Şirket veya Kooperatifler Hakkında Yanlış Bilgi Verme Suçu

Şirket veya kooperatifler hakkında yanlış bilgi verme suçu, Türk Ceza Kanunu’nun Mal Varlığına Karşı Suçlar bölümünde, 164. maddesinde yer almaktadır. Bir şirketin veya kooperatifin kurucusu, ortağı, idarecisi, müdürü veya temsilcisi veya yönetim veya denetim kurulu üyeleri veya tasfiye memuru sıfatı taşıyan kişilerin kamuya yapılan beyan veya genel kurula sunulan rapor ile ilgililerin zararına uğramasına neden olabilecek nitelikte gerçeğe aykırı bilgi vermesidir.

Şirket veya Kooperatifler Hakkında Yanlış Bilgi Verme Suçunun Cezası

Şirket veya kooperatifler hakkında yanlış bilgi verme suçunun cezası 6 aydan 3 yıla kadar hapis veya 1000 güne kadar adli para cezasıdır.

Adli para cezası hapis cezasının paraya çevrilmesi halidir. 1 yıl altında verilen hapis cezaları adli para cezasına çevrilebilmektedir. Şirket veya kooperatifler hakkında yanlış bilgi verme suçunda adli para cezası verilmesi mümkündür.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (hagb) kararı, 2 yılın altında olan cezalarda verilmektedir.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde fail, belli bir denetim süresi boyunca belli şartlara uymak zorundadır. Fail, süre sonunda şartlara uyduğu takdirde hakkında verilen ceza hiçbir sonuç doğurmadan sona erecektir. Şirket veya kooperatifler hakkında yanlış bilgi verme suçunun cezasının sınırı nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi mümkündür.

Ceza ertelenmesi kararı, 2 yıl altında olan cezalar adına verilmektedir. 18 yaşını tamamlamamış veya 65 yaşını tamamlamış olan kişilerde 3 yıldır. Ceza ertelenmesi kararının verilmesi halinde fail, cezanın infazından şartlı olarak vazgeçmiş olacaktır. Şirket veya kooperatifler hakkında yanlış bilgi verme suçunun cezasının sınırı nedeniyle ceza ertelenmesi kararının verilmesi mümkündür. Ancak adli para cezası verilmesi halinde ceza ertelenmesi kararı verilemeyecektir.

Şirket veya Kooperatifler Hakkında Yanlış Bilgi Verme Suçunda Şikayet

Kanunda şikayete tabi olan suçlar belirtilmiştir. Şirket veya kooperatifler hakkında yanlış bilgi verme suçu şikayete tabi suçlar arasında yer almamaktadır. Savcılık soruşturmayı resen (kendiliğinden) başlatacaktır. Ancak eşe, kardeşe, amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına işlenmesi halinde şikayete tabidir. Suçun belirtilen kişilere karşı işlenilmesi halinde dava şartı şikayet, şikayet olmadan dava açılamayacaktır. Geri dönülmez hatalar yapılmaması için bir ceza avukatına danışabilirsiniz.

Şirket veya Kooperatifler Hakkında Yanlış Bilgi Verme Suçunda Uzlaşma

Uzlaşmaya tabi olan suçlarda, soruşturma aşamasında savcılık, kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından dosya uzlaşma bürosuna gönderilecektir. Ancak şirket veya kooperatifler hakkında yanlış bilgi verme suçu, uzlaşmaya tabi suçlar arasında yer almamaktadır. Bu nedenle bu suç kapsamında yapılan soruşturma veya kovuşturmada uzlaşma prosedürü uygulanmayacaktır. Taraflar uzlaşmış olsalar dahi yargılama aşamasına herhangi bir etkisi olmayacaktır.

Şirket veya Kooperatifler Hakkında Yanlış Bilgi Verme Suçunda Zamanaşımı

Şirket veya kooperatifler hakkında yanlış bilgi verme suçunda zamanaşım süresi 8 yıldır. Suçun işlendiği tarihten itibaren zamanaşım süresi olan 8 yıl içerisinde dava açılmaz veya dava açılsa da sonuçlanmaz ise zamanaşım süresinin dolması nedeniyle düşme kararı verilecektir.

