Velayet hakkı nedir?
Reşit olmayan çocuk üzerinde velayet hakkı bulunmaktadır. Reşit olmayan çocuk üzerinde velayet hakkı ana ve babaya aittir. Yasal bir sebep olmadıkça velayet hakkı ana ve babadan alınamaz. Hakim vasi atanmasına gerek görmedikçe kısıtlanan ergin çocuklar da ana ve babanın velayeti altında kalırlar.
Velayet hakkı, 18 yaşına kadar anlam ifade etmektedir. 18 yaşından sonra velayet hakkı olmaz. Reşit olmayan yani 18 yaşına gelmemiş çocuklar üzerine anne ve baba evliyse velayet hakkı her ikisine ait olacaktır. Yasal bir sebep olmadıkça da velayet hakkı hayatın olağan akışında anne ve babadan alınamaz.
Velayet hakkı denilince akla 18 yaşından küçük çocuklar gelmektedir. Velayet hakkı denilince akla reşit olmamış çocuk gelmelidir.
Velayet davası nedir?
Her çocuğun en büyük isteği belki de anne ve babasıyla birlikte büyümektir. Ancak maalesef boşanmalar yani boşanma davaları gündeme gelmekte ve çocuk sadece annesiyle veya sadece babasıyla kalabilmektedir.
Velayet davası, çocuğun velayeti kendisinde olmayan eşin diğer eşe karşı açtığı bir aile hukuku davası türüdür. Yani velayet davası, velayet hakkı kendisinde olmayan tarafın velayet hakkını alabilmek için açtığı davadır.
Boşanma davası gerçekleşti, velayet hakkı anneye verildi diyelim. Ancak baba da velayet hakkına sahip olmak istiyorsa; babanın anneye çocuğun velayet hakkına sahip olabilmek için açtığı dava velayet davasıdır.
Velayet hakkı neleri kapsar?
Velayet, çocukların bakım, eğitim, öğretim, korunması ile temsil görevlerini kapsar. Velayet, aynı zamanda ana babanın velayeti altındaki çocukların kişiliklerine ve mallarına ilişkin hakları, ödevleri, yetkileri ve yükümlülükleri de içerir. Ana ve babanın çocukların kişiliklerine ilişkin hak ve ödevleri, özellikle çocuklarına bakmak, onları görüp gözetmek, geçimlerini sağlamak, yetiştirilmelerini ve eğitimlerini gerçekleştirmektir. Bu bağlamda sağlayacağı eğitim ile istenilen ölçüde dürüst, kötü alışkanlıklardan uzak, iyi ahlâk sahibi, çalışkan ve bilgili bir insan olarak yetiştirmek hak ve yükümlülüğü bulunmaktadır. Velayetin kaldırılması ve değiştirilmesi şartları gerçekleşmedikçe, ana ve babanın velayet görevlerine müdahale olunamaz. Ayrılık ve boşanma durumunda velayetin düzenlenmesindeki amaç, küçüğün ileriye dönük yararlarıdır.
Velayetin düzenlenmesinde asıl amaç, çocuğun üstün menfaatidir.
Velayet davası kamu düzenine ilişkindir cümlesinden neyi anlamalıyız?
Velayete ilişkin davalarda hakim resen yani kendiliğinden araştırma ilkesi uygulamaktadır. Hakim tek başına çocuğun görüşüne bağlı kalmamaktadır. Çocuğun görüşü hakimi etkiler niteliktedir ancak hakim tek başına çocuğun görüşüne bağlı olarak karar vermemektedir.
Örnek verecek olursak; 8 yaşında bir kız çocuğu babasına çok düşkün diyelim. Ancak çocuğun üstün menfaati annenin yanında kalmasını gerektiriyorsa, annenin çocuğun velayet hakkına sahip olmasında hiçbir engel yoksa velayet hakkı anneye ait olabilir. Hakim, çocuğun üstün menfaatine uygun ise çocuğun görüşünün aksi yönünde de karar verebilir.
Velayet düzenlenmesinde idrak yaşı kavramı nedir?
Türk yargı sisteminde çocuk, 8 yaşından sonra ayırt etme gücüne sahip kabul edilir. 8 yaşından sonra mahkeme, çocuğu dinler ve çocuğun kimin yanında kalmak isteği hususundaki görüşlerini alır.
Yargıtay uygulamasına göre 8 yaş veya 8 yaş üstü çocukların görüşü alınmadan velayet düzenlenmesi, velayet değiştirilmesi ve kaldırılması mümkün değildir. Yani çocuk 8 yaşında veya 8 yaşın üzerindeyse mutlaka velayet davasında çocuğun görüşü alınmaktadır. Çocuğun görüşü alınmadan dosyanın karara çıkması tek başına bozma sebebi sayılmaktadır.
