Avrupa'da Sosyal Demokrasi
Uzun bir süredir Avrupa Birliği ülkelerinde sağ ve aşırı sağ partilerin oylarını artırdıklarına ve iktidara geldiklerine tanık oluyoruz. Geleneksel olarak iktidarda olan sosyal demokrat ve hatta sol sosyal demokrat çizgideki ülkelerde bile, merkez sağ eğilimli partilerin iktidara geldiğini, aşırı sağcı partilerin ise oy oranlarını önemli ölçüde artırarak siyaset sahnesinde güç kazandıklarını görüyoruz.
İsveç, Hollanda, Danimarka ve Norveç gibi ülkeler bu gelişmelere örnek teşkil etmektedir. Almanya'da Sosyal Demokrat Parti (SPD), bir zamanlar en güçlü siyasi parti iken ve 1998 parlamento seçimlerinde başbakan adayı Schröder oyların yüzde 40.9’unu, 2002'de ise yüzde 38.5'ini alırken, 2005 parlamento seçimlerinde SPD oyların sadece yüzde 34.2'sini alabildi.
9 Haziran 2024’te yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Hıristiyan Birlik Partileri oyların yüzde 30’unu alırken, aşırı sağ parti AfD oyların yüzde 15.9’unu aldı. Başbakan Scholz’un SPD’si ise aşırı sağ partinin gerisinde kalarak oyların sadece yüzde 13.9’unu alabilirken, Yeşiller ise oyların yüzde 11.9’unu alabildi.
Alman Sol Parti’den ayrılarak kısa süre önce kurulan Wagenknecht Birlik Partisi oyların yüzde 6.2’sini almayı başardı. Son anketler, Başbakan Olaf Scholz’un Sosyal Demokrat Partisi’nin 2025’te yapılacak parlamento seçimlerinde oyların sadece yüzde 14'ünü alabileceğini, ana muhalefet Hıristiyan Birlik Partileri’nin yüzde 30’unu, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin ise oyların yüzde 16’sını alarak SPD'yi geçebileceğini gösteriyor.
Sosyal Demokrat Hareketin Parçalanışı
1998 seçimlerinden bu yana Alman Sosyal Demokrat Parti’nin oyları yüzde 40.9’lardan günümüzde yüzde 14’lere kadar geriledi. SPD'deki bu düşüşün ana nedeni, Başbakan Schröder'in sosyal demokrat ve sendikal tabandan kopma politikalarıdır. Schröder, "Almanya gibi ülkelerde artık işçi sınıfının orta sınıfa dönüştüğünü" söyleyerek partinin sendikalar ve kendi sol işçi tabanı ile bağlarını zayıflattı. Bu politika, yüz binlerce Sosyal Demokrat Partili’nin ve işçi sendikası üyelerinin SPD'den istifa etmesine yol açtı. İstifa edenler, Doğu Almanya’daki sosyalist oluşumla birlikte Die Linke (Sol Parti)’yi kurdular. Böylece sosyal demokrat hareket bölündü.
Schröder’in bu politikasını, İngiltere İşçi Partisi başkanı Tony Blair ve İskandinav ülkelerindeki diğer sosyal demokrasi ve sol partilere de aşılamada etkili oldu. Bu nedenle, sol ve işçi sendikalarından uzaklaşma eğilimi gösteren ülkelerde, sol ve sosyal demokrat partilerin seçimleri kaybetmelerine ya da oylarının önemli ölçüde düşmesine tanık oluyoruz.
Sosyalist ve komünist partilerin güçlü olduğu ülkeler arasında bulunan Fransa’da, Sosyalist Parti adayı Mitterrand 1981-1995 yıllarında, yine Sosyalist Parti adayı Hollande 2012 seçimlerini oyların yarıdan fazlasını alarak cumhurbaşkanı seçilmişlerdi. Ancak sonraki yıllarda Fransa’da sosyalistler büyük oy kaybına uğradı.
Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağ parti başkanı Le Pen oyların yüzde 31.6’sını alırken, Cumhurbaşkanı Macron ve kendini destekleyen merkez sağ ittifakının oyları yüzde 15.2’de kaldı. Bunun sonucunda, Macron hemen erken seçime gitme kararı aldı.
Belçika’da hükümetteki Sosyal Demokrasi Birliği, Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oy kaybına uğrayınca başbakan erken seçime gitme kararı aldı. Aşırı sağın hükümete yükseldiği İtalya’da ise Başbakan Meloni’nin partisi Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oylarını artırarak yüzde 28.76’ya ulaştı. İtalya’da sosyalistler ise oyların yüzde 24.11’ini alarak ikinci güçlü parti oldu.
Sağ Partilerin Yükselişinin Sebepleri
Avrupa'daki bu siyasi gelişmelerin aksine, Latin Amerika’nın en büyük ülkelerinden Brezilya’da 2022’de yapılan devlet başkanlığı seçimini sol görüşlü eski devlet başkanı Lula da Silva kazanmıştı. Kısa süre önce Meksika’da yapılan devlet başkanlığı seçimini de Sosyal Demokrat Parti adayı C. Sheinbaum kazandı.
