İftira suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun, "Adliyeye Karşı Suçlar" başlıklı ikinci bölümünün 267. Maddesinde düzenlenmiş bir suç tipidir.
İftira
Madde 267- (1) Yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Fiilin maddî eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması halinde, ceza yarı oranında artırılır.
(3) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş mağdurun aleyhine olarak bu fiil nedeniyle gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olan mağdurun bu fiil nedeniyle gözaltına alınması veya tutuklanması halinde; iftira eden, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur.
(5) Mağdurun ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti halinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına; (…) hükmolunur.
(6) Mağdurun mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, beşinci fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır.
(7) (İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 17/11/2011 tarihli ve E.: 2010/115, K.: 2011/154 sayılı Kararı ile.)
(8) İftira suçundan dolayı dava zamanaşımı, mağdurun fiili işlemediğinin sabit olduğu tarihten başlar.
(9) Basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı verilen mahkûmiyet kararı, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilan olunur. İlan masrafı, hükümlüden tahsil edilir.
TCK MADDE 267 GEREKÇESİ
Madde metninde, iftira suçu tanımlanmıştır.
İftira, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için, bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesiyle oluşur.
İftira suçunun konusunu hukuka aykırı fiil oluşturabilir. Bu fiilin suç oluşturması şart değildir. Disiplin yaptırımını veya başka bir idari yaptırımı gerekli kılan fiiller de bu suçun konusunu oluşturabilir.
Bu isnadın yetkili makamlara ihbar veya şikâyette bulunmak suretiyle ya da basın ve yayın yoluyla yapılması gerekir.
Kişiye karşı suç isnadı ihbar veya şikâyet suretiyle yapılmış olabilir. Dolayısıyla, ihbar veya şikâyetin yapılabileceği her makam nezdinde yapılan isnadla iftira suçu işlenebilir. Başlatılmış olan hukuk veya ceza muhakemesi sürecinde davanın tarafı, sanık veya tanık konumundaki kişiler de, bulundukları beyanlarla iftira suçunu işleyebilirler.
Gazete veya diğer kitle iletişim araçlarında yayın yapılması suretiyle bir kişiye suç isnadında bulunulması hâlinde de iftira suçu oluşur.
Cumhuriyet savcıları, kamu adına re’sen soruşturulabilen suçlarla ilgili olarak yayınlanan haberleri ihbar kabul ederek, soruşturma başlatmaktadırlar. Bu bakımdan, basın ve yayın yolu ile bir kişiye gerçeğe aykırı olarak hukuka aykırı fiil isnat edilmesi hâlinde, iftira suçu oluşur.
Kişiye isnat edilen fiil hiç işlenmemiş olabileceği gibi, kendisine isnatta bulunulan kişi tarafından işlenmemiş olabilir. Kişi suç teşkil eden bir fiili işlemiştir. Fakat bu suça ilişkin ihbar veya şikâyette bulunan, fiile, suç olarak niteliğini değiştirecek bazı eklemelerde bulunmuş olabilir. Şöyle ki; fiil, sahibinin bilgisi ve rızası dışında malını almaktan ibarettir. Ancak, bildirimde bulunan, bunun cebir veya tehditle işlendiği iddiasında bulunmuştur. Bu ilâve unsurlar açısından iftira suçu oluştuğunu kabul etmek gerekir.
İsnadın belli bir kişiye yönelik olması gerekir. Bu kişinin ismi açıkça belirtilmese bile, yapılacak bir araştırma sonucunda kimliğinin belirlenebilir olması yeterlidir.
İftira suçunun oluşabilmesi için, kendisine hukuka aykırı fiil isnat edilen kişinin bu fiili işlemediğinin bilinmesi gerekir. Bu bakımdan, söz konusu suç, ancak doğrudan kastla işlenebilir. Başka bir deyişle iftira suçu muhtemel kastla işlenemez. Bu suçun oluşabilmesi için, ayrıca, kendisine hukuka aykırı fiil isnat edilen kişi hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak amacıyla hareket edilmesi gerekir. Bu nedenle, iftira suçu açısından failde kastın ötesinde belirtilen amacın varlığı gereklidir.
