AVUKAT GİZEM GÜL UZUN VE STAJYER AVUKAT KAYRA BOZKURT

İCRA VE İFLAS SUÇLARI


I. GENEL OLARAK

İcra ve iflas hukukunda yapılan takiplerden önce takip sırasında veya takip sonrasında, borçlunun ve/ veya onunla birlikte hareket edenlerin, özü bakımından tahsili güçleştirmek amacıyla takibi etkisiz kılarak veya kanunun yasal yükümlülüklerine aykırı olan eylemleri İcra ve İflas Kanunu'nda suç olarak düzenlenmiştir. Bu suçların düzenlenmesindeki asıl amaç borçlunun borcunu öderken dürüstlük ilkesine uyup, yükümlülüklerine aykırı olarak hareket etmesini önleyip, alacaklının menfaatini korumaktır.

Bu suçların çoğu İcra ve İflas Kanunu'nda düzenlenmiş olmasına rağmen, hileli ve taksiratlı iflas suçu gibi suçlar Türk Ceza Kanunu'nda düzenlenmiştir. (TCK m. 161,162)

II. ŞİKAYET HAKKI VE İHBAR

İcra ve iflas suçlarında şikayet hakkı kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olmayıp takip alacaklısına, lehine hüküm verilmiş kimselere ve takip konusu alacağı devralan kişilere aittir. Örneğin kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan biri olan çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişki kurma yönündeki icra takibine uymama suçunda ise şikayet hakkı lehine hüküm verilmiş olan kimseye aittir.

Burada dikkat edilmesi gereken, icra ve iflas suçlarının çoğunluğunda şikayet hakkı kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olmadığı için alacağın başkasına devri durumunda alacağa bağlı şikayet hakkı da alacağı devralan yeni alacaklıya geçer.

Şikayete Tabi İcra İflas Suçları

  Ödeme Taahüdünü İhlal Etme(İİK.m.340)

  Mal Beyanında Bulunmama(İİK.m.76)

  Aczine kendi eylemiyle neden olma veya kötüleşen durumu bilerek daha çok ağırlaştırma(İİK.m.332)

  Ticari işletme yöneticisinin işletme borçlarını ödememesi (İİK.m.333/a)

  Konkortadota yetkili kimseleri hataya düşürme(İİK.m.334)

  Ticareti usulsüz terk etme(İİK.m.337/a)

  Gerçeğe aykırı beyanda bulunma(İİK.m.338/1)

  Mal beyanından sonra mal ve kazançta oluşan artışın bildirilmemesi (İİK.m.339)

  Çocuk teslimine ve çocukla kişisel ilişki kurulöasına ilişkin kararının gereğini yerine getirmeme        (İİK.m.340)

  İlam hükümlerine aykırı davranma(İİK.m.343)

  Nafaka yükümlülüğünün ihlali (İİK.m.344)

  Sermaye şirketinin iflasını istememe(İİK.m.345/a)

 Şikayete Tabi Olmayan Re'sen Soruşturulan ve Kovuşturulan İcra İflas Suçları

 İflas ve konkortado işlerinde özel çıkar sağlanması(İİK.m.333)

 Kiralayanın hapis hakkının ihlali (İİK.m.335)

 Tahliyesi gereken taşınmazı işgal ettirme(İİK.m.335)

 Müflisin mallarını vermeme(İİK.m.336)

 Yükümlülüklerin yerine getirilmemesi (İİK.m.337/2)

 Hükmen teslim edilen yere yeniden el atma(İİK.m.342)

 Artırmadan çekilme veya artırmaya katılmama (İİK.m.345/b-2)

 Hakkında aciz belgesi alınmış borçlunun asgari ücretin üstünde kalan gelirinin icra mahkemesince belirlenecek kısmını icra dairesine yatırma yükümlülüğünün ihlali (İİK.m.338/2)

III. FAİL

İcra ve iflas suçlarında kural olarak fail yaptırım gerektiren eylemi işleyen takip borçlusu ile onun bu eylemine katılan üçüncü kişilerdir. Fail tüzel kişilik ise tüzel kişinin yetkilileri sanık sıfatına sahip olur.

