İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali
Anayasamızda herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahip bulunduğunu ve özel teşebbüsler kurmanın serbest olduğu açıklanmıştır. Bu suç tanımı ile söz konusu temel hürriyetin güvence altına alınması amaçlanmıştır. İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali Türk Ceza Kanunu'nun 117. Maddesinde yer alır. Buna göre,
"(1) Cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla, iş ve çalışma hürriyetini ihlal eden kişiye, mağdurun şikayeti halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir."
Maddenin birinci fıkrasında, iş ve çalışma hürriyetinin ihlâli suç olarak tanımlanmıştır. Suçun oluşması için, bu ihlâlin cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla gerçekleştirilmesi gerekir. Bu fıkradaki suçun soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağlıdır.
"(2) Çaresizliğini, kimsesizliğini ve bağlılığını sömürmek suretiyle kişi veya kişileri ücretsiz olarak veya sağladığı hizmet ile açık bir şekilde orantısız düşük bir ücretle çalıştıran veya bu durumda bulunan kişiyi, insan onuru ile bağdaşmayacak çalışma ve konaklama koşullarına tabi kılan kimseye altı aydan üç yıla kadar hapis veya yüz günden az olmamak üzere adlî para cezası verilir."
Maddenin ikinci fıkrasında belirtilen durumlar içinde bulunan kimseleri rızaları ile de olsa, sömürerek insan onuruna aykırı biçimde ve koşullar altında çalıştırmak suç hâline getirilmiş ve böylece Devletin Anayasada belirtilen sosyal devlet olmak niteliğini koruyan ve vurgulayan değerlerden çok önemli birisi ceza himayesi altına alınmıştır. İş ve çalışma hürriyetinin kullanılışında kişilerin insan onuruna uygun koşullar içinde çalıştırılmaları esastır. Demokratik toplum kişilerin çaresizliğinin sömürülmesine dayalı bir serbest piyasa sisteminin uygulanmasıyla, elbette ki, bağdaşamaz. Bu nedenle maddenin ikinci fıkrası kaleme alınmıştır. İkinci fıkrada yer alan suç, kişilerin çalışmalarının sömürülmesini engellemek amacını taşımaktadır.
"(3) Yukarıdaki fıkrada belirtilen durumlara düşürmek üzere bir kimseyi tedarik veya sevk veya bir yerden diğer bir yere nakleden kişiye de aynı ceza verilir."
Kimsesiz, çaresiz veya belirli kişilere çeşitli nedenlerle bağımlı kişi, onun bu hâlinden yararlananlar sömürücü kişiler tarafından insanlık dışı durumları kabule veya bazı koşullara katlanmaya sevk edilebilmektedir. Bu gibi fiilleri önlemek amacı ile maddenin üçüncü fıkrasında, kişileri ikinci fıkrada belirtilen duruma düşürmek üzere tedarik veya sevk veya bir yerden diğer bir yere nakil fiilleri de suç sayılmıştır. Kişileri, ikinci fıkrada belirlenen hâle düşürmemek için söz konusu hazırlık hareketlerini cezalandırmak yerindedir.
"(4) Cebir veya tehdit kullanarak, işçiyi veya işverenlerini ücretleri azaltıp çoğaltmaya veya evvelce kabul edilenlerden başka koşullar altında anlaşmalar kabulüne zorlayan ya da bir işin durmasına, sona ermesine veya durmanın devamına neden olan kişiye altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir."
Maddenin dördüncü fıkrasında ayrı bir suç tanımına yer verilmiştir. Söz konusu suçun oluşması için, cebir veya tehdit kullanılarak, işçi veya işverenlerin ücretleri azaltıp çoğaltmaya veya evvelce kabul edilenlerden başka koşullar altında anlaşmalar kabulüne zorlanması ya da bir işin durmasına, sona ermesine veya durmanın devamına neden olunması gerekir.
İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali Suçunun Unsurları
İş ve çalışma hürriyetini ihlal suçu, bir zarar suçudur. Bu suçun oluşabilmesi için, mağdura karşı cebir, tehdit kullanılması ya da hukuka aykırı başka bir davranışla, iş ve çalışma hürriyetinin ihlal edilmesi gerekmektedir. Suçun basit hali olan, cebir ve tehdit kullanılmak suretiyle ya da hukuka aykırı bir eylem ile iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçu, şikayete tabidir. Suçun failinin ve fiilin öğrenilmesinden itibaren altı aylık şikayet süresine tabidir. Suçun mağduru, soruşturma ya da kovuşturma aşamasında şikayetinden vazgeçerse dava düşer, aynı zamanda suçun basit hali uzlaştırmaya tabidir.