Maddenin ikinci fıkrasına göre, iftira konusunu oluşturan haksız fiilin maddî eser ve delillerinin uydurulması hâlinde, verilecek cezanın belli oranda artırılması gerekmektedir.
Maddenin üç ila yedinci fıkralarında, iftira sonucu meydana gelen neticelere göre fail hakkındaki cezanın ne surette tertip edileceği gösterilmektedir.
Sekizinci fıkrada, iftira suçunda zamanaşımı bakımından sürenin hangi tarihten itibaren başlayacağı hususunda özel bir hüküm yer almaktadır. İsnat edilen suç dolayısıyla yapılan kovuşturma sonucu hükmün kesinleşmesiyle, iftiranın sabit olabileceği ve dolayısıyla takibata girişileceği aşikâr olduğundan böyle bir hükme olan zorunluluk meydandadır.
Maddenin son fıkrasında, basın ve yayın yoluyla işlenen iftira suçundan dolayı verilen mahkûmiyet kararının, aynı veya eşdeğerde basın ve yayın organıyla ilân olunması ve ilân masrafının hükümlüden tahsil edilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır.
İftira suçu, kanundaki ifadesiyle bir kimsenin suç işlemediğinin bilinmesine rağmen bu kimse hakkında adli makamlarca yargılamaya yönelik işlemler yapılabilmesi, yani bu kimse hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılabilmesi veya idare tarafından idari yaptırım uygulanabilmesi amacıyla bu kimsenin hukuka aykırı bir fiil işlediğine yönelik isnattan ibarettir. İftira suçu, çeşitli seçimlik hareketler yoluyla işlenebilmektedir. Seçimlik hareketin niteliğine göre ise faile verilecek cezada arttırıma gidilebilmektedir.
KORUNAN HUKUKSAL DEĞER
İftira suçunu işlemeye yönelik fiillerin kanunda suç olarak tanımlanması ile birlikte toplumun bir arada huzur ve güven içinde yaşamasını ve toplumun devamlılığı için zorunlu bulunan, hukukun kabul ettiği değerler korunmuş olmaktadır. İftira suçu ile korunan hukuksal değerlerin neler olduğunu tespit edebilmek için ilgili suçu düzenleyen 267. Madde ve ilgili suçun TCK kitabında yer aldığı bölümün niteliği araştırılmalıdır. İftira suçu, 5237 sayılı TCK kitabında "Adliyeye Karşı Suçlar" bölümünde düzenlenmiştir. Bölümün isminden de anlaşılacağı üzere, iftira suçunu işlemesi ile birlikte fail, adli düzene zarar vermiş olmaktadır. Zira adli makamlar bir suç işlenmesi şüphesi ile harekete geçecek ve gerekli yargılama prosedürlerini işleterek gerçek failleri cezalandıracaktır. Ancak iftira suçunun işlenmesi sebebiyle adli makamlar herhangi bir suça karışmamış veya işlenmiş olan suçun gerçek faili olmayan kimselere yönelik olarak soruşturma ve kovuşturma süreçlerini yönetecektir. Bu durumda da adli makamlar haksız yere harekete geçirilmiş olmakla birlikte, iş yükleri artacaktır. Ayrıca adli süreçlerin uzun sürmesi sebebiyle, yargıya ihtiyaç duyan diğer kişilerin adalet hizmetine erişimleri de zorlaşacaktır. Tüm bu anlatılanlardan hareketle, fail iftira suçunu işlemesi sebebiyle adli düzene ve işleyişe zarar vermiş olmaktadır. Ayrıca iftira suçunun kendilerine yönelik işlenmesi sebebiyle mağdur olan kişiler haksız şekilde hukuka aykırı fiil isnadı ile karşılaşmakta olup, mağdurların şeref ve haysiyetleri zedelenmektedir. İftira suçunun sübut bulmasına yarayacak şekilde fiillerde bulunmanın kanunda suç sayılması yoluyla bireylerin kişilik hakları koruma altına alınmıştır. Neticede iftira suçu ile korunan hukuksal değerlerin iki yönünün bulunduğu söylenebilir. Korunan hukuksal değerler bireylerin kişilik hakları ile adli düzenin sağlıklı işleyişidir.