Takip borçlusu ile onun eylemine katılan üçüncü kişilere ceza verilebilmesi için öncelikle ödeme ya da icra emrinin borçlu sanığa veya diğer faillere tebliğ edilmesi gerekmektedir. Ceza sorumluluğu kişisel olduğu için sadece borçlu vekiline yapılan tebligatlardan dolayı beraat kararı verilmelidir.

İcra ve İflas Kanunu'nda yazılı suçlar, tüzel bir kişinin yönetimini veya işlemlerini gerçekleştiği sırada işlenmiş ise ceza o tüzel kişinin müdürlerinden, temsilci ve vekillerden, tasfiye memurlarından, yönetim kurulu başkan ve üyelerinden veya denetçi ve müfettişlerinden eylemi yapmış olan hakkında hükmolunur.

TCK'da öngörülen ceza yaptırımları yalnız gerçek kişiler için uygulanabileceğinden, tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamaz.

IV. ŞİKAYET SÜRESİ

Şikayet süresi hak düşürücü süre niteliğindedir. İcra İflas Kanunu'nda şikayet hakkı 3 at ve 1 yıllık hak düşürücü sürelere bağlanmıştır.

Üç Aylık Süre; eylemin öğrenildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Herhangi bir şekilde öğrenilmiş olabilir.

Bir Yıllık Süre; olayın olduğu veya suçun işlendiği tarihten itibaren işlemeye başlar.

Süresinden sonra yapılan şikayette mahkeme şikayet hakkının düşürülmesine karar verir.

Yargıtay'a göre, bazı icra ve iflas suçlarında ise öğrenme tarihi ne kadar geç olursa olsun şikayetin en geç takibin kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılması gerekir. Aksi durumda şikayet hakkı düşer.

Yargıtay 19. Ceza Dairesinin bu konuda vermiş olduğu bir kararı inceleyecek olursak: "Sanıklar hakkında İİK'nın 333/a. maddesine ilişkin olarak kurulan hükümlere yönelik incelemede,
Sanıkların üzerine atılı “Ticari İşletme Yöneticisinin Kasten Alacaklıyı Zarara Uğratması” suçunun takibi şikayete bağlı olup, İİK’nın 333/a maddesi uyarınca takibin 22.09.2008 tarihinde kesinleştiği anlaşılmış olup, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 347. maddesinde düzenlenen “şikâyet hakkı, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve herhalde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl geçmekle düşer” hükmü karşısında şikayetçi vekilinin suça konu olayda bir yıllık süre geçtikten sonra 30/03/2012 tarihinde şikayette bulunması nedeniyle sanıklar hakkında şikayet hakkının düşürülmesi yerine yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
Kanuna aykırı ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu nedenle 5320 sayılı Kanun'un 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden aynı Kanun'un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanarak karar verilmesi mümkün bulunduğundan, tebliğnameye aykırı olarak İİK'nın 347. maddesi uyarınca şikayet hakkının DÜŞMESİNE, 17.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi."

V. GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

İcra ve iflas suçlarında görevli mahkeme icra mahkemesidir. İcra ve iflas suçlarında da genel ceza yargılamasında olduğu gibi, mahkeme yargılamanın her aşamasında görevli olup olmadığını araştırabilir. Ancak icra ve iflas suçlarında mahkeme suçun hukuksal niteliğinin değiştiğinden bahisle görevsizlik kararı verip dosyayı alt dereceli mahkemelere gönderemezler.

Yetkili mahkeme ise icra takibinin yapıldığı yerdeki mahkemedir.

İcra mahkemesinde yargılanan borçlu, dava sırasında icra mahkemesinin yetkisiz olduğunun itirazını yalnızca icra takibi sırasında ileri sürebilir. Dava sırasında mahkemenin yetkisi konusunda ki itirazları dikkate alınmaz fakat yargılamayı yapan mahkeme duruşmanın her aşamasında yetkisiz olduğu kanısına varırsa yetkisizlik kararı verebilir.

VI. MUHAKEME VE KARAR AŞAMASI

İcra ve İflas Kanunu'nda yer alan suçlarla ilgili öncelikle kendi kanun hükümleri uygulanmaktadır. Fakat İcra ve İflas Kanunu'nda hüküm bulunmayan durumlarda Ceza Muhakemesi Kanun hükümleri uygulanacaktır.