Şirket veya Kooperatifler Hakkında Yanlış Bilgi Verme Suçunda Görevli Mahkeme
Şirket veya kooperatifler hakkında yanlış bilgi verme suçunda görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir. Dava, suçun işlendiği yerde asliye ceza mahkemesinde görülecektir.

VII. KONU İLE İLGİLİ İÇTİHATLAR

A. T.C. Yargıtay 15. CD. E. 2017/30885, K. 2019/11393, T. 11.11.2019 Sayılı Kararı
Sanık, şirket veya kooperatifler hakkında yanlış bilgi ve resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçlarından mahkum edilmiş ve mahkumiyete ilişkin hükümler sanık müdafi tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 15. CD.: Sanığın, … Yatırım Holding Anonim Şirketi’nin ortağı ve yönetim kurulu başkanı olduğu, şirketin borcu nedeniyle başlatılan icra takibinin kesinleşmesi nedeniyle haciz işlemi için şirkete giden icra memuruna sanık tarafından şirketin bir ay önce … isimli kişiye devredildiğinin belirtildiği, bu beyanın haciz tutanağına yazılarak haciz işlemine son verildiği ancak sanığın şirketi devretmemesine rağmen haciz işleminden kurtulmak amacıyla şirket veya kooperatifler hakkında yanlış bilgi ve resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçlarını işlediğinin iddia edildiği olayda;

Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün yazısı ile sabit olduğu haliyle, sanığın şirketi devretmediği ancak 5237 Sayılı TCK’nın 164. maddesi gereğince suç oluşabilmesi için, kamuya yapılan beyanlarda veya genel kurula sunulan raporlarda gerçeğe aykırı bilgi verilmesi gerektiği, “kamuya yapılan beyanlardan” maksat, madde gerekçesinde açıklandığı haliyle, basın ve yayın yoluyla veya postayla prospektüsler gönderilerek belirli olmayan kişilere hitap edilmesi ve bunlara yanlış bilgi verilmesi şeklinde gerçekleşmesi gerektiği, aynı Kanun’un 206/1 maddesi gereğince suç oluşabilmesi için ise, kişinin açıklamaları üzerine düzenlenen resmî belgenin bu beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olmasının gerektiği, aksi takdirde düzenlenen belgenin, yapılan beyanın doğruluğunu ispat edemeyeceği ve kişinin kendi beyanı ile böyle bir belgenin düzenlenmesine neden olmuş sayılamayacağı anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı suçların kanuni unsurlarının oluşmadığı gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması,

Kabule göre de;

5237 Sayılı TCK’nın 53/2. maddesi gereğince, sanık için hükmedilen adli para cezası nedeniyle hakkında aynı Kanunun 53/1. maddesinde gösterilen hak yoksunluklarına hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesini kanuna aykırı bulmuştur ve hükmün bozulmasına karar vermiştir[16]

