Taahhüt nedir?

Taahhüt TDK da : "Bir şey yapmayı üstüne alma; üstlenme"
                               "Bir işin yapılmasını üzerine alıp resmi olarak sözleşme yapma."

Olarak tanımlanmıştır.

Taahhüt sözleşmesi nedir?

Taahhüt sözleşmesi, sözleşmeyi oluşturan taraflardan birinin diğerine veya her ikisinin birbirine karşı bir edimi yerine getirmek konusunda yükümlülük altına girmesidir.

Borç nedir?

Türk hukukunda borç dar anlamda ve geniş anlamda olmak üzere iki türlü ifade edilebilir. Hukukumuzda "borç" denilince geniş anlamda kullanılan ifade anlaşılmaktadır. Dar anlamda borç, borçlu tarafından yerine getirilmesi gereken edimi ifade eder. Bu edim bir şey verme, bir şey yapma veya  bir şey yapmama olabilir. Geniş anlamda borç kelimesinden anlaşılması gereken ise, alacaklı ve borçlu arasında kurulan ilişkidir. Yani borç ilişkisidir.  Borcun kaynağı ise borç ilişkisini doğuran sebeplerdir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununa göre borç, sözleşmeden, haksız fiilden ve sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanabilir. İlgili ayrıma Türk Borçlar Kanunu, başlıklarıyla oluşturmuş olduğu sistematiğinde yer vermiştir.

 BORCUN KAYNAKLARI

BİRİNCİ BÖLÜM
Borç İlişkisinin Kaynakları
 
BİRİNCİ AYIRIM
Sözleşmeden Doğan Borç İlişkileri

A. Sözleşmenin kurulması

I. İrade açıklaması

1. Genel olarak
MADDE 1- Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur.
İrade açıklaması, açık veya örtülü olabilir.

Anılan madde hükmüne göre sözleşme, tarafların iradelerini açıklamalarıyla oluşur. İrade açıklaması açık veya örtülü olabilir.

Açık irade beyanı: açık irade beyanı, tarafların belli bir hususu gerçekleştirmek konusunda şüpheye mahal vermeyecek şekilde, tam bir eminlikle bu yöndeki iradelerini, söz, yazı veya hareket ile açıklamalarıdır.
Örtülü irade beyanı: örtülü irade beyanında taraflar bir hususu gerçekleştirmek konusundaki iradelerini açıkça söz, yazı veya hareket gibi yollarla ifade etmezler. İrade beyanı örtülüdür. İrade dolaylı olarak ifade edilir. Örneğin bir kitapçıya giren müşterinin raftan bir kitap seçmesi ve kitabı satıcının masasına koyması onun bu kitabı almak yönünde bir iradesinin varlığına işaret eder. Müşteri açıkça kitabı satın almak istediğini söz ile ifade etmese de durumun niteliğinden satın alma iradesinin varlığı anlaşılabilmektedir.

 İKİNCİ AYIRIM
Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri
A. Sorumluluk

I. Genel olarak
MADDE 49- Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.

Bir borç ilişkisi, kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere haksız bir fiilden de kaynaklanabilir.
Haksız fiiller neticesinde bir zarar oluşmuşsa, fiili işleyen zararı gidermekle yükümlü hale gelir. Fiili işleyen zararı ödemek konusunda borç altına girer. Bu sebeple zarar veren ile zarara uğrayan arasında zararın ödenmesi noktasında bir borç ilişkisi kurulmuş olur.

Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Borç İlişkileri
A. Koşulları

I. Genel olarak
MADDE 77- Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.

Örneğin para göndermek istediğimizden başka bir kimseye ait banka hesabına para yolladığımızda sebepsiz zenginleşme gerçekleşmiştir. Kendisine yanlışlıkla para gönderilen kimse sebepsiz zenginleşmiştir.


BORÇ İLİŞKİSİ

Yukarıda belirttiğimiz şekilde haksız fiilden, sebepsiz zenginleşmeden, haksız fiilden ve sözleşmeden kaynaklanabilir. Borç ilişkisi bahsettiğimiz sebeplerden ötürü borçlu ve alacaklı arasında bir edimin yerine getirilmesine dayanan hukuki bir bağdır.