İcra ve İflas Kanunu'nda düzenlenen suçları işleyenler ile adli suçları işleyenle hareketlerinin farklılığı nedeniyle aynı durumda olmadıkları Anayasa Mahkemesi tarafından belirtilmiştir. Bundan dolayı icra ve iflas suçlarında bazı suçlar için farklı usuller getirmiştir. Bu Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz.

İcra ve iflas suçlarında soruşturma aşamasında şu hususa dikkat çekmek isteriz. Cumhuriyet başsavcılığında yapılacak soruşturma sonucunda yeterli suç şüphesi oluştuğu kanısına varılması durumunda, sanığın cezalandırılması için Ceza Muhakemeleri Kanunu Madde 170/2'de belirtildiği üzere "Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.
" Şeklindedir. Keza sanık hakkında iddianame düzenlenmeden doğrudan şikayet dilekçesiyle icra mahkemesinde dava açılırsa mahkemece durma kararı verilir.

Şikayete bağlı icra ve iflas suçlarında soruşturma aşaması bulunmaz. Şikayete bağlı suçlarda soruşturma aşaması bulunmaz, şikayette bulunabilecek olan tarafın şikayet başvurusu üzerine doğrudan icra ceza mahkemelerinde kovuşturma aşaması başlar. Şikayet, dilekçeyle veya sözlü beyanla yapılır.

Şikayet dilekçesinde CMY m. 170/3'te bahsedilen iddianame için öngörülen bütün şekil koşullarının bulunmasına gerek yoktur. Yalnızca fail veya faillerin kimlik bilgileri ve şikayet konusu olaya ilişkin bilgileri taşıması yeterlidir.

İcra ceza mahkemelerinde yargılamaların duruşmalı olarak yapılması zorunludur. Şikayetçi ve sanığın varsa vekilleri ile birlikte duruşmaya çağrılması zorunludur. İcra mahkemesince duruşma açılması zorunlu olduğundan dolayı tensiple şikayet hakkının düşürülmesine karar verilemez.

Boşanma veya bağımsız olarak açılan nafaka davalarında verilen kararın kesinleşmesi ile borçlu sanık ile vekili arasındaki vekalet ilişkisi sona erdiği için, vekalet sözleşmesinin devam ettiğine ilişkin herhangi bir belge yoksa duruşma davetiyesinin sanığa çıkarılması gerekir. Aksi takdirde bu durum sanığın savunma hakkını kısıtlar ve aleyhine mahkumiyet kararı verilemez.

Eğer ki sanık usulüne uygun şekilde yapılan tebligata rağmen şikayeti alan veya istinabe edilen icra mahkemesinin huzuruna gelmez veya müdafi göndermezse ya da bizzat bulunmasına gerek görülürse kolluk aracılığıyla getirilir. Bu suretle de bulundurulmazsa muhakeme sanığın yokluğunda görülür. Usulüne uygun olarak yapılan bildirimlere rağmen mahkemeye kendisinin veya vekilinin duruşmaya gelmemesi durumunda duruşmada hazır bulunma hakkından vazgeçtiği anlamına gelir.

Şikayetçi veya vekilinin duruşmada bulunması zorunludur. Şikayetçi veya vekili belirlenen zamanda gelmezse iddialarını ispatlamaktan vazgeçmiş sayılır ve "şikayet hakkının düşürülmesine" karar verilmesi gerekir.

İcra ceza davaları adli tatilde görülemez.

Şikayetçi dilekçe veya beyanında göstermiş olduğu kanıtlarla bağlıdır. Hakimin re'sen araştırma yapma zorunluluğu bulunmamaktadır. Sanık savunması için kovuşturmanın genişletilmesini ancak bir kereye mahsus olarak isteyebilir.

Yargılama Giderleri

Yargılama giderleri şikayete bağlı olan suçlarda şikayetçi tarafından yatırılması gerekir. Çünkü Yargıtay'a göre gider yatırılmazsa şikayetçinin iddiasını ispatlayamadığı kabul edilerek sanığın beraatine karar verilmesi gerekir.