SUÇUN MADDİ UNSURLARI
Fail
İftira suçunun faili herkes olabilir. İftira suçu yalnızca gerçek kişiler tarafından işlenebilir. Tüzel kişiler bu suçun faili olamazlar. İlgili suç, fail açısından herhangi bir özellik göstermediğinden, özgü suçlardan değildir. Fail bakımından dikkat edilmesi gereken husus, ihbar veya şikayet veya basın yayın gibi herhangi bir yolla iftira suçunu işleyen failin, adli makamları harekete geçirirken kendine ait gerçek kimlik bilgilerini kullanmadan söz konusu suçu işlemeye yönelik olarak ihbar veya şikayette bulunsa, yani ihbar veya şikayette bulunurken kendi kimliğini gizleme veya bir başkasının kimliğini kullansa dahi iftira suçunu işlediği kabul edilmektedir. Eş deyişle, failin ihbar veya şikayette bulunurken kendi kimliğini gizleme yoluna gitmesi, faili ilgili suça karşı öngörülen yaptırım sorumluluğundan kurtarmayacaktır. Adli makamlar, iftira suçunu işleyen failin gerçek kimlik bilgilerini tespit ederek, iftira suçunu işlemiş olmasından dolayı gerekli koşullar oluştuğu takdirde, cezalandırılmasını sağlayacaktır.
“Sanığın, başkasının adını kullanarak yazdığı dilekçede, katılanı rüşvet almakla suçlaması karşısında, suçsuz olduğunu bildiği kişiye suç yükleme öğesi tartışılması gerekirken, şikâyet hakkı bulunduğu yolundaki yetersiz gerekçeyle beraat hükmü kurulması yasaya aykırıdır.” denilerek sahte bir isimle veya isimsiz olarak yapılan bildirimler ile de iftira suçunun oluştuğu kabul edilmiştir."
Yargıtay 4. Ceza Dairesi tarafından verilen, 11/10/2006 tarihli, 7849/15136 sayılı yukarıdaki kararında ilgili husus hüküm altına alınmış bulunmaktadır.
Mağdur
İftira suçunun mağduru, herkes olabilir. İftira suçunun mağduru gerçek kişilerdir. Tüzel kişiler ve devlet, bu suçun mağduru olamaz. Suç, mağdurlar açısından herhangi bir özellik göstermemektedir. Ölü bir kimseye karşı iftira suçu işlenemez. Ölü bir kimseye karşı hukuka aykırı bir fiil veya suç isnadı, hakaret sayılmaktadır. İftira suçunda mağdur belli veya belirli bir kimsedir. Fail, ihbar veya şikayetinde veya iftira suçunu işlemiş olduğu basın ve yayın yolu ile, mağdurun kimlik bilgilerini açık şekilde gösterebileceği gibi, mağdura yönelik kimlik bilgilerini açık şekilde belirtmeden fakat onu diğer kimselerden ayırt eden özelliklerini sayarak da iftira suçunu işleyebilir. Burada dikkate değer olan husus, mağdurun belirlenebilir özellikte olmasıdır. Failin hukuka aykırı fiil isnat etmesi fiilinin hedefi olarak gösterdiği mağdurun kimliği yapılan araştırmalara neticesinde belirlenemezse, iftira suçundan değil; TCK m.271'de yer alan "Suç Uydurma Suçu"nun varlığından söz edilecektir. Mağdurun belirli veya belirlenebilir kimse olup olmamasına göre fail tarafından işlenmiş olan suçun niteliği değişecektir.
