Faiz, kamuoyunda paranın kirası olarak tanımlanır. Bir arabanın kiralanması gibi para da aynı şekilde kiralanarak bir getiri elde edilebilir. Ticaret Hukuku'nda ise konusu bir miktar para olan borçlarda, para alacağından belirli bir süre mahrum kalınması sebebiyle ödenen bedele faiz denilmektedir. Dikkat edilmelidir ki faize hak kazanılması için ortada bir miktar paranın varlığı gereklidir. Konusu para olmayan işlemlerde faize hak kazanılamaz.

Kanımızca konunun özümsenmesi için öncelikle bu faizlerin hangi işlerde nasıl kullanılacağını açıklamak gerekir. TTK'da genel olarak adi iş-ticari iş ayrımı yapılmaktadır.

TİCARİ İŞLER NEDİR?

Hukukumuzun ikiliği, ticari işleri ve adi işleri birbirininden ayırmaktadır. Burada ki dikkat edilmesi gereken nokta ticari işlere uygulanan hükümlerin adi işlere uygulanamayacağıdır. Ticari işleri Türk Ticaret Kanunu md. 3 ve md.19 ile düzenleme altına almıştır.

TTK m.3 ''Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün
işlem ve fiiller ticari işlerdendir.''  hükmünden anlaşılması gereken bir işin ticari iş sayılması için bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiler veya bahsi geçen işin TTK nezdinde düzenlenmiş olmasının gerektiğidir. Ancak eğer bir husus TTK nezdinde hükme bağlanmışsa ticari iş olarak kabul edilmelidir. Tarafların tacir olmaması veya ilgili konunun bir ticari işletmeyle ilgili olmaması önem arz etmez.

TTK m.19 ise ticari iş karinesi adı altında ''Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği
veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır.
Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine
hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır.


'' farklı bir yaklaşım sunmuştur. Bu kanuna göre bir işin ticari iş olması için yalnızca bir tarafın ticari iş niteliğinde sayılması yeterlidir. Bunun istisnası kanunda aksi hüküm bulunmasıdır. Bu hüküm ayrıca tacirin işlerinin asıl olarak ticari olması gerektiğini ifade eder. İstisna olarak tacirin bu işlemi yaparken kendi ticari işletmesi ile ilgili olmamasıdır. Örnek vermek gerekirse kuru temizleme dükkanı işleten A kişisinin kendi evinde kullanacağını belirterek B satıcısından çamaşır makinesi alması adi iş hükümlerine tabii olur.

FAİZ TÜRLERİ

Faizler başlangıçta kanuni faiz ve akdi faiz olarak ikiye ayrılmaktadır.

Akdi Faiz: Miktarı sözleşme ile belirlenmiş olan faizdir. TTK md.8 ''Ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir.
'' hükmünü ortaya koymaktadır. Yani ticari işlerde gerek anapara(kapital) faizi gerekse temerrüt faizi sözleşmede serbestçe belirlenebilecektir. Ancak adi işler için birtakım sınırlamalar getirilmektedir. Adi işlerde kanuni faiz oranı ölçüt alınarak, anapara faizi %50 temerrüt faizi
 %100'ünü aşamaz.

Kanuni faiz: Miktarı kanun tarafından belirlenen kapital veya temerrüt faizidir.

Anapara (Kapital) Faizi: Alacaklıya bu paradan belli bir süre yoksun kalması nedeniyle borcun vadesine kadar ödenen karşılıktır. (3095 s. K. Md. 1). Taraflar anapara faizini sözleşmede öngörmüş ancak ne zaman işleyeceğini belirtmemişse asıl borcun doğumu ile anapara faizinin başladığı kabul görmektedir.

Temerrüt Faizi: Para borcunu zamanında ödemeyerek temerrüde düşen borçlu tarafından ödenmesi gereken tutardır. Temerrüt faizinin geç ödenmesi halinde bu faize yeniden temerrüt faizi talep olunamaz. (TBK md. 121/3). Bu faize hak kazanılması için borcun vadesinin geçmesine rağmen hala ödenmemesi ve bu vadeden sonra gereken şartların oluşması yeterlidir. Dikkat edilmelidir ki temerrüt faizine hak kazanmak için borçlunun kusurlu olup olmaması önemli değildir. Süre bittiğinde ve şartlar oluştuğunda kusur aranmaksızın temerrüt faizi istenebilmektedir. Ayrıca TTK md.10 ''Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi, vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar'' hükmünü koymaktadır. Yani temerrüt faizi kanunen asıl borcun temerrüde düştüğü andan itibaren başlar.
Dikkat edilmesi gereken husus temerrüt faizinin anapara faizinden az olamayacağıdır.