VI. İCRA CEZA HÜKÜMLERİNİN AMACI VE ÖZELLİKLERİ

İcra ceza hükümleri ile borçlunun kanuni yükümlülüklerini yerine getirmesi sağlanarak ve kötüniyetli davranışlarda bulunmasının önüne geçmek amacıyla, genelde borçlunun borcunu ödemesi halinde uygulanan yaptırımın sona ermesi şeklinde borçluyu caydırmak ve taahhütlerini hakkaniyete uygun bir şekilde yerine getirmesi amacıyla kanun koyucu tarafından düzenlenmiştir.

Cezaların genel amacı caydırmak olduğu için icra iflas suçlarında kısa süreli hapis cezaları, para cezası, hapisle tazyik, disiplin hapsi, tazminat gibi yaptırımlar öngörülmüştür.

İcra ceza hükümleri, suç oluşturan fiillerin cezalandırılması veya tazminata mahkum edilmesi ile adalete güveni sağlamaktadır.

Tazyik ve disiplin hapsi seçenek yaptırımlara çevrilemeyen, tekerrüre esas olmayan, ön ödeme uygulanamayan, ertelenemeyen ve adli sicil kaydına geçirilmeyen hapislerdir.

VII. YASA YOLLARI

A. İtiraz

İtiraza açık olan icra mahkemesi kararları tazyik ve disiplin hapsine ilişkin kararlardır. Bu kararlara karşı, tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itiraz edilebilir. Yargıtay'ın görüşüne göre tazyik ve disiplin hapsi gerektiren kararların verilmediği durumlarda da bu kararlara karşı da itiraz yolunun açık olduğu görüşündedir. Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre, görevsizlik ve yetkisizlik kararlarına karşı da itiraz yasa yoluna başvurulabilir. Yargıtay'ın yerleşik uygulamasına göre, icra ceza mahkemeleri asliye ceza mahkemesi statüsünde olduğu için, Asliye Ceza Mahkemesince verilen itiraza dair kararlar yargı çevresinde bulunduğu Ağır Ceza Mahkemelerinde incelendiği için, İcra Ceza Mahkemesince verilen ve itiraz yoluna açık olan görevsizlik ve yetkisizlik kararlarının inceleme mercii Ağır Ceza Mahkemesidir.

Mahkeme itiraz incelemesi için dosyayı o yerde icra mahkemesinin birden fazla dairesi bulunuyorsa, numara olarak kendini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde icra mahkemesinin tek dairesi bulunması durumunda o yerdeki asliye ceza mahkemesine, icra mahkemesi ile asliye ceza mahkemesinin hakimi aynı olması durumunda itiraz incelenmek üzere en yakın yerdeki asliye ceza mahkemesine gönderilir. İtiraz, hükmü verilen mahkemeye yapılır. Mahkeme itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse en çok üç gün içinde re'sen, itirazı incelemeye yetkili olan mercie  gönderir. İTİRAZ, KARARI VEREN İCRA MAHKEMESİNCE İNCELENEMEZ.

B. İstinaf

İcra ve İflas Kanunu m.16'da yer alan suçlardan dolayı icra ceza mahkemesinin verdiği hükümlerle ilgili olarak ilk derece mahkemelerinden verilen hükümlere karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Kural olarak icra mahkemesinin disiplin ve tazyik hapsi dışındaki kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulabilir. İstinaf istemi, ilk derece mahkemesini tarafından hükmün açıklamasından itibaren yedi gün içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine bir beyanda bulunulması şeklinde yapılır Hangi kararların hüküm niteliğinde olduğu kanunda açıkça belirlenmiş olup, buna göre beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkumiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hüküm olarak kabul edilmiştir. Hüküm, istinaf yoluna başvurma hakkı olanlara yokluklarında açıklanmışsa, süre bu kişilere tebliğden itibaren başlar.

İstinaf yoluna başvurulabilecek icra mahkemesi kararları şunlardır.