Türkiye’de ise 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde CHP, oylarını yüzde 25'ten yüzde 37.57'ye yükselterek büyük bir başarı elde etti. CHP, büyük şehir belediyelerinin çoğunu kazanarak oy oranını bu düzeye çıkardı.
Avrupa’da özellikle aşırı sağ partilerin oylarındaki bu artışın nedenleri şöyle özetlenebilir:
1. Göç ve Entegrasyon Sorunları:**
Avrupa ülkelerinde durdurulamayan göç, önemli bir etken olmuştur. Bu göçün temel sorumlusu ise emperyalist ülkelerin izledikleri politikalardır. Genellikle ABD ve Batı Avrupa Birliği ülkelerinin ekonomi, dış ticaret ve azgelişmiş ülkelerin içişlerine yönelik politikaları, iç ve dış sömürü sistemlerine ve zaman zaman iç savaşlara yol açmaktadır. Suriye, Irak, Afganistan, Libya ve bazı Afrika ülkeleri bu politikalara örnektir.
2. Rusya-Ukrayna Savaşı:**
24 Şubat 2022'de başlayan Rusya-Ukrayna savaşı, NATO ülkelerine ABD'nin uyguladığı büyük baskılar nedeniyle finansal sorunlara yol açtı. Örneğin; petrol ve gazını uygun fiyatlarla Rusya’dan sağlayan Almanya, Ocak 2023’ten itibaren Rusya’dan petrol ve gaz alımını durdurdu. Bu savaş nedeniyle Almanya savunma bütçesini 100 milyar avro artırdı. Ayrıca, Almanya Ukrayna’ya 43 milyar avro yardımda bulundu. 2022-2023 yıllarında Almanya’da yaşam standardında 160 milyar avroluk kayba neden olan savaş, kişi başına 2000 avro’luk bir yük getirdi. Almanya hükümeti, aileler ve işverenler için 300 milyar avroluk bir yardım paketi uygulamaya koydu. Savaş nedeniyle 6 milyon Ukraynalı ülkesini terk etmek zorunda kaldı ve bunların 1.1 milyondan fazlası Almanya’ya göç etti. Ukraynalı göçmenlere ev bulma ve sosyal yardım konusunda özel ayrıcalıklar tanınıyor.
Diğer Ülkelerle Benzerlikler
Almanya medyası, Rusya-Ukrayna savaşında genel olarak Rusya karşıtı ve Ukrayna yanlısı bir yayın politikası izliyor. Savaşın son bulmasına ilişkin öneriler sadece sol parti yetkilileri tarafından dile getirilirken, hükümet ortakları Sosyal Demokratlar, Yeşiller, Liberaller ve muhalefetteki Hıristiyan Birlik Partileri, Ukrayna’ya koşulsuz destek verilmesini savunuyorlar.
İlginç bir şekilde, aşırı sağ AfD partisi, Rusya yanlısı bir siyasi çizgi izleyerek bu savaşa ve savaşın getirdiği ekonomik ve sosyal yüke karşı olanların desteğini ve oyunu kazanıyor. Bu durum, aşırı sağ partilerin oylarını artırdığı diğer ülkelerle büyük ölçüde benzerlik göstermektedir.
Halifelik Gösterisi
Almanya ve diğer Batı Avrupa ülkelerinde İslamcı kökten dinci grupların gerçekleştirdiği terör ve saldırı olayları, özellikle aşırı sağ partilerin güçlenmesine neden oluyor. İslam ülkelerinden gelen yaklaşık 700 kişi, haziran ayında Hamburg'da şehir merkezinde "Kalifat (halifelik) isteriz" sloganlarıyla protesto gösterisi düzenlediler. Benzer bir gösteri daha önce 27 Nisan 2024'te de Hamburg'da yapılmıştı. Aşırı İslamcı ve terör yanlısı bu grupların, Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinde toplumda büyük tepkilere yol açması ve aşırı sağ partilerin oylarını artırması oldukça doğal bir sonuçtur.
Sosyal Demokrasinin Geleceği
Sosyal demokrat hareketin Avrupa'daki bu parçalanışı ve sağ partilerin yükselişi karşısında yeniden toparlanması ve güçlenmesi için sosyal demokrasinin temel ilkelerine dönmesi, işçi sınıfı ve sendikalarla yeniden güçlü bağlar kurması gerekmektedir. Sosyal demokrat partilerin, işçi hakları, sosyal adalet ve eşitlik gibi temel değerleri savunarak toplumun geniş kesimlerine hitap etmesi, bu partilerin yeniden güç kazanmasını sağlayabilir.
Türkiye’de CHP'nin yerel seçimlerdeki başarısı, sosyal demokrasinin güçlü ve etkili politikalarla yeniden yükselişe geçebileceğini göstermektedir. Avrupa'da da benzer bir yaklaşım ve yeniden yapılanma, sosyal demokrat hareketin gelecekte daha güçlü ve etkili olmasını sağlayabilir.
--
Muratcan IŞILDAK