Boşanma davası devam ederken velayet davası açılabilir mi?
Boşanma davası devam ederken ayrı bir velayet davası açılamaz. Zira velayet hakkı, devam eden boşanma davasının içinde görülmektedir. Dolayısıyla velayet hakkına kimin sahip olacağına boşanma davasını gören Aile Mahkemesi karar vermektedir.
Boşanma davası bittikten sonra velayet davası ayrı bir dava olarak açılabilir.
Velayetin kaldırılması veya değiştirilmesi davasında görevli ve yetkili mahkeme neresidir?
Velayetin kaldırılması, velayetin eşlerden birinden alınarak diğerine verilmesi (velayetin değiştirilmesi) ve kaldırılan velayetin geri verilmesi davalarına bakmakla görevli mahkeme Aile Mahkemesi olarak düzenlenmiştir. Velayet hakkı ile ilgili olan her türlü davada görevli mahkeme Aile Mahkemesidir. Velayet davalarında Aile Mahkemelerinin olmadığı yerlerde Asliye Hukuk Mahkemeleri görevlidir.
Yetkili Mahkeme ise; davalı tarafın ilgili kişi olması nedeniyle davalının oturduğu yer mahkemesi veya talepte bulunan yani davacının oturduğu yer mahkemesidir.
Evlilikte velayet nasıl kullanılır?
Evlilik birliği devam ettiği sürece velayet hakkı ana ve babaya aittir. Evlilik birliği devam ettiği sürece anne ve baba velayet hakkına birlikte sahip olurlar.
Ortak hayata son verilmişse (boşanma veya ayrılık durumu varsa) hakim, velayeti eşlerden birine verebilmektedir.
Ortak hayata son verilmesi denilince aklımıza sadece boşanma gelmemelidir. Taraflar evliliğe bir süre ara verebilmek amacıyla ayrılık davası da açabilirler. Bu durumda da velayet hakkı gündeme gelmektedir.
Anne veya babadan biri vefat etmişse velayet hakkı, sağ kalan tarafta olacaktır.
Türk yargı sisteminde ortak velayet var mıdır?
Boşandıktan sonra velayet hakkına ortak olarak sahip olabilme Türk yargı sisteminde mümkün değildir. Boşandıktan sonra velayet hakkı ya annede ya da babada olacaktır.
Bunun sebebi ise şudur; Türkiye'de henüz boşanmalar çok medeni şekilde gerçekleşememektedir. Hiçbir çocuk anne ve babasının çatışmasının ortasında kalmak zorunda değildir. Bu yüzden Türk yargı sisteminde velayet hakkı, yalnızca evlilik birliği devam ediyorsa ortak olmaktadır. Boşandıktan sonra velayet hakkına ortak sahip olabilme yani ortak velayet söz konusu değildir.
Velayet hakkı anneanne veya babaanneye ait olabilir mi?
Velayet hakkı sadece anneye ve babaya aittir. Anneanne veya babaannenin velayet hakkına sahip olabilmesi mümkün değildir.
Çocuğun velayet hakkını sadece ana veya baba kullanabilir. Anneanne, babaaane, dede, hala, teyze gibi kişiler çocuğun velayetini alamazlar. Kanunda bu konudaki düzenleme açıktır. Ancak şartları bulunması halinde Anneanne, babaaane, dede, hala, teyze gibi kişiler vasi olarak atanabilirler.
Velayet değişikliğinde kardeşler ana ve babaya ayrı ayrı verilir mi?
Yargı sistemi bu noktada kardeşlerin ayrılmamasına önem vermektedir. Kardeşlerin birbirlerinden ayrılmaması, kardeşlik içgüdüsüyle büyümesi önem arz etmektedir. Yine velayet davalarında, çocukların alıştıkları ortamdan koparılmamasına önem verilmektedir. Kardeşlerin aynı ortamda büyümesi onların gelişimine katkı sağlayacaktır.
Konu ile ilgili emsal karar;
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2.Hukuk Dairesi 2019/2946 E.2020/227 K. 07.02.2020 T. Sayılı karar
''Yukarıda da belirtildiği gibi velayet, kamu düzenine ilişkindir. Mahkeme resen çocukların üstün menfaatlerini dikkate alarak velayet düzenlemesi ve kişisel ilişki ile ilgili karar vermek zorundadır. Dosya arasında bulunan 02.03.2017 tarihli uzman raporundaki çocukların görüşü, öğretmenlerinin değerlendirmeleri birlikte değerlendirildiğinde müşterek çocukların velayetlerinin annede olmasının çocukların üstün yararına olduğu gibi boşanma davası ile velayeti anneye verilen kardeş Y...E.. İle bu çocukların kardeşlik bağını güçlendireceği, kardeşlerin birlikte büyümesinin çocukların yararına olacağı, bu nedenle davanın kabulü yerine reddedilmesi hatalı olmuştur.''