Konkordatoda veya sermaye ortaklıkları ile kooperatiflerin uzlaştırma yoluyla yeniden yapılandırılmasında yetkili kimseleri hataya düşürmek ya da bu kurumların koşullarına uymama,
Ticari işletmede yöneticinin sorumluluğu,
Kiralayanın hapis hakkının ihlali,
Alacaklıyı zarara sokmak kastıyla mevcudunu eksiltme,
İflas ve konkordato işlerinde özel çıkar sağlama,
Aczine kendi eylemiyle neden olma veya kötüleşen durumunu bilerek daha çok ağırlaştırma,
Tahliyesi gereken taşınmazı işgal ettirme,
Artırmadan çekilme veya artırmaya katılmama,
Sermaye şirketinin iflasını istememe,
Müflisin mallarını vermemek veya alacaklarını bildirmeme,
Gerçeğe aykırı beyanda bulunma,
Ticareti usulsüz terk etme,
İcra dairesince teslim edilen taşınmaz veya gemiye tekrar girme, şeklinde sayılmıştır.

CMK m. 273/4, "Sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara
bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş
bulunanların dilekçe veya beyanında, başvuruya ilişkin nedenlerin gösterilmemesi inceleme
yapılmasına engel olmaz." Ayrıca ceza davalarına ilişkin kararlara karşı yapılan istinaf başvuruları harca tabi değildir. Başvurandan istinaf başvuru ve karar harcı alınamaz.

C. Temyiz

CMK Madde 286, "Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin bozma dışında kalan
hükümleri temyiz edilebilir."

Adli para cezasını gerektiren suçlarda ilk derece mahkemelerinden verilen hükümlere ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararları için temyiz yolu kapalıdır,
On yıl veya daha az hapis cezasını veya adli para cezasını gerektiren suçlardan, ilk derece mahkemesince verilen beraat kararları ile ilgili olarak istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik kararları için temyiz yolu kapalıdır,
Davanın düşmesine, ceza verilmesine yer olmadığına, güvenlik tedbirine ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen bu tür karar veya istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik kararlar için temyiz yolu kapalıdır,
Yukarıdaki bentlerde yer alan sınırlar içinde kalmak koşuluyla aynı hükümde, cezalardan ve kararlardan birden fazlasını içeren bölge adliye mahkemesi kararları için temyiz yolu kapalıdır.


İcra ve İflas Suçları Hakkında Yargıtay Kararları

Ödeme veya icra emrinin Vekil ile takip edilen işlerde dahi,  bizzat borçlu sanığa tebliğ edilmesi zorunluluğu

Yargıtay Yüksek 12. Hukuk Dairesinin 10/12/2002, 24994-26158 sayılı kararında da belirtildiği üzere, vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunlu olup, ancak, ceza hukuku açısından ve cezaların şahsiliği prensibinin bir gereği olarak ve İcra İflas Kanunu'nun cezaya ilişkin hükümlerinin uygulanabilmesi için, borçlunun kendisine de, alacaklının talebi üzerine icra emri gönderilmesi yönündeki istek, memurlukça yerine getirilmelidir.
Hal böyle olunca, İcra ve İflas Kanununun cezaya ilişkin hükümlerinin uygulanabilmesi için, ceza hukuku açısından ve cezaların şahsiliği prensibinin bir gereği olarak öncelikle icra emrinin borçlu sanığa tebliğinin gerekmesi karşısında, .../... İcra Müdürlüğünün 2010/1365 sayılı dosyasında yalnızca borçlu sanık vekiline icra emrinin tebliği ile yetinildiği gözetilmeden, sanığın nafaka hükümlerine uymamak suçundan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 344/1. maddesi uyarınca mahkumiyetine karar verilmesinin yasaya aykırı olması nedeniyle itirazın kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir. ( Yargıtay 16. Hukuk Dairesi Karar-2011/8833

Şikayet dilekçesinde şüphelinin belirtilmemiş veya yanlış belirtilmiş olması

Ceza Genel Kurulu’nun 02/06/2015 tarih, 2014/11-836 Esas, 2015/191 Karar numaralı kararında da belirtildiği üzere sanık isminin şikayet dilekçesinde belirtilmemiş olması eksiklik niteliğinde olmasına karşın, sanığın isminin dava dosyasının eki niteliğinde olan icra dosyasındaki ticaret sicili yazısından anlaşılabiliyor olması ve yargılama esnasında da tamamlattırılmış olması karşısında, yargılamaya devamla şikayetin konusuna göre olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken hatalı gerekçe ile yazılı şekilde sanığın beraatine karar verilmesi,
Kabule göre de;
Şikayetçi vekili 11/05/2012 tarihli şikayet dilekçesinde ...Tekstil Ürünleri San. ve Tic. Ltd. Şti. sorumlu ve yetkililerini borçlu olarak göstermiş olup, borçlu tüzel kişiliği temsil eden şirket yetkilisinin isminin belirtilmemesi nedeniyle İİK'nın 345. maddesi gereğince davanın reddine karar verilmesi gerekirken sanığın beraatine karar verilmesi,
Kanuna aykırı ve şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA.... KARAR VERİLDİ. (Yargıtay 19. Ceza Dairesi Karar-2017/11254)