Fiil
İftira suçunu sübuta erdirmek amacıyla işlenen fiiller seçimlik hareket olarak birden fazla sayıda olacak şekilde kanunda sayılmıştır. Eş deyişle iftira suçu seçimlik hareketler yoluyla işlenebilir.
m.267/1:
(1) Yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla, işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Fail, 267. Maddenin 1. Fıkrası uyarınca iftira suçunu,
-Yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak,
-Basın ve yayın yolu ile,
Hukuka aykırı bir fiil isnadında bulunarak işleyebilir.
Fıkra uyarınca fail, işlemediğini bildiği halde mağdura yönelik olarak hukuka aykırı fiil isnadında bulunmaktadır. Hukuka aykırı fiilin suç olması şart değildir. Hukuka aykırı fiil, mağdurun idari yaptırıma tabi tutulmasına yol açacak bir kabahat niteliğinde de olabilir. Fail hukuka aykırı fiil isnadını, ihbar veya şikayette bulunmak yolu ile gerçekleştirebileceği gibi, basın ve yayın yolu ile de gerçekleştirebilir. Fail, ihbar veya şikayette bulunmak için polis, jandarma veya savcılık gibi kolluk veya soruşturma birimlerini doğrudan harekete geçirebileceği gibi, şikayetini adli mercilere veya polis gibi kolluk kuvvetlerine bizzat bildirebileceği gibi, şikayetini bir şikayet dilekçesi ile de adli mercilere iletebilir. Basın ve yayın yolu ile iftira suçunun işenmesinde ise fail, basın ve yayın araçlarını kullanarak ilgili suçu sübuta erdirme yolunu seçer. Buna göre fail, televizyondan yayın yaparak, gazetelere ilan vererek veya dergilerde yayınlar yaparak veya sosyal medyayı kullanarak ilgili suçu işleyebilir.
Fail, mağdura karşı, hiç gerçekleştirilmemiş yani maddi hayatta vuku bulmamış bir hukuka aykırı fiil isnadında bulunabileceği gibi, başkası tarafından gerçekleştirilmiş olan hukuka aykırı fiilin, sanki mağdur tarafından gerçekleştirilmiş gibi mağdura yönelik isnatta bulunarak da iftira suçunu işleyebilir.
m.267/2:
(2) Fiilin maddî eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması halinde, ceza yarı oranında artırılır.
267. Maddenin 2. Fıkrası uyarınca fail iftira suçunu, iftira suçunu işlemeye yönelik olarak gerçekleştirmiş olduğu hukuka aykırı fiil isnadına yönelik fiilin maddi eser ve delillerini uydurarak da gerçekleştirebilir. Fiilin maddi eser ve delillerini uydurma şeklindeki seçimlik hareket, mağdur tarafından hiçbir şekilde işlenmemiş bir suçun tamamına ilişkin maddi eser ve delil oluşturmak yoluyla olabileceği gibi, mağdur bir suç işlemiş ancak fail tarafından mağdurun işlemiş olduğu suça ilişkin ek deliller veya eserler meydana getirilmiş olabilir.
SUÇUN MADDİ KONUSU
Suçun maddi konusu mağdurdur. Nitekim fail, hukuka aykırı fiil isnadını mağdurun üzerinden gerçekleştirmektedir.
NİTELİKLİ HAL
Suçun nitelikli hali, ilgili suçla ilgili kanunda öngörülen temel cezadan daha ağırının veya daha hafifinin ceza yaptırımı olarak uygulanmasıdır. Suçun düzenlendiği kanun maddesinin ilgili fıkralarına göre suçun nitelikli halleri:
m.267/2:
(2) Fiilin maddî eser ve delillerini uydurarak iftirada bulunulması halinde, ceza yarı oranında artırılır.
