KULLANMAK İÇİN UYUŞTURUCU MADDE SATIN ALMAK VE BU MADDELERİ KULLANMAK
Uyuşturucu maddeler (esrar, eroin, taş) halk arasında sürekli olarak yaygınlaşmakta, ivedilikle önüne geçilmesi gereken bir durum haline gelmektedir. Kişiler genellikle sosyal ortamlarda, eğlenmek için dışarı çıktığı bir gece kulüpte veya arkadaş ortamlarındaki kişiler tarafından uyuşturucuyla tanışmakta ve bu küçük merak geri dönülemez psikolojik ve fiziksel tahribatlara yol açmaktadır. Uyuşturucu, bütün otoriteler ve devletler tarafından sadece kişilerin bağımlılığı için değil bunun yanında terör örgütleri ve illegal yapıların yönettiği ticaret zincirlerini ve para trafiğini kesmek için engellenmeye ve durdurulmaya çalışılmaktadır.
Türk Kanun Koyucu, bu uyuşturucu maddeleri tedarik etmeyi ve kullanmayı suç olarak düzenlemiştir. Türk Ceza Kanunu md. 191 uyuşturucuyu kullanmak, uyuşturucu madde satın almak, kabul etmek ya da bulundurmak suçları, bağımsız suç olarak belirlenmiştir. Kanımızca bu suçun faillerine ceza yaptırımını ilk çare olarak öngörmek doğru değildir. Bu madde hükmünün failleri için öncelikle yapılması gereken ceza vermek değil, tedavi edilmesini ve topluma yeniden sağlıklı bir birey olarak katılmasını sağlamaktır. Nitekim madde hükmü bu suçun faillerine ''denetimli serbestlik'' olgusunu öngörmektedir.
BULUNDURMA SUÇUNUN UYUŞTURUCU TİCARETİ SUÇUNDAN FARKI
Bu suçun failleri ile uyuşturucu ticareti yapan kişileri ayıran en önemli husus bu maddelerin bulundurulma amacıdır. Bu suçun failleri zevk ve rahatlama ilacı olarak gördükleri bu uyuşturucu maddeleri arkadaş ortamlarında veya kendi başlarına kullanmak için satın almaktadır. Belli paradigmalarla bu amaç öngörülebilmektedir. Maddenin miktarı, paketleniş şekli, bulundurulma yeri ve şartları bu uyuşturucunun temin amacını ortaya çıkarmaktadır. Nitekim Yargıtay, Adli Tıp Kurumu verilerine göre kişisel kullanım sınırı olarak eroin için “günlük 60 miligram”, esrar içinse ''1-1.5 gr'' gibi miktarlar kararlaştırmıştır. Kişisel ihtiyaçlarının çok daha fazlasında veya nizamlı şekilde aynı gramajda bulunan paketler bulunması gibi hallerde uyuşturucu ticareti suçu oluşacaktır. Kullanmak amacı bulunması şartıyla, esrar bitkisi yetiştiren kişilerinde uyuşturucu ticareti suçunu işlemedikleri uyuşturucu madde bulundurma suçundan yargılanmaları öngörülür. Ayrıca üstünde uyuşturucu ele geçirilememekle birlikte uyuşturucu kullandığı kan ve idrar testlerinden tespit edilen kişi hakkında TCK md. 191 hükmü uygulanır.
Ayrıca bilindiği üzere uyuşturucu tacirleri yakalandıkları zaman cezadan sıyırmak ve suçunu gizlemek için kullanıcı olduklarını söylemektedirler. Bu durumda bu kişi hakkında uyuşturucu ticareti suçunun oluştuğu varsayımında uyuşturucu kullanma suçundan da yargılanacak mıdır? Kanaatimizce bu durumlarda uyuşturucu madde kullanma suçu oluşmaz. Nitekim Yargıtay eski tarihli bir kararında somut olayda kullanıcı olduğu yönünde yalan beyan veren fail hakkında sadece uyuşturucu madde ticareti suçundan hüküm giymesi gerektiği kararını ortaya koymuştur.
GENEL OLARAK
Bu suçta hukuksal konu kamu sağlığıdır. Suç seçimlik hareketli suç olarak düzenlenmiştir. Maddede sıralanan hareketlerden birisi işlendiği zaman suç oluşmuş sayılacaktır. Yani bu suçun oluşması için kullanma zorunluluğu olmamakta tedarik etmek bile suçun oluşmasını sağlayacaktır.