Şikayet süresi geçirildikten sonraki şikayetlerin akıbeti

Sanığın üzerine atılı "Alacaklıyı Zarara Uğratmak Kastıyla Mevcudu Eksiltmek" suçunun takibi şikayete bağlı olup; şikayet dilekçesinde rehinli aracın 17/08/2012 tarihinde yakalandığının belirtilmesi, şikayete dayanak takip dosyasından talimat üzerine Kütahya 2. İcra Müdürlüğü’nün 2012/337 Talimat numaralı dosyasından 15/10/2012 tarihinde gidilen hacizde alacaklı vekilinin de hazır bulunduğunun haciz tutanağından anlaşıldığı ve şikayetçi vekilinin İİK'nın 347. maddesinde düzenlenen 3 aylık süre geçtikten sonra fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıllık süreler geçtikten sonra 06/03/2013 tarihinde şikayette bulunması nedeniyle sanık hakkında şikayet hakkının düşürülmesi yerine yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
Kanuna aykırı ve şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA.... KARAR VERİLDİ. (Yargıtay 19. Ceza Dairesi Karar-2017/9609)

Kamu davası açıldığı halde Ağır Ceza Mahkemesinin hüküm kurmak yerine, görevsizlik kararıyla dosyayı alt derece mahkemesine göndermesi

Sanıklara isnat olunan ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 331. maddesinde düzenlenen “alacaklısını zarara sokmak kastıyla mevcudu eksiltmek” suçunun takibi şikayete bağlı olup, ancak alacaklının süresi içerisinde İcra Ceza Mahkemesine şikayeti üzerine dava açılabileceği, alacaklının şikayeti olmaksızın iddianame ile dava açılamayacağı gözetilerek,
Temyiz davasına konu eylemde, alacaklının hiçbir aşamada usulüne uygun olarak verilmiş bir şikayet dilekçesi bulunmadığı gibi şifahi bir beyanının da olmadığı, sanıklar hakkında İstanbul 1. İflas Dairesinin ihbarı üzerine 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 158/1-i maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçundan iddianame düzenlenerek kamu davası açıldığı halde Ağır Ceza Mahkemesince yargılamaya devamla hüküm kurulması gerekirken, görevsizlik kararı verilerek dosyanın İcra Ceza Mahkemesine gönderilmesi ve İcra Ceza Mahkemesinin de karşı görevsizlik kararı vermek yerine yargılama yapıp yazılı şekilde davanın reddine karar vermesi,
Kanuna aykırı ve şikayetçi ...’nün temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye kısmen uygun olarak HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA.... KARAR VERİLDİ. (Yargıtay 19. Ceza Dairesi Karar-2017/454)

Şikayetçinin yargılama giderlerini yatırma zorunluluğu

Bozma ilamına uyularak yargılamaya devam edildiği halde davasını ispatla yükümlü olan şikayetçi vekilinin bozma ilamında yapılması istenen bilirkişi incelemesi için gerekli masrafı yatırmadığı ve sanığa isnat olunan suç, İİK'nın 16. babında düzenlenen şikayete bağlı suçlardan olup bu suç hakkındaki yargılama giderlerinin suçüstü ödeneğinden karşılanacağına ilişkin yasal bir düzenleme bulunmadığı dikkate alındığında, şikayetçi tarafın iddiasını ispatlayamadığının kabulü gerekmesi nedeniyle tebliğnamedeki bozma yönündeki görüşe iştirak edilmemiştir. (Yargıtay 19. Ceza Dairesi Karar-2017/5522)

Duruşma davetiyesinin sanığa hiç tebliğ edilmemesi veya usulsüz tebliğ edilmesi durumunda karar