Aldatan kadına velayet verilir mi?
Yargıtayın bu konuda açık bir kararı bulunmaktadır. Yargıtay der ki; annenin sadakatsiz davranışı annenin velayet hakkını almasına engel değildir.
Velayetin düzenlenmesinde aslolan çocuğun üstün yararıdır. Tarafların sosyal, ekonomik, psikolojik durumları araştırılır ve tüm hususlar değerlendirilerek karar verilir. Annenin güven sarsıcı davranışlarda bulunması annenin, kötü bir anne olduğu anlamına gelmemektedir.
Ana ve babanın yararları, boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları çocuğun üstün yararına etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Dolayısıyla annenin sadakatsiz davranışı velayete engel değildir.
Konu ile ilgili Yargıtay Kararı
YARGITAY 2.Hukuk Dairesi Esas: 2016 / 18282 Karar: 2018 / 6427 Karar Tarihi: 21.05.2018
Yargıtay, kadının sadakatsizliği nedeniyle boşanan çiftin çocuklarının velayetini, “annesinin bu yaşam tarzının, çocukların bedeni, fikri ve ahlaki gelişimleri bakımından ciddi risk teşkil edeceği” gerekçesiyle babaya veren yerel mahkeme kararını bozdu.
''Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı kadın tarafından; velayet düzenlemesi yönünden, davalı-davacı erkek tarafından ise katılma yoluyla kişisel ilişki düzenlemesine yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Mahkemece, velayet konusunda görüşlerine başvurulan tarafların ortak çocukları 15.10.2006 doğumlu … ile 13.09.2009 doğumlu … anneleri ile kalmak istediklerini beyan ettikleri halde, “annenin evli olduğu halde eşine karşı sadakate aykırı davranışlar sergilediği, müstehcen fotoğraflarını 3. bir kişiye telefon yoluyla gönderdiği, bu şekilde ki yaşam tarzı ve davranışları ile çocukların anne ile kalmalarının bedeni, fikri ve ahlaki gelişmeleri bakımından ciddi risk teşkil edeceği” gerekçesiyle ortak çocukların velayetlerinin davalı-davacı babaya bırakılmasına karar verilmiştir
Velayet düzenlemesi yapılırken; göz önünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun “Üstün yararı” (Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme m, 3; Çocuk Haklarının Kullanılmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi m, 1; TMK m. 339/1. 343/1. 346/1; Çocuk Koruma Kanunu m. 4/b) dır. Çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesi gereklidir. Ana ve babanın yararları; boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumlan gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde gözönünde tutulur. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir.
Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi ile Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 3. ve 6. maddeleri, iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip
olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade etmeye olanak tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir.
Dava 27.11.2015 tarihinde açılmış, tarafların fiili ayrılık tarihinden mahkemece 28.01.2016 tarihli ara kararla ortak çocukların tedbiren velayetlerinin davalı-davacı babaya bırakılmasına kadar çocuklar fiilen anne ile birlikte yaşamışlardır. Mahkemece velayetleri konusunda görüşlerine başvurulan ortak çocuklar 26.04.2016 tarihli duruşmada anne ile birlikte yaşamak islediklerini beyan etmişlerdir. Mahkemece alınan sosyal inceleme raporlarında; annenin kendi ailesi ile birlikte yaşadığı ve düzenli gelir getiren bir işte çalıştığı, velayet görevini yerine getirebilecek sosyal ve ekonomik şartlara sahip olduğu, babanın ise kendi ailesi ile altlı-üstlü oturduğu, mahkemenin tedbiren velayet düzenlemesi sonrasında çocukların fiilen büyükbaba ve babaanne ile birlikte yaşadıkları, bulundukları evde çocukların odalarının bulunmadığı ve anneyi özlediklerini ifade ettikleri rapor edilmiştir.
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davacı-davalı annenin çocuklara yönelik olumsuz bir tutum ve davranışının bulunmadığı, velayet görevini yerine getirebileceği, görüşlerini açıklama olgunluğuna erişen çocukların da anne ile yaşamak istediği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre ortak çocukların velayetlerinin davacı-davalı anneye bırakılmasına karar vermek gerekirken, annenin boşanmaya sebep olan kusurlu davranışı dikkate alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple bozulmasına, bozma sebebine göre davalı-davacının kişisel ilişki düzenlemesine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.''