BORCUN ÖDENMEMESİ HALİNDE HUKUKİ İMKANLAR

Borcun ödenmemesi halinde ihkak-ı hak yasağı gereği kişilerin kendi haklarını kendilerinin almaları hukukumuzda yasaklanmıştır. Hakkı almak için cebri icra yoluna başvurmak yalnız devletin tekelinde bulunmaktadır. Devlet kişilerin ihlal edilen haklarını mahkemelerdeki yargılama faaliyetleri ile ya da icra yolu ile alır.

Türk hukukunda alacaklının alacağını tahsil edebilmesi için başvurabileceği iki yol vardır. Alacaklı alacağını tahsil edebilmek için dava açabilir ya da icra takibi yoluna gidebilir.

TAKSİTLE ÖDEME TAAHHÜDÜ NEDİR?

Geçerli bir taksitle ödeme taahhüdünün oluşması için gerekli şartlara aşağıda değinilmiştir. Bunun dışında taksitle ödeme taahhüdü denilen kurum, icra hukukuna özgü, 2004 sayılı İİK'nunun 111. Maddesinde kendisine yer verilmiştir.

 Borcun taksitle ödenmesi iki aşamada gerçekleştirilebilir. Hacizden önce veya hacizden sonra olmak üzere borçlu ile alacaklı aralarında sözleşme akdedip, ilgili sözleşme neticesinde icra dairesinde mutlaka bir tutanak imzalanır.  Kesinleşmiş bir icra takibi neticesinde alacaklı haciz talebinde bulunmalı ve haciz talebi kesinleşmelidir. Bunun neticesinde borçlunun borcu ödemeye yeter ölçüdeki malı haczedilmelidir.

Hacizden önce taksitle ödeme

Takibin kesinleşmesi ile birlikte, borçlunun malları haczedilmeden evvel borçlu ile taksitle ödeme sözleşmesi yapılabilir. İlgili taksitle ödeme sözleşmesi borçluya hacze gidilmeden önce yapılabileceği gibi hacze gidilip de haciz yapılmadan önce de gerçekleştirilmesi mümkündür. Her iki durum da hacizden önce yapılan taksitle ödeme sözleşmesi olarak kabul edilir. Hacizden önce yapılan taksitle ödeme sözleşmelerinde mutlaka alacaklının muvafakati aranır. Alacaklı muvafakat etmezse borçlu ile taksitle ödeme sözleşmesi yapılamaz. Borçlunun malları haczedilir. Alacaklının hacizden önce taksitle ödeme sözleşmesi yapılması sırasında hazır bulunması gerekli değildir. Ancak icra dairesinde tutanak tutulması sırasında icra müdürünün ya da onun tarafından yetkilendirilmiş bir icra memurunun bulunması taksitle ödeme taahhüdünün geçerliliği bakımından gereken şarttır. Taksitle ödeme sözleşmesi borçlunun isteği ve alacaklının muvafakati ile ihtiyari şekilde yapıldığından, taraflar sözleşmedeki içeriği belirleme noktasında serbesttirler. Taksit tutarları, taksitlendirmede vade konuları tarafların insiyatifindedir. Tek şart taksit tutarlarının ve taksit tarihlerinin belirli olmasıdır.

Taksitle ödeme sözleşmesi neticesinde icra takibi durur. Alacaklı da sözleşmeye muvafakat verdiği için haciz isteminden feragat etmiş sayılır. Borçlunun taksitlerini düzenli şekilde ödemesi halinde haciz ve satış istenemez. Satışa ilişkin kabul edilen süreler de işlemeyecektir. Taksitlerin ödenmemesi yani taahhüdün ihlal edilmesi durumu ortaya çıkarsa alacaklı, İİK .340 uyarınca borçlunun tazyik hapsi ile cezalandırılmasını isteyebilir.

Hacizden sonra taksitle ödeme

Hacizden sonra taksitle ödeme sözleşmesi, adından da anlaşılacağı üzere, takibin kesinleşmesinin akabinde alacaklı tarafından icra dairesinden haciz talep edilmesi, haciz talebinin kabulü ile birlikte borçlunun ev ve işyeri gibi adreslerine gidilip de borçluya ait borcu ödemeye yeter miktardaki malların haczi sonrasında gerçekleştirilebilir. İİK m.111, hacizden sonra gerçekleştirilen taksitle ödeme taahhütlerini düzenler.