1-7201 sayılı Tebligat Kanun'un bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. "Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16. maddesine göre "Tebligat, öncelikle tebliğ yapılacak şahsın bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tespitinde, tebliğ isteyenin beyanı, muhatabın veya diğer ilgililerin bildirimleri ya da mevcut belgeler esas alınır". 7201 sayılı Kanun'un 10. maddesinin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır” şeklindeki düzenlemeler nazara alındığında, önceki adresinde bulunamayan sanığın adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi olup olmadığının araştırılarak MERNİS adresine Tebligat Kanunu'nun 21/2 maddesine göre tebliğ yapılması gerektiği, ancak MERNİS adresinin olmadığının tespiti halinde 35. maddeye göre eski adrese tebliğ işlemi yapılabileceği cihetle, duruşma davetiyesinin sanığın yetkilisi olduğu anlaşılan borçlu şirketin ticaret sicilinde müseccel adresine 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre usulsüz tebliği ile sanığın yokluğunda yargılama yapılarak savunma hakkının kısıtlanması, 2-Sanığın yetkilisi olduğu borçlu şirketin müseccel adresinde yapılan zabıta araştırmasında, firmanın adreste bulundığı ve 2015 yılı içinde adresten ayrıldığı, ....... Vergi Dairesi’nin 28/12/2015 tarihli müzekkere cevabına göre borçlu şirket hakkında 28/02/2015 tarihinde re’sen terk işlemi uygulandığı buna rağmen şirketin ticaret sicilindeki kaydının faal göründüğü gözetilerek, sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulması gerekirken, haciz işlemi uygulanmadığından bahisle yazılı şekilde beraat hükmü kurulması, Kanuna aykırı ve şikayetçi vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye kısmen uygun olarak, HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA...... KARAR VERİLDİ. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, K.2019/3353)

Şikayetçinin dilekçe veya beyanında göstermiş olduğu kanıtla bağlı olduğuna ilişkin Yargıtay Kararı

İİK'nun 351. maddesi gereğince de şikayetçi dilekçe ve beyanında göstermiş olduğu delillerle bağlı olup, şikayet dilekçesinde borçlu şirketin Akçansa Çimento San. ve Tic. A.Ş.'den olan alacağını 03.11.2008 tarihinde yetkilisi ve ortaklarının birbirine akraba olduğu Deremer Madencilik Nak. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti.ne temlik ettiğini, bu temliğin alacaklıyı zarara uğratma kastı ile yapıldığının aşikar olduğunu iddia etmiş olması karşısında, suçun sübutu halinde eylem şikayet dilekçesinde gösterilen suçtan başka bir suçu oluşturması, anılan Yasa'nm 351. maddesi uyarınca şikayetçinin dilekçesinde göstermiş olduğu delillerle bağlı olması ve şikayet dilekçesinde ileri sürülen suçtan sanığın cezalandırılabilmesi için atılı eylemin başka bir suçu oluşturmamasının gerekmesi karşısında, sanığın beraati yerine yazılı şekilde cezalandırılmasına karar verilmesi isabetsiz olduğundan temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle hükmün istem gibi BOZULMASINA, 12.06.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi. (Yargıtay 16. Hukuk Dairesi, E. 2012/1238, K. 2012/5225)

Tazyik hapsi hükmünün veriliş şekli

... disiplin ve tazyik hapsinin kısmi bir düzeni korumak amacıyla getirildiği, kişinin kendisinden beklenen yükümlülüğü yerine getirdiği takdirde serbest kalacağı cihetle, sanığın 3 aya kadar hapsen tazyikine karar verilmesi yerine, yazılı şekilde 3 ay hapsen tazyikine karar verilmesinde ... İsabet görülmediği gerekçesiyle ... Anılan kararın kanun yararına bozulması ... İstemine dayanan ihbarname içeriği yerinde görüldüğünden, Çivrili Asliye Ceza Mahkemesinin ... Değişik iş sayılı kararının ... BOZULMASINA ... Karar verilmiştir. (Yargıtay 19. Ceza Dairesi, 04/10/2018, e. 2018/4647, k. 2018/9841

YAZARLAR: AVUKAT GİZEM GÜL UZUN

STAJYER AVUKAT KAYRA BOZKURT