ORHAN KEMAL, YAŞAR KEMAL, YILMAZ GÜNEY DERKEN MUZAFFER İZGÜ’YÜ UNUTMAYALIM… “Ben bütün yapıtlarımda hele çocuk...
ORHAN KEMAL, YAŞAR KEMAL, YILMAZ GÜNEY DERKEN MUZAFFER İZGÜ’YÜ UNUTMAYALIM…
“Ben bütün yapıtlarımda hele çocuk yapıtlarımda; paylaşmayı, Atatürk ilkelerine sahip olmayı, güçsüzden yana olmayı, emeğe saygı duymayı, emek üretmeyi, doğayı sevmeyi, doğayı korumayı, bunları verdim ben çocuklara... Eğer böyle olmazsa, o yapıtı amacına ulaşmış saymam.”
Hikâye, tiyatro, roman yazarı ve öğretmen Muzaffer İzgü, 29 Ekim 1933 günü Adana’da. Zıkkımın Kökü ve Ekmek Parası kitaplarında daha ayrıntılı olarak anlattığı tahta parçaları, portakal sandıkları ve muşambalarla yapılmış bir barakada gözlerini hayata açar. O günleri şöyle anlatır: “Bir odası olan gecekonduda büyüdüm ben. Yatak odası, yemek odası, mutfak, banyo... Yer yatağında yatardık, balık istifi boy sırasına göre dizilirdik yere. Evde zaten ne masa ne sandalye... Üç kişiye bir yorgan düşerdi. Şubat’ta da odun kömür biterdi. Sonra mangal kömürü var, onu yakardık. O da biterdi.”
Muzaffer İzgü ilkokula başladığı yıllarda, ailesine destek olmak için bulaşıkçılık, garsonluk, sinemada gazoz, darı satma işlerinde çalışır. Zor yıllardır, yaşama ve yaşamı idame şartları çok ağırdır. Çok soğuk ve yağmurlu günlerde okula giderken babasının ceketini giyer. Yine böyle bir günde, arkadaşının önerisi üzerine ısınmak için Adana Halk Kütüphanesine gider ve o gün hayatının dönüm noktası olur. Hayatında eline ilk kez bir kitap alıyordur, o kitapla bambaşka bir dünyanın içine girer ve bir daha o dünyanın dışına çıkmaz. O günden sonra ikinci evi Halk Kütüphanesi olur.
Ortaokulu bitirdikten sonra, Diyarbakır Öğretmen Okulu’nda yatılı olarak okur. On bir yıl ilkokul öğretmenliğinden sonra, ülkenin çeşitli illerinde on beş yıl Türkçe öğretmenliği yapar ve 1978 yılında emekliye ayrılır.
Muzaffer İzgü’nün ilk gülmece öyküleri “Akbaba” dergisinde, ilk öykü kitabı Gecekondu ise 1970 yılında yayımlanır. Bu süreç içerisinde çeşitli gazete ve dergilerde yazarak yayın hayatını sürdürür. En çok okunan ve bilinen eserlerinin başında çocukluğunu ve ilk gençlik yıllarını anlattığı Zıkkımın Kökü gelir. Bu kitabı 1992 yılında filme çekilir, yurtiçi ve yurtdışında pek çok ödül alır. 1977 yılında yayımlanan Donumdaki Para adlı öykü kitabı Türk Dil Kurumu ödülünü alır, ancak kitap, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra 12 yıl yasaklanır.
Muzaffer İzgü, çocuk edebiyatı alanına bir klasik sayılan Ökkeş serisi ile girer. 1968-1971 yılları arasında tamamladığı bu seri büyük ilgi görür ve çok sevilir. İstanbul Çocuk Kitapları Fuarı birincilik ödülü alan Uçtu Uçtu Ali Uçtu (1979) kitabının yanında, pek çok çocuk kitabı ve kitap serisi yazar. Yazarın kendi çocukluğunu anlattığı Ekmek Parası adlı kitabı çocuklar için yazılmış en güzel romanlardan biridir. Ancak 12 Eylül’de bu romanına da 14 yıl yasak gelir.
Muzaffer İzgü’nün eserleri yaşadığı o dönemlerin izlerini taşır. Daha çok öyküye yönelen yazarın gözlemlerine dayanarak yazdığı üç romanı vardır. İlk romanı olan Gecekondu’da Güneydoğu Anadolu kentlerinden birinde gecekondu halkının yoksul yaşantısını, İlyas Efendi bir nüfus memurunun parasızlık yüzünden çektiği sıkıntıyı anlatır. Halo Dayı ise köyden kente göçü anlatan romandır.
Muzaffer İzgü, içinde yaşadığı toplumun sevinçlerini, hayallerini, özlemlerini ve hayal kırıklıklarını yazarken topluma ve insana ayna tutar. Eserlerinde toplumcu ve gerçekçi bir bakış açısıyla bireylere ve olaylara eleştirel bir tutumla değinir. Kitaplarında konulara ve insanlara sınıfsal açıdan bakma gereği duyar. Bu nedenle kitaplarında anlattıkları emek veren insanlar ve emekçiler olmuştur.
Muzaffer İzgü’nün belki de şanssızlığı Orhan Kemal (1914), Yaşar Kemal (1923) ve Yılmaz Güney (1937) ile yaklaşık aynı dönemlerde yaşamış olmasıdır. Orhan Kemal ve Yaşar Kemal romanlarının büyük çoğunluğunda Adana ve Çukurova’yı anlatmış, Yılmaz Güney ise Çukurova insanının beyaz perde de ki sesi olmuştur. Muzaffer İzgü ise bazı eserlerinde sadece Çukurova’ya bağlı kalmayıp, Adana ve Çukurova haricinde Güney Doğu’nun yoksulluğunu, haksızlığını, köyden kente göçün sıkıntılarını evrensel bir dille anlatmıştır. Muzaffer İzgü diğer üç sanatçının aksine yaşamın getirdiği zorluklar veya öğretmen mesleği gereği Çukurova dışında yaşamıştır. Belki bu veya buna benzer nedenler ile Muzaffer İzgü’nün ismi Çukurova’da Orhan Kemal, Yaşar Kemal ve Yılmaz Güney yanında daha az geçmektedir. Oysa ki Muzaffer İzgü’de bereketli toprakların en bereketli sanatçılarından biridir. Bizlerin görevi Muzaffer İzgü’yü Adana’dan daha evrensele taşımak olmalıdır.
ALİ İHSAN ÖKTEN