B. T.C. Yargıtay 15. CD. E. 2017/27919, K. 2019/9372, T. 02.10.2019 Sayılı Kararı
İlk derece mahkemesince verilen karar ile sanıklar şirket veya kooperatif hakkında yanlış bilgi vermek suçundan beraat etmişler; beraate ilişkin hüküm, katılanlar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 15. CD.:Sanıkların kooperatifin yönetim kurulu üyeliği yaptıkları dönemler içerisinde yapılan genel kurul toplantılarında katılanlar tarafından kooperatif aleyhine açılan dava, borç miktarı gibi bilgileri genel kurul toplantı tutanaklarıyla üyelere bildirmedikleri ve bu suretle üzerlerine atılı suçları işlediklerinin iddia edildiği olayda; sanıkların savunmaları, katılanların beyanları ile dosya kapsamı ile dava konusu olayda meydana gelen ve katılanların maddi zararının bir alacak borç ilişkisinden kaynaklandığı, bütün sürecin adli merciler nezdinde gerçekleştiği, aleni olan bir durumda bilgi saklamanın söz konusu olmadığı, genel kurul toplantı tutanaklarına yansıtılmadığı iddia edilen bilginin, kanun maddesinin tanımında yer alan “… gerçeğe aykırı …” niteliğini taşımadığı, kanun maddesiyle korunan hususun, kooperatif üyelerinin ve üye olma durumunda olan kişilerin yanlış ve gerçeğe aykırı bilgiler ile yanıltılmalarının önüne geçilmesi hali olduğu, bu nedenle atılı suç tipi unsurları gerçekleşmediği gerekçesi ile mahkemece verilen beraat hükümleri ve uygulamasında bir isabetsizlik görmemiştir. Katılan vekilinin temyiz itirazları reddedilmiş ve hüküm onanmıştır[17].

C. T.C. Yargıtay 15. CD. E. 2018/8622, K. 2019/29, T. 28.01.2019 Sayılı Kararı
Müşteki …’ın sunmuş olduğu şikâyet dilekçesinde özetle, kendisinin …Yatırım İnş. ve Paz. Tic. Ltd. Şirketinin yüzde 66 hissesine sahip olduğunu, şüphelinin ise anılan şirketin yüzde 34 ortağı ve aynı zamanda şirket müdürü olduğunu, şüphelinin şirket bilgilerini gizlediğini, şirket ödemelerini hesaba girmediğini, sahte gider pusulaları düzenlediğini, faturasız işlem yaptığını, hizmet almadan şirket adına sahte fatura kestirdiğini, faturalarda kaşe ve imza bulunmadığını ve bu eylemler neticesinde hem şirketi ve kendisini zarara uğrattığı gibi düzenlettirilen sahte faturalar nedeniyle devletin de vergi kaybına ve zararına sebebiyet verdiğini iddia ederek şikâyetçi olması üzerine İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma evresi sonunda, müşteki ile şüpheli arasındaki ihtilafın Hukuk Mahkemesince halli gereken hukukî ihtilaf mahiyetinde bulunduğu ayrıca müştekinin soyut iddiaları dışında atılı suçların işlendiği hususunda delil bulunmadığı cihetle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Neticede kanun yararına bozma talep edilmiştir.

Yargıtay 15. CD.: Müşteki ve şüphelinin ortak olduğu şirkete ait tüm defter ve belgelerin, şüpheli ve müşteki adına açılmış bulunan tüm banka hesaplarının ve hesap ekstrelerinin temin edilmesi, şikâyet konusu işlem ve harcamalara yönelik olarak ilgililerin tespiti ile tanık olarak ifadelerinin alınması ve temin edilen tüm bilgi ve belgelerin uzman bilirkişiye tevdii edilerek iddialar kapsamında rapor alınması, toplanacak deliller ve yapılacak inceleme sonucuna göre şüphelinin hukukî durumunun tayin ve takdir edilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden, kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüş ve hükmün bozulmasına karar verilmiştir[18].


D. T.C. Yargıtay 15. CD. E. 2015/12533, K. 2018/6105, T. 1.10.2018 Sayılı Kararı

İlk derece mahkemesi, şirket veya kooperatif hakkında yanlış bilgi verme suçundan sanığın beraatine karar vermiş, katılan vekili tarafından bu karar temyiz edilmiştir.