Taksitle ödeme:
Madde 111 – Borçlu alacaklının satış talebinden evvel borcunu muntazam taksitlerle
ödemeği taahüt eder ve birinci taksiti de derhal verirse icra muamelesi durur.
Şukadar ki borçlunun kafi miktar malı haczedilmiş bulunması ve her taksitin borcun
dörtte biri miktarından aşağı olmaması ve nihayet aydan aya verilmesi ve müddetin üç aydan
fazla olmaması şarttır.
(Ek fıkra: 9/11/1988-3494/13 md.; Değişik üçüncü fıkra: 17/7/2003-4949/26 md.)
Borçlu ile alacaklının borcun taksitlendirilmesi için icra dairesinde yapacakları sözleşme veya
sözleşmelerin devamı süresince 106 ve 150/e maddelerindeki süreler işlemez. Ancak bu sözleşme
veya sözleşmelerin toplam süresinin on yılı aşması hâlinde, aştığı tarihten itibaren süreler kaldığı
yerden işlemeye başlar.
(Değişik fıkra: 9/11/1988-3494/13 md.) Taksitlerden biri zamanında verilmezse icra
muamelesi ve süreler kaldığı yerden devam eder.
(Ek fıkra:24/11/2021-7343/11 md.) Borçlunun borcunu muntazam taksitlerle ödemeyi
taahhüdü veya alacaklı ile borçlunun hacizden önce ya da hacizden sonra borcun
taksitlendirilmesi için yapacakları sözleşme nedeniyle icra dairesinde düzenlenecek tutanak veya
kâğıt, damga vergisinden istisnadır.

Taksitle ödeme taahhüdü, haczin gerçekleştirilmesinden sonra, satış talebinden önce gerçekleştirilebilir.
Yani borçlu, taksitle ödemeye ilişkin taahhüdünü, alacaklı satış talep etmeden evvel yapmalıdır. Alacaklının hacizden sonra satış talep etmesi ihtimalinde borçlunun artık borcuna yönelik taksitle ödeme taahhüdünde bulunamayacağı kabul edilmelidir. Taksit miktarı en fazla 4 olabilir. Borçlu taahhüt ettiği anda, borç tutarının dörtte birinden az olmayan miktardaki ilk taksiti derhal ödemelidir. İlk taksşt peşin ödendikten sonra kalan taksitler en fazla üç ayda ödenmelidir.
Hacizden sonra yapılacak taksitle ödeme taahhüdünde alacaklının muvafakati şart değildir. İİK m.111 deki kanuni şartlar oluşmuşsa borçlunun taahhüt etmesi ile birlikte bu talep, alacaklının muvafakati olmasa bile kabul edilmek zorundadır. Bu aşamada borçlu taahhütte bulunduğunda icra takibi durur. Alacaklı tarafından haczedilen malların satışı talep edilemez. Hacizli mallar satılamaz. Borçlu tek bir taksiti ödemese bile taksitlerin tümü yani borcun tamamı muaccel hale gelir ve alacaklı borcun tamamı için takibe devam eder. Keza hacizden önce yapılacak taahhütte olduğu gibi alacaklı bu aşamada da, taahhüt yerine getirilmediğinde borçlunun İİK m.340 a göre tazyik hapsi ile cezalandırılmasını talep edebilir.

TAAHHÜDÜ İHLAL SUÇU

Taahhüdü ihlal suçu, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununda tanımlanan bir suçtur. 2004 sayılı kanunun 111. Maddesinde yer alan taksitle ödeme taahhüdünün borçlu tarafından ihlal edilmesi neticesinde ortaya çıkan bir suçtur.


TAAHÜDÜ İHLAL SUÇUNUN OLUŞMASI İÇİN GEREKEN ŞARTLAR

Kesinleşmiş ve geçerli bir icra takibi bulunmalıdır.

