OTEL YANGINI, PANDEMİ, DEPREM, HUKUKSUZLUK GİBİ AFETLER KARŞISINDA İKTİDARIN DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLERİ (TTB, TMMOB, TBB, SENDİKALAR) İLE İMTİHANI
Yaşadığımız coğrafyada ve ülkemizde afetler ve felaketler bitmiyor. Salgın, deprem, savaş, yangın, sel, madenlerde göçükler, iş kazaları, hukuksuzluk, adaletsizlik—hepsi birer felaket. Deprem doğal afetken, onun haricindekiler yapay afet veya felaket. Deprem ve salgında olduğu gibi, onu da yönetemezseniz o da bir yapay felakete dönüşür ki o daha tehlikeli. Hepsini birkaç yıllık kısa bir sürede sanki yüzyıl içinde olmuş gibi yaşadık.
Tüm bu afetlerden sadece depremin olmasını belki önleyemeyiz, ama alınacak tedbirlerle bu kadar insanımızın ölmesini önleyebiliriz. Burada esas sorun yeterli önlemlerin alınmaması, kanunlara, yasalara, yönetmeliklere, hukuka uyulmaması. Bunlara denetimsizlik de eklendiğinde her gün birçok facia ile gözümüzü açmamız işten bile değil. Nitekim öyle de oluyor.
Burada en büyük sorumluluk tabii ki iktidarın. Çıkarılacak yasalardan tutalım da bunların uygulanmasından, alınacak tüm önlemlere ve denetimlerine kadar. Bunlar yapılıyor mu? Evet, yasa-kanun çıkarılıyor. Sonrası belirsizlik. Tüm bunlara bir de rant zihniyeti eklendiğinde sonuç kaçınılmaz oluyor. Bir tarafta hukuksuzluktan veya kurallara uymamaktan milyonlarca kazananlar, diğer taraftan madenlerde, depremde, salgınlarda, sellerde, yangınlarda, iş kazalarında ölen binlerce insanımız, çocuğumuz.
Tüm bunlara rağmen birçok şey belki de denetim mekanizması iyi olursa önlenebilir. Peki bu denetimi kim yapmalı? Tabii ki devletin, kurumların veya işverenin kendisi değil. Tüm dünyada denetimleri bağımsız kurumlar yapar. İktidarın, kurumların veya işverenin yetkisinde denetim olamaz. Olduğu zaman hep böyle facia olur. Maden ocaklarını maden mühendisleri odası, binaları inşaat mühendisleri ve mimarlar, özel ve kamu hastanelerini tabip odaları ve Türk Tabipleri Birliği, hukuksuzluk veya adaletsizlik durumlarını barolar ve Türkiye Barolar Birliği denetlemelidir.
İktidar ne yapıyor? Her şeyde olduğu gibi ya bendensin ya öteki mantığı ile hareket ediyor. Tüm bu bağımsız denetimi yapabilecek, bu ülkenin en gelişmiş ve en çok okuyan, tüm değerlere sahip çıkan kesimini—Türk Tabipleri Birliği, Türk Mühendis Mimarlar Odalar Birliği, Türkiye Barolar Birliği, Sendikalar gibi Demokratik Kitle Örgütleri (DKÖ)—hiçe sayıyor, onları kriminalize etmeye, ötekileştirmeye, susturmaya, yöneticileri hakkında hukuka uymayan dava açmaya, hatta gözaltı ve tutuklamaya kadar giden bir tutum izleyerek, onları pasifize etmek için elinden geleni yapıyor, hatta kapatmakla tehdit ediyor.
Hepimiz biliyoruz ki maden mühendisleri odası maden ocaklarını denetleseydi bugüne kadar binlerce madencimiz ölmeyecekti. Kamu ve özel hastaneleri TTB denetleseydi yeni doğan çetesi gibi çeteler olmayacak, bebeklerimiz ticari bir mal gibi görülmeyecekti. Sağlık sisteminde TTB’nin sözü dinlenseydi pandemide bu kadar insanımız ölmeyecekti. Yıkılan, yanan bu binaları inşaat mühendisleri, mimarlar odası ve TMMOB denetleseydi yurtlarda, otellerde çocuklarımız ölmezdi, depremlerde, sellerde bu kadar can kaybı olmazdı. İnşaatlarda, fabrikalarda, iş yerlerinde yeterli iş ve işçi sağlığı güvenliği önlemleri alınsaydı, bağımsız iş güvenlik uzmanları tarafından denetlenseydi, iş kazalarında dünyada üçüncü, Avrupa’da birinci olmazdık. Bu kadar hukuksuzluğa, adaletsizliğe karşı baroların, TBB’nin sözü dinlenseydi toplum ve kamu vicdanı bunca yaşanan şeylere karşı yara almayacaktı.
Ama bu ülke artık bilimi, sanatı, kültürü yok sayıyor. Üniversitelerin içini boşaltıyor. Ya bizdensin ya öteki denilerek, liyakatsızlar, iş bilmeyenler iş başına getiriliyor. Tüm kurumları farklı rant zihniyeti sarmış. Bilimi, sanatı, kültürü, vicdanı, ahlakı, sorumluluk duygusu olmayan bir ülke bir süre sonra yok olur. Şu an yaşadığımız da o… Bir yok oluş süreci…
Peki bizler ne yapalım? Bizler DKÖ olarak, sivil insiyatifler olarak bulunduğumuz her alandan, çalıştığımız her yerden, üye olduğumuz odalarımızdan, derneklerimizden tepkimizi dile getirelim. Bunları yaparken korkmayalım. Birlikte tepki gösterirsek kimse bize bir şey yapamaz. Ülkemizin, çocuklarımızın, gençlerimizin geleceği için…