Bugün topluma ve siyasete bilimsel bir bakış açısıyla bakalım diyorum. Bu bağlamda Fizikteki çok önemli bir kanundan bahsetmek istiyorum. Termodinamiğin ikinci kanunundan. Bu kanun evrenin temel yasalarından birini ortaya koyar. “Entropi” yani düzensizlik. Bu, enerji dağılımının kaçınılmaz şekilde dengelenme eğiliminde olduğunu ve bütün organize yapıların zamanla bozulacağını ifade eder. Peki, bu fiziksel yasa, toplumsal ve siyasi sistemlerin dönüşümünü anlamak için bize ne söyleyebilir?
Toplumlar da tıpkı termodinamik sistemler gibi açık sistemlerdir yada yapılardır. Ekonomik kaynaklar, bilgi akışı, emek, vb. varlıklarını birbirileriyle olan ( ilişkilerini) enerji akışıyla sürdürürler. Ancak ikinci kanunun toplumsal yansıması şudur: “Hiçbir siyasi düzen, dışarıdan enerji ve emek girdisi olmadan sonsuza kadar sürdürülemez.” Tarihteki imparatorluklar, devrimler ve çöküşler, bu kaçınılmaz entropik sürecin örnekleridir.
Kapalı, katı sistemler (otoriter rejimler, adaletsiz ekonomik modeller) zamanla iç çelişkileri nedeniyle bozulmaya mahkûmdur. Fransız Devrimi, Sovyetlerin çöküşü veya Arap Baharı, entropik dağılmanın siyasi belirtileri olarak okunabilir.
İkinci kanun bize şu an içinde bulunduğumuz ortamdaki durumu hatırlatır ki, toplumsal düzenler ancak sürekli bir yenilenme ve adalet akışıyla ayakta kalabilir. Aksi halde, eşitsizlik ve çürüme kaçınılmazdır. Termodinamikte, entropi artışına rağmen lokal olarak düzen oluşturan sistemler vardır (canlı organizmalar, şehirler). Buna “negentropi (negatif entropi)” (düzen yaratma) denir. Entropinin tersine çevrilmesi anlamına gelen bu sistem düzensizliğe doğru doğal eğilimi etkisiz hale getirmeyi temsil eder. Daha basit bir ifadeyle, Negentropi bir sistem içinde düzen, yapı ve karmaşıklık yaratma ve sürdürme sürecini tanımlar.
Toplumsal bağlamda bu yeni düzen yaratan oluşumlar, direniş hareketleri, yenilikçi politikalar ve kolektif örgütlenmelerdir.
Yani her kaotik süreç, yeni bir düzenin tohumlarını taşır. 1789’dan 1968’e, toplumsal patlamalar, statükoyu dağıtarak yeni siyasi formlar yaratmıştır.
İkinci kanunun bize söylemek istediği asıl olgu, sürdürülebilir sistemlerin, toplumların katılımcı, esnek ve açık sistemler kurması gerekir. Aksi halde, entropiye göre yolsuzluk, yabancılaşma, çözülme galip gelir.
Sonuçta kaostan doğan siyaset yani termodinamiğin ikinci kanunu, değişimin kaçınılmazlığını vurgular. Toplumsal-siyasi sistemler de bu yasaya direnemez; ya dönüşür ya da çöker. Ancak insan iradesi, “negentropik” müdahalelerle yeni dengeler kurabilir. Devrimler, reformlar ve kolektif bilinç, dağılmaya karşı bir panzerdir. Tarih, entropi ile negentropinin diyalektiğidir. Düzenler yıkılır, ama yıkıntıların arasından yenidünyalar doğar. Bu perspektiften bakınca, siyasi mücadelenin özü, kaosa rağmen düzen yaratma çabasıdır. Ve belki de umut, tam da bu çabanın kendisindedir.