Suçun basit hali dışında, kanun maddesinin ikinci üçüncü ve dördüncü fıkralarında yer alan haller şikayete ve uzlaşmaya tabi değildir. Savcılık tarafından soruşturma re'sen devam edecektir.
İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali Suçunun Nitelikli Hali
TCK Madde 119'da suçun nitelikli hali yer almaktadır. Buna göre,
İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunun;
Silahla,
Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya
özel işaretlerle,
Birden fazla kişi tarafından birlikte,
Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten
yararlanılarak,
Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
İşlenmesi halinde, verilecek ceza bir kat artırılır.
Maddenin birinci fıkrasında, bu nitelikli unsurlar, seçimlik olarak belirlenmişlerdir; yani bir olayda bu hâllerden bir veya birkaçının gerçekleşmiş olması durumunda; bu fıkraya göre cezanın artırılması gerekmektedir. Belirtilen nitelikli hâller, söz konusu suçların işlenmesi ile varılmak istenen amaç açısından cebir veya tehdidin kapsadığı korkutma gücünün ciddîliği ve yoğunluğu hususunda mağdurda ciddî kaygılar meydana getirmeye elverişli durumlardır. Silâhla cebir veya tehditte bulunulması hâlinde, varılmak istenen amaca daha kolay ulaşılır. Aynı suretle kendisini tanınmayacak bir hâle getiren kişinin veya bir kaç kişinin birlikte olarak tehdit icra etmeleri hâlinde meydana gelen korku çok yoğun olur.
Gizli veya açık, var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu etkiden yararlanılarak söz konusu suçlar daha kolay bir şekilde işlenebilirler. Keza, söz konusu suçların işlenmesi bakımından kamu görevinin sağladığı nüfuzun kötüye kullanılması, bir kolaylık sağlamaktadır.
Yetkili ve Görevli Mahkeme
İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunda görevli mahkeme asliye ceza mahkemeleridir. Dava, suçun işlendiği yerdeki asliye ceza mahkemesinde görülecektir
İş ve Çalışma Hürriyetinin İhlali Suçu Emsal Yargıtay Kararları
"İş ve çalışma hürriyeti, bireyin gelir elde etmek amacıyla, mal ve hizmet üreterek, serbestçe çalışma, sözleşme yapma ve teşebbüs kurma hakkı olarak tanımlanmaktadır. TCK'nın 117/1. maddesinde düzenlenen iş ve çalışma hürriyetini ihlali suçu ile korunan hukuki yarar, bireyin her türlü baskıdan uzak, üçüncü kişilerin olumsuz müdahalelerine uğramadan serbestçe çalışabilmesidir. İş ve çalışma hürriyetini ihlali suçunun oluşabilmesi için, mağdura karşı cebir, tehdit kullanılması ya da bir başka hukuka aykırı bir davranışla, çalışma hürriyetinin ihlal edilmesi gerekir.
Bu açıklamalar dikkate alındığında; taraflar arasında, alacak verecek meselesi nedeniyle husumet bulunduğu ve sanıkların, katılanın müdürü olduğu işyerine ait şantiye giderek işçileri tehdit etmek suretiyle çalışmalarına engel olduğu biçiminde iddia olunan olayda, tanıklarca eylemlerin doğrulandığı ve iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunun unsuru olan, gelir elde etmek amacıyla ekonomik faaliyette bulunma hakkının ihlaline yönelik eylemin bir bütün halinde yalnızca iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunu oluşturduğu, gözetilmeksizin sanıkların üzerlerine atılı suçları işledikleri hususu sabit olmadığından şeklindeki gerekçeyle, tehdit ve iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçlarından ayrı ayrı beraat kararı verilmesi..." bozmayı gerektirmiştir. (4. Ceza Dairesi 2019/3830 E., 2021/26340 K.)
"...sanık ile katılan arasında, katılanın işlettiği iş yerinin mülkiyeti hususunda ihtilaf bulunduğu ve sanığın olay günü iş yerine gidip, buranın kendisine ait olduğunu iddia ederek katılana “iş yerini terk et burası benim seni gebertirim” şeklinde tehdit içeren sözler söylemesi biçiminde gelişen somut olayda, iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunun unsuru olan, gelir elde etmek amacıyla ekonomik faaliyette bulunma hakkının ihlaline yönelik bir eylemin bulunmaması nedeniyle, sanığın TCK'nın 106/1-1. maddesinde düzenlenen tehdit suçundan cezalandırılması yerine, yasal olmayan gerekçeyle, iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçundan mahkumiyetine karar verilmesi,..." bozmayı gerektirmiştir. (18. Ceza Dairesi 2016/8531 E., 2018/10644 K.)