2. Fıkraya göre fail tarafından mağdura yönelik olarak isnatta bulunduğu hukuka aykırı fiilin, maddi eser ve delillerinin uydurulması hareketi ile suçun işlenmesinde ceza yarı oranında arttırılarak verilir. İlgili seçimlik hareket, suça yönelik daha ağır cezanın verilmesini gerektiren suçun nitelikli halidir.
m.267/3:
(3) Yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş mağdurun aleyhine olarak bu fiil nedeniyle gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
Kanun maddesinin 3. Fıkrasına göre, iftira suçunu işleyen failin suça sübut veren fiilleri neticesinde mağdur hakkında kovuşturma merci tarafından beraat veya soruşturma merci tarafından kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiş fakat ilgili kararların verilmesine kadar olan süregelen yargılama süreçlerinde mağdur, iftira suçu sebebiyle gözaltına alma veya tutuklama dışında aleyhine olarak başka bir koruma tedbirine maruz kalmışsa, faile verilecek ceza yarı oranında arttırılacaktır. Koruma tedbirleri, ceza yargılamasının sağlıklı şekilde işleyebilmesi için soruşturmada şüpheli, kovuşturmada ise sanık olarak isimlendirilen kişilerin bazı temel hak ve özgürlüklerinin kısıtlanmasıdır. Koruma tedbirleri tutuklama ve göz altına alma dışında yakalama, arama, el koyma, adli kontrol, telekomünikasyon yolu ile iletişimin denetlenmesi, iletişimin tespiti, mobil telefon yerinin tespiti, teknik araçlarla izleme şeklinde sayılabilir.
m.267/5:
(5) Mağdurun ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti halinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına; (…) hükmolunur.
Kanun maddesinin 5. Fıkrasına göre, failin işlemiş olduğu iftira suçu sebebiyle mağdur, müebbet veya ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldıysa, iftira suçunu işleyen faile verilecek ceza yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezası şeklinde tayin edilir. 5. Fıkrada bahsedilen ve suçun nitelikli halini oluşturan fıkra neticesinde fail, iftira suçuna ilişkin verilecek temel cezadan daha ağırı ile cezalandırılmaktadır.
m.267/6:
(6) Mağdurun mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, beşinci fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır.
Kanun maddesinin 6. Fıkrasına göre, failin iftira suçunu sübuta erdirmeye yönelik olarak mağdur üzerine hukuka aykırı bir fiil isnat etmesi sebebiyle mağdur hakkında yürütülen soruşturma ve kovuşturma aşamaları tamamlanmış ve kovuşturmanın sonunda mağdurun üzerine atılı suçu işlediğine karar verilmiş ve mağdura hapis cezası verilmişse ve ilgili cezanın infazı çektirilmeye başlanmışsa, iftira suçunu işleyen faile verilecek ceza beşinci fıkraya göre verilecek cezanın yarısı kadar arttırılarak tayin edilir. Bu fıkrada dikkat edilmesi gereken husus, failin mağdura yönelik haksız şekildeki hukuka aykırı fiil isnadı sebebiyle mağdurun hapis cezası almış olması gerekmektedir. Mağdura mahkemece adli para cezası verilmesi durumunda fail, 6. Fıkra hükmüne göre cezalandırılmaz.
SORUŞTURMA USULÜ
İftira suçunun takibi şikayete bağlı bir suç değildir. İftira suçunun soruşturulmasına savcılık tarafından re'sen başlanır.
KOVUŞTURMA USULÜ
İftira suçunun kovuşturulması genel hükümlere göre yapılır. Savcılık tarafından hazırlanılan iddianamenin 15 gün içinde mahkeme tarafından kabul edilmesi halinde failin yargılanmasına başlanılır.
GÖREVLİ MAHKEME
İftira suçunun kovuşturmasını yapmakla görevli mahkeme, failin fiilinin suçun temel halini mi yoksa nitelikli halini mi oluşturduğuna göre değişecektir. Faile verilecek cezanın 10 yılın altında kalması durumunda asliye ceza mahkemeleri, 10 yılın üstünde olması durumunda ise ağır ceza mahkemeleri kovuşturmayı yürütmekle görevli mahkemeler olarak belirlenecektir.