Borçlunun ödeme şartını ihlali halinde ceza:
Madde 340 – (Değişik: 31/5/2005-5358/11 md.)
111 inci madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan
borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun, alacaklının şikâyeti
üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu
borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse
tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak,
bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi üç ayı geçemez.

Taahhüdü ihlal suçu, 2004 sayılı İcra İflas Kanununun 340. Maddesinde yer almaktadır. Bu suç, bir icra takibinin borçlusu tarafından işlenebilecek bir suçtur. İcra ceza hukukunda tanımlanmış suçlardan birisidir. Taahhüdü ihlal suçunun işlenebilmesi için gerekli ilk şart, kesinleşmiş bir icra takibinin varlığıdır. İcra takibinin kesinleşmesi için borçluya ödeme emrinin gönderilmesi, borçlunun ödemeyi yerine getirmemesi ve süresi içinde itirazda bulunmaması gerekir. Borçlu tarafından ödeme yapılmayıp, süresinde de icra takibine ilişkin itirazlar sunulmadığında veya borcunu kabul ettiğinde takip kesinleşmiş olacaktır. Dolayısıyla borçluya ödeme emrinin tebliğ edilmediği durumlarda takibin kesinleşmesinden bahsedilemez. Fakat borçlu, taksitle ödeme sözleşmesinde, kendisine ödeme emrinin tebliğ edilmeden itiraz süresi geçmeden borcu kabul ettiğini ve kendisine tanınan sürelerden feragat ettiğini bildirdiyse; borçlunun borcu kabul etmesi ve sürelerden feragat etmesi dolayısıyla icra dairesi tarafından kendisine ödeme emrinin tebliğ edilmemiş olması veya tebliğ edilip de iadesinin sağlanmış olması icra takibinin kesinleşmesine engel değildir. Böyle bir durumda kesinleşmiş bir icra takibinin varlığından söz edilebileceğinden borcun taksitle ödenmesine ilişkin taahhüdün geçerli olduğundan söz edilebilir.

Müddetlerin değiştirilmemesi:
Madde 20 – Bu kanunun tayin eylediği müddetleri değiştiren bütün mukaveleler
hükümsüzdür. Ancak her hangi bir müddetin geçmesinden istifade hakkı olan borçlu bu
hakkından vazgeçebilir. Bu vazgeçme üçüncü şahıslara tesir etmez.

İİK. M.20 uyarınca borçlu, ödeme emrindeki 7 günlük itiraz süresinden istifade hakkı olan kişidir. M.20 uyarınca borçlu, bu 7 günlük itiraz süresini kullanma hakkından vazgeçebilir. Bu vazgeçme sebebiyle icra dairesince borçluya ödeme emrinin gönderilmemiş olması, icra takibinin kesinleşmediği anlamına gelmemektedir.

Taahhüt icra dairesinde yapılmalıdır.

Borçlu, borcun taksitle ödenmesine ilişkin taahhüdünü mutlaka icra dairesinde yapmalıdır. İlgili taahhütte borçlunun imzası bulunmak zorunda olmakla beraber, taahhüdün önünde yapıldığı icra memurunun da imzasının bulunması şarttır.

Hazırlanan taahhütnamedeki şekil şartlarına dikkat edilmelidir.

Bir taahhütnamenin yerine getirilmemesi İİK m. 340 uyarınca icra ceza hukukuna ilişkin bir suça vücut verdiğinden ve yaptırıma tabi tutulacağından ve ilgili taahhüdün geçersiz sayılabileceğinden ötürü kanunda geçerli bir taahhütnamede bulunması zorunlu unsurlar bakımından bazı şartlar kabul edilmiştir.
Taksitle ödeme taahhütnamesinde mutlaka borcun aslı, işlemiş faizler, vekalet harcı, posta gideri, dosya gideri, baro pulu, peşin harç, tahsil harcı, vekalet ücreti, takip tarihinden sözleşmeye kadar işlemiş faiz, taahhüt tarihinden son taksite kadar işleyecek faiz gibi hususlar mutlaka yer almalıdır. Asıl alacak brüt asgari ücretin üzerinde olmalıdır. Brüt asgari ücretin altında kalan borç tutarında borçlu, taksitle ödeme taahhüdünde bulunamaz. İhtiyati hacizler kesin hacizler değildir. Dolayısı ile ihtiyati haciz sırasında alınan taahhütler geçersizdir.