Başka şehre taşınan ana, babadan velayet alınabilir mi?
Ana ve babanın başka şehre taşınması velayetin değiştirilmesi sebebini tek başına doğurmaz. Bu noktada önemli olan husus şudur; velayet hakkı kendisinde olan taraf, velayet hakkı kendisinde olmayan taraf ile çocuğun şahsi ilişki tesisini etkiliyor mu ona bakılır. Velayet hakkı kendisinde olan taraf, velayet hakkı kendisinde olmayan tarafa çocuğu göstermiyorsa, kişisel ilişki tesisini zedeliyorsa ancak o zaman velayet değişikliği gündeme gelebilir.
Annenin yeniden evlenmesi velayetin değişikliği sebebi midir?
Annenin yeniden evlenmesi, velayetin değiştirilmesini tek başına doğurmaz. Anne, yeniden evlenmiş olabilir ancak çocuğuna hala iyi bakıyor olabilir, çocuğuna hala iyi bir ebeveynlik yapıyor olabilir. Bu sebeple ana ve babadan biri yeniden evlenirse yeni evlendiği kişi üvey çocuğuna gerekli özen ve ilgiyi gösterirse velayetin değiştirilmesine imkan bulunmamaktadır. Yargı kararlarında annenin yeniden evlendiği kişinin alkol alması veya sabıka kaydının bulunması dahi tek başına velayetin değiştirilmesi sebebi olarak görülmemiştir.
Konu ile ilgili Yargıtay kararları;
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2016/5009 E. 2016/6233 K. 29.03.2016 T.
''Velayet sahibi annenin yeniden evlenmesi ve eşinin sabıka kaydının bulunması tek başına velayetin değiştirilmesini gerektirmez. Gerek davalı annenin gerekse eşinin çocuğa kötü muamelede bulunduğuna dair somut bir iddia da mevcut değildir. Gerçekleşen bu durum karşısında davacının velayetin değiştirilmesine yönelik davasının reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.''
Alkolik anne babadan velayet alınabilir mi?
Anne ve babanın alkol kullanması tek başına velayet değişikliğine sebebiyet vermemektedir. Velayetin kaldırılması veya değiştirilmesi için anne veya babanın alkol bağımlılığının çocuklar üzerinde olumsuz etki yaratması gerekmektedir. Yargıtayın bazı kararlarında ara ara alkol kullanımı çocukların velayetinin kaldırılmasını gerektirecek bir sebep olarak görülmemiştir.
Kişinin alkol kullanması ile çocukların velayetinin alınması için alkol kullanımının çocukları ile olan ilişkisini etkilemesi gerekmektedir. Alkol bağımlılığı olan birinin çocuklarına şiddet uygulaması buna örnek verilebilir.
Konu ile ilgili Yargıtay Kararı;
Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2015/23857 E. 2015/24429 K. 17.12.2015 T.
''Davalının alkol bağımlısı olduğu iddia edilmiş ise de getirilen hastane evraklarından ve tanık beyanlarından davalının alkol bağımlısı olduğu ispat edilemeyeceğinden ara ara alkol kullanması velayetin değiştirilmesini gerektirmeyeceğinden iddia edilen bu durum da velayetin değiştirilmesine gerekçe yapılmamıştır. Buna göre velayetin verilmesinin kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar velayetin değiştirilmesini gerektirecek derecede bir kanıt bulunmadığından, çocukların velayetinin babasında kalması çocukların ahlaki ve fiziki gelişimleri açısından yararına olduğundan, çocukların görüşü de dikkate alınarak TMK 348 ve devamındaki maddelerinin koşullarının oluşmaması nedeniyle davanın reddine karar vermek buna dair hüküm kurulmuştur.''
Çocuğun velayeti dedeye verilebilir mi?
Hukukumuzda velayet, Türk Medeni Kanunu'nun 335 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre evlilik birliği devam ettiği sürece çocukların velayetini anne ve baba birlikte kullanır (Madde 336). Anne ve babanın evli olmaması durumunda velayet anneye; annenin küçük, kısıtlı veya ölü olması halinde ya velayet babaya verilir ya da mahkeme tarafından çocuğa vasi atanır (Madde 337). Kanunun metninden de anlaşılacağı üzere velayet sadece anne veya babaya verilebilen bir haktır. Yargıtay da istikrar kazanmış kararlarında çocuğun velayetinin anne ve baba dışında kimseye verilemeyeceğini belirtmektedir.