Bileşik Faiz: Bileşik faiz, faizin belli süreler sonunda faizin anaparaya eklenerek oluşan yeni tutara tekrardan faiz yürütülmesi işlemidir. Dikkat edilecek husus TBK md.388 gereği ''faizin anaparaya eklenerek birlikte yeniden faiz yürütülmesi kararlaştırılamaz'' bileşik faiz kanunen yasaklanmıştır. Bileşik (mürekkep) faizin adi işlerde kesinlikle uygulamaz. Ticari işlerde ise bileşik faizin uygulanması için üç adet istisna bulunmaktadır.

Bileşik faiz için her iki tarafında tacir olması ve üç aydan aşağı olmamak kaydıyla; kambiyo senetlerinde, cari hesaplarda ve ödünç sözleşmelerinde uygulanabilmektedir.

SÖZLEŞMEDE KARARLAŞTIRILMAMIŞ OLSA BİLE FAİZ İSTENEBİLİR Mİ?


Anapara Faizi Bakımından:
Adi işlerde eğer sözleşmede faiz öngörülmüşse bu faiz oranı uygulanır. Bu faiz oranının kanuni faiz oranının (%9) yüzde ellisini aşamayacağını belirtmiştik. Eğer faiz öngörülmüş ancak oran öngörülmemişse belirlenen faiz oranı uygulanır(3095 s. FaizK. m.1/1). Ancak sözleşmede faiz hükmü bulunmuyorsa adi işler için anapara faizi sonradan istenemez.

Ticari işlerde ise sözleşmede herhangi bir sınır gözetmeksiniz istenilen anapara faizi öngörülebilir. Bu durum basiretli bir tacir gibi davranma ilkesinin sonucudur. Eğer sözleşmede faiz öngörülmüş ancak faiz oranı belirlenmemişse %9 (kanuni faiz oranı) uygulanır. Ancak dikkat edilmelidir ki sözleşmede anapara faizi öngörülmemiş olsa bile taraflardan birisi yine de anapara faizi isteyebilir.

Temerrüt faizi bakımından:
Adi işler bakımından sözleşmede öngörülen faiz oranı istenecektir. Ancak bu sözleşme faiz oranı kanuni faiz oranının yüzde yüzünü aşamaz. Sözleşmede faiz öngörülmüş ancak miktarı belirlenmemişse kanuni faiz oranı (%9) uygulanacaktır. Ancak sözleşmede faiz hükmü yoksa bile adi işler bakımından temerrüt faizi istenebilir. Temerrüt faizi daha önce belirttiğimiz üzere anapara faizinden az olamaz. Yani sözleşmede anapara faiz ve oranı belirlenmiş ancak temerrüt faizi hükmü yoksa, temerrüt faizi anapara faiz oranından istenebilir.

Ticari işler bakımından herhangi bir sınırlama yoktur, sözleşmede öngörülen faiz miktarı istenebilir. Ancak temerrüt faizi öngörülmüş ancak miktar belirtilmemişse kural olarak faiz oranı %9'dur. Dikkat edilmesi gereken bir detay, sadece ticari işlerde kısa vadeli avanslar için uygulanan faiz oranı (%15,75) temerrüt faizi açısından talep edilebilir.
Eğer anapara faizi %9 olan temerrüt faiz miktarını geçiyorsa anapara faiz oranı uygulanır. Çünkü anapara faizi temerrüt faizini geçemez.

YABANCI PARA BORÇLARINDA FAİZ

Türk Borçlar Kanunu md. 99 ''Konusu para olan borç Ülke parasıyla ödenir.
Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa,
sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme
günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir.
Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme
ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi
üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden
Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir.'' hükmünü ortaya koymuştur.
Bu kanun ışığında para borçlarının ''Ülke parası'' ile ödenmesi kuraldır. Ancak maddenin devamında görüldüğü üzere tarafların serbest iradesi ile sözleşmede belirtmesi koşuluyla Ülke parası dışında başka bir para birimi ile ödeme yapabilir.
Faiz oranının belirlenmesinde ise Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'da 4/a maddesinde ''Sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı
para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat
hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır.'' hükmü bulunmaktadır.

FAİZİN DURDUĞU VEYA DÜŞTÜĞÜ HALLER

Faizin durduğu hallerde faiz ortadan kalmak ancak olan faizler o süre boyunca işlemez. Faizin durmasında iki tarafın serbest iradesi bulunabilir veya bu haller dışında aciz vesikasına bağlanan alacaklarda ve konkordato ilanında faiz durur.

Faizin düştüğü hallerde, o zamana kadar işleyen faiz ortadan kalkar ve o alacakla ilgili artık faiz işlemez. Taraflar faizin düşeceğini yine kararlaştırabilir. Bu hal dışında borcun herhangi bir sebeple artık var olmaması veya para borçlusunun iflası ile faiz düşer.

Stajyer avukat Atalay Birol ve Avukat Gizem Gül Uzun