Yargıtay 15. CD: Sanığın, katılan ile ticari alışverişte bulunarak, yetkilisi şirket adına 5000 TL ve 4000 TL’lik çekleri verdiği, çek bedellerinin ödenmemesi sonucu hakkında yapılan icra takip dosyasına mal bildiriminde bulunarak ödeme taahhüt ettiği, şirketin iflası ile birlikte tasfiye memuru olarak atandığı, ancak; katılan şirkete olan toplam 14.300 TL borçlu olmasına rağmen, ödemede bulunmayarak şirket veya kooperatif hakkında yanlış bilgi verme suçunu işlediği iddia edilen olayda; sanık savunmaları, katılan beyanları ve dosya kapsamına göre; her ne kadar soruşturma aşamasında alınan bilirkişi raporunda….. Dekorasyon San. Ltd. Şti. ortaklar kurulunun aldığı fesih ve tasfiye kararı ile tasfiye memuru olan sanığın katılan şirketin toplam 14.300 TL alacaklı olduğunu bildiği, katılan şirketi davet edip borcun ödenmesi için girişimde bulunması, şirket borçlarının aktifinden fazla olması halinde durumu derhal mahkemeye bildirmesi gerektiği halde müşteki şirketin alacağının tahsilini engellediği yönünde görüş ve kanaat bildirilmişse de; şirket yetkilisi ya da tasfiye memurunun kamuya veya şirket genel kuruluna gerçeğe aykırı beyanda bulunmalarının suçun unsuru olduğu, şirket borcunun mahkemeye bildirilmemesinin veya şirket borcunun ödenmemesinin anılan kanun maddesinde suç olarak düzenlenen eylemlerden olmadığı, suçun unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından, aynı gerekçeye dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Sonuç olarak yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, beraat hükmünün kanuna aykırı olduğuna ve eylemin suç teşkil ettiğine dair temyiz itirazlarının reddiyle hükmün onanmasına karar verilmiştir[19].

E. T.C. Yargıtay 15. CD. E. 2015/9618, K. 2018/5281, T. 11.7.2018 Sayılı Kararı
İlk derece mahkemesince şirket veya kooperatif hakkında yanlış bilgi vermek suçundan sanığın beraatine karar verilmiş, bu karar katılan vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 15. CD: Sanık …’nin suç tarihinde Ankara Ticaret Siciline kayıtlıHayvancılık Gıda San. Tic. Ltd. Şti’yi temsil ve ilzama münferiden yetkili müdürü olduğu, şirketin suç tarihinden önce Adana Çukurova Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Döner Sermaye İşletmesi tarafından gerçekleştirilen ihale ile ilgili olarak Tarım ve Köyişleri Bakanlığı İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanlığına ”2 yıl süreyle tarımsal alanda kamu ihalelerine girmekten” yasaklanması ve yasaklama kararının kamu ihale kurumunca 08/10/2005 tarihli ve 25960 Sayılı Resmi Gazete’de ilan edilmesine rağmen 26/07/2007 tarihinde yapılan Kayseri İli Sarız İlçesi S. S Sarız Merkez Kuşçu- Yaylacı Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ihalesine girdiği, Ankara 26. Noterliğinin 20/09/2004 tarih ve 20087 numaralı vekaletnamesine istinaden vekaleten yetkilendirdiği …’a şirketi adına başvuruyu yaptırıp ” 2886, 4734 Sayılı ve diğer kanunlara dayalı olarak herhangi bir şekilde geçici veya sürekli ihaleye girmeme yasağının bulunmadığı yönünde beyanname” verdirdiği olayda; Danıştay 13. Daire’nin kararı ve Kamu İhale Kurumu Hukuk Danışmanlığı’nın görüşü birlikte değerlendirildiğinde kooperatiflerin 4734 Sayılı Kanun Kapsamında değerlendirilemeyeceği bu sebeple sanığın üzerine atılı suçun unsurlarının oluşmayacağına yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir. Sonuç olarak beraat kararının onanmasına karar verilmiştir[20].