Karara konu olayda, fiilen ayrı olarak yaşayan anne ve babanın iki müşterek çocuğu bulunmaktadır. Çocukların dedesi, oğlu ve gelininin çocuklarıyla ilgilenmediğini, velayet görevlerini ağır bir şekilde ihmal ettiklerini belirterek velayetin kendisine verilmesini talep etmiştir. Yerel mahkeme yaptığı yargılama sonucunda davanın kabulüne karar vererek anne ve babanın velayetlerini kaldırarak müşterek çocuklarının velayetlerini davacı dedeye vermiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 18.06.2008'de vermiş olduğu 2008/3782 E., 2008/8892 K. sayılı kararında velayet hakkının münhasıran anne ve babaya ait olduğunu bu kişiler dışında hiç kimseye verilemeyeceğini belirterek yerel mahkeme bozulmasına karar vermiştir.
Velayet hakkı kanunda açık bir şekilde anne veya babaya verilebilen bir hak olduğu için hiçbir koşulda bu kişiler dışındaki kişilere (dede, babaanne, anneanne, amca, hala, dayı, teyze...) verilemeyecektir. Eğer velayetin kaldırılmasını gerektiren koşullar varsa mahkeme tarafından çocuğa kanuni temsilci atanması mümkün olabilecektir.
Velayet davasında süreç nasıl ilerler?
Açılan dava sonucunda yetkililer her iki ebeveynin evine pedagog ya da sosyal hizmetlerinde çalışan uzmanları göndermektedir. Bu pedagoglar ya da uzmanlar ev ortamını ve çocukla ebeveyn ilişkisini inceleyip rapor haline getirmektedir. Bu rapor ise mahkemede büyük etken olmaktadır.
Velayet davasında ebeveynler neden çocukları kendi tarafında kalması gerektiğini açıklayacak bir savunma hazırlamalıdır. Kendilerini savunacak bir avukat ile çalışmak mümkündür.
Velayetin kimde kalacağı hangi faktörlere göre belirlenmektedir?
Boşanma sonrasında çoğu ebeveynler arasında anlaşmazlık çıkmakta ve velayetin kimde kalacağı konusu gündeme gelmektedir. Ancak boşanma sonrası eşlerin anlaşması durumunda dahi velayetin kimde kalacağına hakim karar vermektedir.
Velayet davalarında genellikle 0 ila 4 yaş arasındaki çocukların anne bakımına ihtiyaç duyduklarından velayet anneye verilmektedir. Fakat bu yaş aralığında olan çocukların velayeti anneye verilirken; ev ortamının, mesleğini, kazandığı para miktarını ve yaşam tarzı gibi birçok unsuru göz önünde bulundurmaktadır.
4 ile 7 yaş arasındaki çocukların anne bakımına halen daha ihtiyaç duyduğundan velayeti de anneye verilmektedir. Ancak anne çocuğa bakamayacak halde ve annenin çocuğuna zarar verilebileceği durumlar söz konusu ise velayet babaya verilmektedir.
6 ila 12 yaş aralığındaki çocukların yeni okula başlama durumu söz konusu olduğundan, okul çağındaki çocuğun velayeti de anneye verilmektedir. Fakat baba çocuğun eğitim ihtiyacını daha iyi karşılayabilecek durumda ise velayet babaya verilmektedir. Çocuğun iyiliği ve menfaati her yaşta göz önünde bulundurulmaktadır.
12 ila daha büyük yaşlarda olan çocuklar belirli olgunluğa erişmelerinden dolayı taraf seçebilme hakları bulunmaktadır. Ülkemizde çocuk mahkemelerinde on iki yaşını tamamlayan çocukların pedagoglar eşliğinde görüşünü belirlemesine hak tanımaktadır. Bu görüş ise davanın seyrini oldukça değiştirebilmektedir. Fakat sonuç olarak çocuğu en iyi şartlarda ihtiyaçlarını karşılayabilecek ebeveyne verilmektedir.
Çocuk, her şeyden önce anne sevgisine muhtaç kabul edilmektedir. İstisnai durumlarda velayet hakkı anneden alınabilmektedir. Anne, ahlaki açıdan kötü yaşam tarzı sürüyorsa velayet hakkı anneden alınabilir. Annenin ağır surette psikolojik rahatsızlığı varsa velayet hakkı anneden alınabilir. Ancak psikolojik rahatsızlık öyle bir boyutta olmalıdır ki bu rahatsızlık dolayısıyla anne, sürekli surette intihara teşebbüs ediyor olmalıdır.