, içtiğimiz suyun, gölgesinde dinlendiğimiz ağacın düşmanı… Ya daha fazla mücadele edip Akbelen’i, Cudi’yi, Dikmece’yi yeniden yeşerteceğiz, ya da onların kömür santralleriyle, nükleer santralleriyle, termik santralleriyle yok olacağız. Ama onlarda doğayı katlederek kurdukları bu santrallerin zehirli gazlarıyla, nükleer sızıntılarıyla yok olacak. Doğa kendisine bu kadar hoyratça davrananları hiçbir zaman affetmeyecek…
Ali İhsan ÖKTEN
TTB İkinci Başkanı
İnsan, Doğa ve Çevre Hakları Aktivisti