F. T.C. Yargıtay 15. CD. E. 2016/545, K. 2018/1165, T. 20.2.2018 Sayılı Kararı
Görevi kötüye kullanma ve şirket veya kooperatif hakkında yanlış bilgi verme suçlarından, sanıkların beraatına dair hükümler, katılanlar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay 15. CD.: … Arsa ve Yapı Kooperatifi yönetim kurulu başkan ve üyeleri olan sanıkların görevleri sırasında, arsa sahipleri tarafından kooperatife karşı açılan, dairelerin geç ve ayıplı bir şekilde teslim edilmesinden kaynaklanan tazminat davasının, kooperatif müteahhitlerine ihbar ettirilmediği, kooperatif aleyhine verilen tazminatın sorumlulara rücu edilmesini sağlamadıkları, arsa sahiplerine verilecek tazminatın ödenmesinde geç kalınması nedeni ile kooperatifin zararına olacak şekilde fazladan faiz ödemek zorunda kalındığı, bu hususlarda kooperatif genel kurulunun yeteri kadar bilgilendirilmediği, sanıkların bu surette görevi kötüye kullanma ve şirket veya kooperatifler hakkında yanlış bilgi vermek suçunu işledikleri iddia ve kabul olunan somut olayda,

Sanıkların tüm aşamalarda görevlerini eksiksiz bir şekilde yerine getirdiklerine yönelik istikrarlı savunmaları, İzmir Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü’nden getirtilen kooperatife dair 29/08/2004, 19/02/2006 ve 02/03/2008 tarihli genel kurul toplantılarında, yönetim kurulu tarafından arsa sahiplerinin açmış olduğu dava ve aşamalarından genel kurula yeterli derecede bilgi verildiği ve ödeme yapılması konusunda genel kurulu kararı alındığı, bu karara karşı Ticaret Mahkemesi’nde genel kurul kararının iptali davası açılmasına rağmen, bu davanın reddedilerek kesinleştiği, yönetim kurulunun genel kurulun kararı doğrultusunda işlemler yaptığı, keza 21/12/2008 tarihli genel kurul toplantısında oy çokluğu ile müteahhitlere rücu edilmesinin kabul edilmediği, yine İzmir Valiliği Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü tarafından yaptırılan inceleme neticesinde de yönetim kurulu üyelerinin her hangi bir ihmallerinin olmadığının tespit edilmesi karşısında, sanıkların cezalandırılabilmesi için her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı deliller elde edilemediğinden verilen beraat hükümlerinde her hangi bir isabetsizlik görülmemiştir.

Sonuç olarak katılanlar vekilinin suçun sübut bulduğuna yönelik temyiz itirazının reddiyle hükmün onanmasına karar verilmiştir[21].

G. T.C. Yargıtay 15. CD. E.2015/12062, K. 2018/6147, T. 09.05.2019 Sayılı Kararı
Sanıklar hakkında yanlış bilgi vermek suçundan, sanıkların beraatine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Sanıkların, kurucusu ve müdürleri oldukları, katılanın, bu şirkette işçi olarak çalışmakta iken iş kazası geçirdiği, İş Mahkemesi tarafından tazminat ödenmesine karar verildiği halde, şirket yetkilileri olan sanıkların, belirlenen tazminatını ödemeden şirketi tasfiye ettikleri bu şekilde atılı suçu işlediklerinin iddia edildiği olayda;

Yargıtay 15. CD: Şirketin tasfiye işleminde hukuka veya usule aykırı bir durumda tespit edilmediği gibi sanıklar tarafından kamu genel kurula yapılmış gerçeğe aykırı bir beyan bulunmadığı, uyuşmazlığın hukuki ihtilaf mahiyetinde olduğu anlaşılmakla, unsurları itibariyle oluşmayan şirket veya kooperatif hakkında yanlış bilgi vermek suçundan verilen beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.

Sonuç olarak katılan vekilinin temyiz itirazları reddedilerek, hükmün onanmasına karar verilmiştir[22].


Özellikle belirtelim ki, kamuyouna veya genel kurula yapılan beyanlar, şirket veya kooperatifin TCK m.164’te tek tek sayılan kurucuları, yöneticileri, yetkilileri veya temsilcileri tarafından yapılmalıdır. Örneğin, bir kooperatif çalışanının kooperatif hakkında kasten basına yanlış bilgi vermesi halinde bu suç oluşmaz.