"...sanığın "yediğiniz her midye şehidime kurşun oluyor" şeklinde yazılar asması ve katılan ...'in müşterilerinin yanında "bu midyeleri yemeyin, bunların parası PKK ya gidiyor, sonra kurşun olarak bize geri geliyor "şeklindeki eylemlerinin, katılana karşı cebir, tehdit kullanılması ya da bir başka hukuka aykırı bir davranış boyutuna ulaşarak, iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunun unsuru olan, gelir elde etmek amacıyla ekonomik faaliyette bulunma hakkının ihlaline yönelik bir eylemin bulunmaması nedeniyle, sanığın beraati yerine yasal olmayan gerekçeyle mahkumiyet kararı verilmesi..." bozmayı gerektirmiştir. (18. Ceza Dairesi 2015/38550 E., 2017/15279 K.)
"Sanık hakkında iş ve çalışma hürriyetinin ihlali ve hakaret suçlarından kamu davası açıldığı, her ne kadar sanığın hakaret eylemi uzlaşma kapsamında olup, soruşturma aşamasında taraflara uzlaşma teklifi yapılmış ise de, bu tarihte atılı TCK’nın 117/1, 119/1-c. maddelerinde düzenlenmiş olan iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunun uzlaştırma kapsamında olmaması nedeniyle CMK’nın 253/3. fıkrasının ikinci cümlesi dikkate alındığında soruşturma aşamasında yapılan uzlaşma teklifinin geçersiz olduğunun anlaşılması ve hükümden sonra 24/10/2019 tarihinde yürürlüğe giren, 7188 sayılı Kanun'un 26. maddesi ile değişik CMK'nın 253. maddesi uyarınca, TCK’nın 117/1, 119/1-c. maddesinde tanımı yapılan iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçunun uzlaşma kapsamına alınmış olması karşısında; 6763 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik CMK'nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre gereğince iş ve çalışma hürriyetinin ihlali ve hakaret suçlarından uzlaştırma işlemleri yerine getirilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,.." Bozmayı gerektirmiştir. (4. Ceza Dairesi 2020/12090 E., 2020/16732 K.)
"Soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan TCK'nın 117/1. maddesinde düzenlenen iş ve çalışma hürriyetini ihlal etme suçunun CMK'nın 253. ve 254. maddeleri uyarınca uzlaşmaya tabi olması karşısında, anılan maddelerde öngörüldüğü biçimde yöntemine uygun olarak uzlaşma önerisinde bulunulması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,..." bozmayı gerektirmiştir. (18. Ceza Dairesi 2017/1940 E., 2018/7541 K.)
"TCK’nın 117/1. maddesinde düzenlenen iş ve çalışma hürriyetini ihlal suçunun, cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla işlenebilmesi mümkündür. Kanundaki “iş ve çalışma” ibaresi, hukuka uygun olarak icra edilen, izne tabi olması halinde yasal mercilerden alınacak izinle yapılan, ekonomik sonuçları olan mal ve hizmet üretimi faaliyetidir. Maddedeki “hukuka aykırı başka bir davranış” ifadesi ise, cebir ve tehdit dışında kalan, iş ve çalışma hürriyetini ihlal etmeye elverişli, kanunlarda suç olarak tanımlanmış ya da tanımlanmamış her türlü fiili kapsamaktadır. Failin, cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla iş ve çalışma hürriyetini ihlal etmesi için kastının da bu yönde olması gerekir. İş ve çalışma hürriyetini ihlale yönelmeyen ancak işyerinde meydana gelen bir fiil sonucunda iş ve çalışma faaliyetinin kısa ya da uzun süreli olarak durması, koşullarının oluştuğu durumda tazminat gerektirir ise de bu suçun işlendiğini göstermez.
Sanıkların, bir gün önce haklarında yağma iddiasıyla şikayette bulunan katılanların işyerine gelerek tehdit, yaralama ve işyerindeki bazı eşyalara zarar vermekten ibaret eylemlerinin işyerinde meydana gelmiş olmasının, sanıkların ayrıca iş ve çalışma hürriyetini ihlal suçlarını işlediğini göstermeyeceğinden anılan suçlardan beraatleri yerine mahkumiyetlerine karar verilmesi..." bozmayı gerektirmiştir. (4. Ceza Dairesi 2013/23445 E., 2015/37311 K.)
STJ.AV.EMİNE KARABULUT VE AVUKAT GİZEM GÜL UZUN
Kaynak:turkhukuksitesi.com