TCK md.191 ''Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.'' hükmünü ortaya koymaktadır. Bu seçimlik hareketlerden satın alma, bir bedel karşılığı başkasından alınmasını, kabul etme, kişinin serbest iradesini kullanarak maddeyi tasarruf alanına alma, bulundurma ise bu maddelerin kişinin fiili egemenlik alanında kalması olarak tanımlanabilir.
Bu hükmün devamı TCK md. 191/10 ''Birinci fıkradaki fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında artırılır.'' hükmü ile bu suçun ağırlaştırıcı hali olarak düzenlenmiştir. Bu seçimlik hareketlerin yukarıda belirtilen yerlerde işlenmesi halinde ceza artırılacaktır.
Ayrıca 191. maddenin diğer fıkralarına göre, bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir. Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarmakla yükümlüdür. Bu suçun faili erteleme süresi boyunca denetimli serbestlik hükümlerine tabi olur. Gerek görülürse tedavi uygulanabilir. Eğer kişi bu erteleme süresinde, kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar ederse, tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alır, kabul eder veya bulundurursa, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanırsa hakkında kamu davası açılacaktır.
Bu suç için (TCK md.192) cezayı hafifleten veya kaldıran etkin pişmanlık hükümleri düzenlenmiştir.
Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, bu maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini merciine haber vererek suçluların yakalanmalarını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini kolaylaştırırsa, cezai yaptırım uygulanmayacaktır. Bu suçlar haber alındıktan sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadarı indirilir. Ayrıca bu suçu işleyen ancak yetkili merciller soruşturma başlatmadan önce resmi makamlara veya sağlık kuruluşlarına başvurup tedaviyi kabul ederse bu kişiler hakkında cezaya hükmolunmaz.
Uyuşturucu mağdurları herhangi bir sağlık kurumuna başvurduğu zaman hakkında yargı yoluna gidileceğini düşündükleri için tedaviden kaçınabilmektedir. Diğer yandan sağlık çalışanlarının ihbar etme yükümlülükleri dolayısıyla uyuşturucu mağdurları çekinmekte ve hasta-doktor ilişkisinin özel olması ilkesi zedelenmekteydi. Bu sorun için 2016 yılında 6763 sayılı düzenleme ile ''Bu durumda kamu görevlileri ile sağlık mesleği mensuplarının 279 uncu ve 280 inci maddeler uyarınca suçu bildirme yükümlülüğü doğmaz.'' hükmü getirilmiştir. Bu hüküm ile tedavi olmak isteyen hastaların çekinceleri giderilmiş, sağlık çalışanlarının ihbar yükümlülüğü kalkmış ve tam anlamıyla hasta-doktor gizliliği sağlanmıştır.
Bu suç şikayete tabi değildir, soruşturma ve kovuşturma aşamaları re'sen yapılır. Bu suçun soruşturulması başladığında fail hakkında kamu davasının açılmasının ertelemesine karar verileceğini ve bu beş yıl sonunda fail uyuşturucu madde kullanmaz, satın almaz, bulundurmaz ve kabul etmezse hakkında kovuşturma yapılamayacağını belirtmiştik. Ayrıca bu kişiler bu süre içerisinde tekrardan uyuşturucu madde ile herhangi bir fiile etkileşime geçerse bu kişiler hakkında yeniden soruşturma ve kovuşturma aşamaları düzenlenmesine gerek yoktur.
Bu hükümlerin yanında TCK 191/8 fıkrası uyarınca münhasıran bu suçun işlendiği şartıyla, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir. Bu hükmün amacı soruşturma aşamasında Cumhuriyet Savcısı'na verilen denetimli serbestlik ve tedavi olma gibi imtiyazların hakim mahkeme tarafından da verilmesi imkanı sağlanmasıdır.
Ceza safhası bu bağımlılığın son çözümü olarak görülmektedir. Uyuşturucu bağımlılığınından kurtulmamakta ısrar eden kişiler hakkında ceza hükümlerine gidilir.
AVUKAT GİZEM GÜL UZUN VE STAJYER AVUKAT ATALAY BİROL