ETKİN PİŞMANLIK
İftira suçunu işleyen failin etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanması mümkündür.
Etkin pişmanlık
Madde 269- (1) İftira edenin, mağdur hakkında adlî veya idari soruşturma başlamadan önce, iftirasından dönmesi halinde, hakkında iftira suçundan dolayı verilecek cezanın beşte dördü indirilir.
(2) Mağdur hakkında kovuşturma başlamadan önce iftiradan dönme halinde, iftira suçundan dolayı verilecek cezanın dörtte üçü indirilir.
(3) Etkin pişmanlığın;
a) Mağdur hakkında hükümden önce gerçekleşmesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisi,
b) Mağdurun mahkûmiyetinden sonra gerçekleşmesi halinde, verilecek cezanın yarısı,
c) Hükmolunan cezanın infazına başlanması halinde, verilecek cezanın üçte biri,
İndirilebilir.
(4) İftiranın konusunu oluşturan münhasıran idari yaptırım uygulanmasını gerektiren fiil dolayısıyla;
a) İdari yaptırıma karar verilmeden önce etkin pişmanlıkta bulunulması halinde, verilecek cezanın yarısı,
b) İdari yaptırım uygulandıktan sonra etkin pişmanlıkta bulunulması halinde, verilecek cezanın üçte biri,
indirilebilir.
(5) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/31 md.) Basın ve yayın yoluyla yapılan iftiradan dolayı etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılabilmesi için, bunun aynı yöntemle yayınlanması gerekir.
İftira suçunu işleyen failin yararlanabileceği etkin pişmanlık hükümleri TCK m.269'da hüküm altına alınmıştır. Buna göre fail,
Mağdur hakkında adli veya idari soruşturma başlamadan önce iftirasından dönerse,
Mağdur hakkında kovuşturma başlamadan önce iftirasından dönerse,
Hükümden önce veya mahkumiyetin gerçekleşmesinden sonra olmasına göre failin cezasında yapılacak indirimde değişikliğe gidilir.
Mağdur hakkında idari yaptırım uygulanmasına sebebiyet verilecek şekilde fail tarafından iftira suçu işlenmesi halinde yine fail hakkında etkin pişmanlık hükümlerine başvurulabilmesi için,
İdari yaptırıma karar verilmeden önce,
İdari yaptırım kararı uyguladıktan sonra,
Failin iftirasından dönmesi halinde cezasında indirime gidilecek oranlar değişecektir.
Basın ve yayın yolu ile iftira suçunun işlenmesi halinde fail hakkında etkin pişmanlık hükümlerine başvurulabilmesi için failin iftirasından aynı yolla dönmesi, eş deyişle yine basın ve yayın yolu ile dönmesi gerekmektedir.
UZLAŞMA
İftira suçu, uzlaşma hükümlerine bağlı suçlar arasında sayılmadığından, iftira suçunda şüpheli ile mağdurun uzlaşarak ceza yargılamasını sona erdirmesi mümkün değildir.
YARGITAY KARARLARI
Yargıtay 8. Ceza Dairesi - Karar: 2014/30708
İftira suçu ise; işlemediğini bildiği halde hakkında soruşturma veya kovuşturma başlatılması ya da idari bir yaptırım uygulanması için bir kimseye hukuka aykırı isnatta bulunulmasıdır. TCK.nın 267. maddesinin 4. fıkrası uyarınca bu fiil nedeniyle iftira edilenin gözaltına alınması halinde iftira eden, mağdurun hürriyetinden yoksun kılınması suçundan da dolaylı fail olarak sorumludur.