Borçlunun borcunu ödeyememesi makul bir sebebe dayanmamalıdır.

Makul bir sebepten ötürü borcunu ödeyemeyen borçlunun taahhüdü ihlal suçunu işlediği kabul edilemez.
Makul sebep özellikle mücbir sebep gibi öngörülemeyen, öngörülse dahi kendisine engel olunamayan nitelikteki sebeplerdir. Örneğin deprem, sel, heyelan gibi doğal afetlerden kaynaklanabileceği gibi; savaş, darbe, devrim gibi siyasi olaylar veya borçluya yönelik çıkarılan yakalama, tutuklama, hapis cezasının infazı gibi önüne geçilemeyen hukuki sebepler neticesinde ya da iflas, önemli ölçüde ödeme güçlüğü gibi borçlunun kendisinden kaynaklanan nitelikteki sebepler makul sebep sayılır. Sayılan bu ve buna benzer sebeplerle  taksitle ödeme sözleşmesindeki taahhüdünü yerine getirmesinin kendisinden beklenemeyeceği söylenebilir. Dolayısı ile anılan bu vb. Sebeplerle taksitle ödeme taahhüdünü yerine getiremeyen borçlunun cezalandırılması mümkün değildir.

Şikayet şartı gerçekleşmelidir.

İİK m.340 uyarınca taahhüdü ihlal suçu, şikayete tabi suçlardandır. Alacaklı tarafından şikayet gerçekleştirilmelidir. Kovuşturması re'sen yapılamaz.

Görevli ve yetkili mahkeme

İİK m. 340 uyarınca taahhüdü ihlal suçunun yargılamasında görevli mahkeme icra ceza mahkemeleridir. Yetkili mahkeme ise icra takibinin başlatıldığı icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra ceza mahkemesidir.

Taahhüdü ihlal suçuna ilişkin dava nasıl açılır?

Dava, alacaklı veya vekili tarafından mahkemeye yazılı bir dilekçe verilerek veya mahkemenin kalemine sözlü bildirimde bulunarak açılabilir.

Davada zamanaşımı ve hak düşürücü süre kavramı

Taahhüdü ihlal suçuna ilişkin davanın açılması için belirlenen süreler mevcuttur. Taahhüdü ihlal suçunun öğrenildiği tarihten itibaren 3 ay herhalde 1 yıl içinde dava açılmalıdır. 3 aylık süre davanın açılması için gereken hak düşürücü süredir. 1 yıllık süre ise dava zamanaşımı süresidir.

Taahhüdü ihlal davasında verilecek ceza

Taahhüdü ihlal suçuna ilişkin alacaklının şikayeti üzerine başlatılan yargılamada borçlu sanık aleyhine üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Cezanın infazına başlandıktan yani hapis tatbik edildikten sonra borçlu borcunun tamamını ya da en azından bu zamana kadar muaccel olmuş taksit tutarlarını fer'ileriyle birlikte icra veznesine yatırırsa tahliyesi sağlanır. Kalan ödemeleri yerine getirmeyi tekrar ihlal ederse yeniden aleyhine tazyik hapsi kararı verilir. Ancak tazyik hapsinin toplam süresi üç ayı geçemez.

Tazyik hapsine ilişkin mahkemece verilen karar kesinleştikten sonra 2 yıl içinde yerine getirilmelidir. 2 yıl içinde yerine getirilmemesi yani borçlunun tazyik hapsine tabi tutulmaması durumunda ilgili ceza yerine getirilemez.

Şikayetin geri çekilmesi halinde dava düşer. Tesis edilen ceza da ortadan kalkar.

Tazyik hapsinde erteleme, uzlaştırma, para cezasına çevirme kurumları

Tazyik hapsi ertelenemez. Tazyik hapsinde uzlaştırma kurumu uygulanamaz. Tazyik hapsine ilişkin tesis edilen ceza süresinin para cezasına çevrilmesi mümkün değildir. Zira tazyik hapsi borçlunun yükümlülüklerini ivedilikle yerine getirmesini sağlamak üzere tesis edilen bir yaptırımdır.