Somut olayda; mağdurun kimliğini kullanarak sahte kredi kartı almak için bankaya başvuran ve kendisine kart verilmeyen, adına belge düzenlenen kişinin; bir suç işlendiğinden bahisle yetkili makamlara başvurusu bulunmadığından ve mağdurun özgürlüğünü bizzat kısıtlamadığı gibi görevlileri azmettirdiği hususunda delil olmadığından kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun unsurları bulunmamaktadır.
Sanığın, kredi kartı almak için şikayetçi adına bankaya müracaat etmesi ve bir takım belgeleri şikayetçi adına imzalaması iftira suçunu oluşturmayıp eylemi, sahtecilik veya kredi kartını alması halinde TCK.nın 245/2. maddesindeki banka veya kredi kartının kötüye kullanılması suçu oluşur. Dolayısıyla TCK.nın 267/4. maddesinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Yargıtay 15.Ceza Dairesi 2017/11689 Esas, 2019/7779 Karar
Dava konusu olan olayda sanık, katılanların internete vermiş oldukları satılık traktör ilanı üzerine telefon numarasından arayıp traktör hakkında bilgi almıştır. Sanık ve katılanlar traktörün satımı konusunda 37.500 TL’ye anlaşmıştır. Suç tarihinde sanık, kimliği bilinmeyen bir kadını banka görevlisi olarak gösterip telefonda katılan ile konuşmuştur. Banka görevlisi olarak gösterilen kadın, traktörün parasının Ziraat Bankası hesabına yattığını söyleyerek katılanı ikna etmiş, sanıkla notere giderek traktörün satışını vermiştir. Satış sonrasında sanık ticari bir taksiye binerek oradan kaçmıştır. Sanığın müdafii farklı bir tarihte katılan hakkında traktörü çaldığından bahisle hırsızlık suçundan suç duyurusunda bulunmuştur.
Sanık asliye ceza mahkemesinde katılana karşı yapmış olduğu dolandırıcılık ve iftira suçlarından dolayı yargılanmıştır. Yapılan yargılama sonucunda iki suçtan mahkumiyet kararı verilmiştir. Yerel mahkemenin kararına karşılık sanık temyiz yoluna gitmiştir.
Katılana karşı iftira suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesinde; toplanan ve karar yerinde gösterilen deliller yerinde görülmüş ve mahkemenin vermiş olduğu hükümde isabetsizlik görülmemiştir. Sanığın yapmış olduğu temyiz kararı reddedilerek hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Sanık hakkında dolandırıcılık suçundan kurulan diğer bir hükmün temyiz incelemesi de yapılmıştır. Sanığın iftira suçundan önce işlemiş olduğu dolandırıcılık suçu nedeniyle, hükümden sonra yapılan uzlaştırma işlemlerinin sonucuna göre hukuki durumunun değerlendirilmesine zorunluluk olması hükmü bozmayı gerektirmiştir. Yargıtay, sanığın temyiz itirazlarını bu nedenle yerinde görmüş ve yerel mahkemenin vermiş olduğu hükmün bozulmasına karar vermiştir.
Yargıtay 11. Ceza Dairesi - Karar:2016/475
Sanığın, işlediği suç sebebiyle yakalandığında kendisi hakkında soruşturma yapılmasını engellemek amacıyla kimliğini A. T. olarak bildirerek, bu kimlik bilgileriyle yakalama muhafaza altına alma tutanağı düzenlendiği anlaşılmakla; eylemin, bildirdiği kimlik bilgilerinin gerçekte var olan bir kişiye ait olması durumunda 5237 Sayılı TCY.nın 268/1. maddesi yollamasıyla, 267/1. maddesindeki “iftira” suçunu, gerçekte var olmayan kişiye ait olduğunun saptanması halinde ise, aynı Kanun’un 206. maddesindeki “resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçunu oluşturacağı nazara alınıp, olayda da A. T.’ın gerçek kişi olduğu dosya kapsamından anlaşılmakla sanık hakkında iftira suçundan hüküm kurulduğu gözetilmeden unsurları itibariyle oluşmayan yalan beyan suçundan da ayrıca mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırıdır.