ZEHİRLİ MADDE KATMA SUÇU

Zehirli madde katma suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun "Kamunun Sağlığına Karşı Suçlar" başlıklı üçüncü bölümünde yer alan, kanunun 185. Maddesinde düzenlenmiş suç tipidir.

Zehirli madde katma

Madde 185- (1) İçilecek sulara veya yenilecek veya içilecek veya kullanılacak veya tüketilecek her çeşit besin veya şeylere zehir katarak veya başka suretlerle bunları bozarak kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşüren kimseye iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir.

(2) Yukarıdaki fıkrada belirtilen fiillerin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak işlenmesi halinde, üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Madde metnine göre içilecek sulara, yenilecek veya içilecek veya kullanılacak veya tüketilecek her çeşit besin veya şeylere zehir katarak veya başka suretlerle bunları bozarak kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşürmek, zehirli madde katma suçuna vücut verecek fiillerdendir.

Zehirli madde katma suçu, somut tehlike suçlarındandır. Bu suçun işlenmiş sayılması için kişilerin hayatının ve sağlığının zarar görmesi aranmamaktadır. Kişilerin hayatının ve sağlığının tehlikeye düşürülmesi yeterli görünmektedir.

Yiyecek veya içeceklere veya tüketilecek her türlü şeye zehir katılarak veya kişilerin hayatının veya sağlığının tehlikeye düşürülecek şekilde başka suretlerle yiyecek, içecek veya tüketim malzemelerinin bozulmasının tespiti yapılacak bilirkişi raporu ile tespit edilir.

KORUNAN HUKUKSAL DEĞER

Zehirli madde katma suçunda korunan hukuksal değer, kamunun sağlığıdır. Bu suçla kamunun sağlığı korunmak istenmiştir. Zira kanunda belirtilen fiillerin gerçekleştirilmesi ile birlikte bu fiillerden haberdar olmayan toplumun yiyecek, içecek, su gibi temel ihtiyaçlarını habersiz şekilde tüketerek hayatlarını ve sağlıklarını tehlikeye düşürecek olumsuz etkilere maruz kalmaktadır.

SUÇUN MADDİ UNSURLARI

Fail

Suçun faili herkes olabilmektedir. Suçun faili özellik göstermediğinden zehirli madde katma suçu özgü suçlardan değildir.

Mağdur

Suçun mağduru belli veya belirli kimselerden oluşmaz. Bu bakımdan zehirli madde katma suçunun mağduru toplumdur. Ancak zehirli madde katma veya başka bir suretle bu suçun işlenmesinde hayat veya sağlık için tehlike oluşturan yiyecek, içecek veya tüketim malzemesini tüketen yalnızca belli kimse veya belirli kimseler olabilir. Böyle durumlarda mağdur yine toplum olurken; bu kimse veya kimseler ise suçtan zarar gören olarak isimlendirilirler.

Fiil

Kanun metninde yer alan zehirli madde katma suçuna ilişkin fiil, madde metninde sulara, besin ve maddelere zehir katarak veya başka suretle bu tüketim malzemelerini bozarak kişilerin sağlığını veya hayatlarını tehlikeye düşürmek olarak belirtilmiştir.  Dikkat edilmesi gerekirse, su, besin veya maddelere zehirli madde katmak veya bu tüketim malzemelerini bozmak tek başına bu suçun işlenmiş sayılması için yeterli değildir. Zehirli madde katma veya tüketim malzemelerini bozma fiilleri kişilerin sağlığını veya hayatlarını tehlikeye sokacak ölçüde gerçekleştirilmelidir.

Zehirli madde katma veya tüketim malzemelerini bozma fiilleri kanunda seçimlik hareket olarak belirlenmiştir. Fail, bu hareketlerden birisini veya her ikisini gerçekleştirerek ilgili suça vücut verebilecektir. Suça sübut verecek zehirli madde katma ve bozma eylemlerinden ne anlaşılması gerektiği üzerinde durulmalıdır.

Zehirli madde katma: zehirli madde, kelime anlamı ile, organizmaya girdiğinde kimyasal etkisiyle, organizmaya ait fizyolojik işlevleri bozan ve miktarına ve özelliğine göre ilgili organizmanın ölümüne dahi yol açabilecek türdeki maddedir. Zehirli madde hücrelere veya yaşayan dokulara biyolojik, kimyasal veya radyoaktif etkilerde bulunur ve hücrenin ya da dokunun fizyolojisini yani işleyişini bozar.

Bozma: su, besin, içecek gibi kullanılacak, tüketilecek her türlü şeyin ise bu maddelerin doğal yapılarının, kendilerinden beklenilen faydayı sağlamayacak, üstelik tüketen veya kullanan organizmanın sağlığı veya hayatını tehlikeye düşürecek hale getirilmesi demektir. Kanunda yer alan başka surette bozma ifadesinden anlaşılması gereken besin veya kullanma veya tüketmede kullanılacak her türlü malzemenin zehir dışında bir şey katma veya normal üretiminin dışıma çıkılmak suretiyle doğal yapısının bertaraf edilmesi ile oluşmaktadır. Bu konuda gösterilebilecek en basit örnek, son kullanım tarihi geçmiş ürünlerin piyasaya sunulmasıdır. Keza zehir maddesi sayılmasa da, insan sağlığını veya hayatını tehlikeye sokabilecek, uzun vadeli kullanımlarda kanserojen etki yaratabilecek katkı maddelerinin eklenmesi de başka surette bozma fiiline örnek teşkil edebilir. Genellikle katkı maddeleri, gıdaların, besinlerin, raf ömrünü uzatmak için kullanılabilir. Alkollü ürünlerde kullanılması gereken madde etil alkoldür. Ancak üreticiler, alkolün maliyetini düşürmek adına etil alkol yerine metil alkol kullanabilmektedirler. Uygulamada metil alkolün gözde kalıcı körlüğe hatta ölüme yol açtığı dahi görülmektedir.

Suçun Konusu

Suçun konusu, suçun üzerinde işlendiği maddi varlığa sahip şey olarak tanımlanmaktadır. Madde metninden anlaşılacağı üzere zehirli madde katarak veya başka surette bozarak suçun üzerinde işlendiği şey yani suçun konusu, içme suları, besin maddeleri, yiyecek, içecekler, tüketilecek veya kullanılacak her türlü maddedir.

SUÇUN MANEVİ UNSURU

Zehirli madde katma suçu, kast veya taksirle işlenebilecek bir suçtur. Suçun işlenmesine sebep olan manevi unsurun türüne göre faile verilecek ceza değişiklik gösterecektir. Suçun kast ile yani suçun madde metninde öngörülen fiillerin bilerek ve istenerek işlenmesi ve kanuni tanımda öngörülen unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesine yönelik olarak işlenmesi halinde faile verilecek ceza, iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezası iken; suçun dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak yani taksirle işlenmesi halinde faile verilecek olan ceza, üç aydan bir yıla kadar hapis cezasıdır.

SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMA USULÜ

Zehirli madde katma suçu, takibi şikayete bağlı suçlardan değildir. Dava zamanaşımı süresi içinde savcılık tarafından soruşturulması re'sen yapılmaktadır. Savcılık, suçun işlendiği şüphesinden, savcılığa, kolluğa veya jandarmaya yapılacak ihbar veya ihbar yerine geçen şikayetler vasıtasıyla haberdar olur. Suçun işlendiğine ve soruşturma yapılabilmesine yönelik yeterli suç şüphesine olanak sağlayan deliller elde edildiğinde savcılık tarafından iddianame düzenlenir. İddianamenin kabulü halinde kovuşturma aşaması başlar. Şikayetten vazgeçme kamu davasının düşmesini sağlamaz. Zehirli madde katma suçunda dikkat edilmesi gereken husus dava zamanaşımı süresidir. 185. Maddenin 1. Fıkrası uyarınca dava zamanaşımı süresi 15 yıl iken, 185. Maddenin 2. Fıkrası uyarınca dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. 185. Maddenin 1. Fıkrası uyarınca zehirli madde katma suçuna ilişkin olarak gerekli tahkikat ve kovuşturmanın yapılmasına suçun işlendiği tarihten itibaren 15 yıl içinde; 185. Maddenin 2. Fıkrası uyarınca ise gerekli tahkikat ve kovuşturmanın yapılmasına suçun işlendiği tarihten itibaren 8 yıl içinde başlanılmış olması gerekmektedir.

GÖREVLİ MAHKEME

Zehirli madde katma suçunun kovuşturmasını yapmakla görevli mahkeme, suçun yer aldığı 185. Maddenin ilgili fıkrasına göre değişiklik gösterecektir. Suçun, 185. Maddenin 1. Fıkrasına giren şekilde kasten işlenmesi halinde görevli mahkeme ağır ceza mahkemesi iken, suçun 185. Maddenin 2. Fıkrasına giren şekilde taksirle işlenmesi halinde görevli mahkeme asliye ceza mahkemesidir.

UZLAŞMA

Zehirli madde katma suçu, uzlaşma hükümlerine tabi değildir.

 ÖRNEK YARGITAY KARARLARI

YARGITAY 20. CEZA DAİRESİ Esas : 2015/14122 Karar : 2016/5 Tarih : 11.01.2016

Gereği görüşülüp düşünüldü:

Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranıp, katılanın yediği sosa madde katarak sağlığını tehlikeye düşürme şeklinde gerçekleşen eylem nedeniyle, sanık hakkında bozulmuş gıda ticareti yapma suçu işlediğinden bahisle dava açılmış ise de; eylemin 5237 sayılı TCK’nın 185/2. maddesinde tanımlanan dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranmak suretiyle zehirli madde katma suçunu oluşturacağı, anılan maddede öngörülen cezanın süresi itibariyle, TCK’nın 66. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde belirlenen asli zamanaşımı süresinin sanığın sorgusunun yapıldığı 26.07.2007 tarihi ile inceleme tarihi arasında gerçekleştiği anlaşılmakla hükmün bu sebepten dolayı ( BOZULMASINA ), CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca sanık hakkındaki davanın zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE, oybirliğiyle karar verildi.

YARGITAY 20. CEZA DAİRESİ Esas: 2015/14384 Karar: 2017/4770 Tarih: 28.09.2017

5326 Sayılı Kabahatler Kanunu’nun 27/7. maddesi gereğince idari yaptırım ve beraat kararları birlikte değerlendirilerek yapılan incelemede;

A-) Sanık hakkında “dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranma sonucu tüketilecek şeylere zehirli madde katma veya bozma” suçundan kurulan beraat hükmünün incelenmesinde;

Oluşa ve dosya kapsamına göre; sanığın serasında yetiştirdiği ve Demre Toptancı Haline satmak için getirdiği hıyarlardan, 28.01.2010 tarihinde alınan numuneler üzerinde yapılan incelemede, “Türk Gıda Kodeksi Gıda Maddelerinde Bulunmasına İzin Verilen Pestisitlerin Maksimum Kalıntı Limitleri Tebliğine” göre azami 0,1 mg/kg olması gereken “carbendazim” isimli pestisit miktarının, limitin üzerinde 0,39 mg/kg; hıyar mahsulünde hiç bulunmaması gereken “pyrimethanil” isimli pestisit miktarının ise 0,5 mg/kg olarak tespit edilmesi üzerine, … tarafından, sanığın 5179 Sayılı Kanun’un 18. maddesindeki emredici hükümleri ihlal ettiği gerekçesi ile hakkında aynı Kanun’un 29/I maddesi uyarınca adli işlem yapılması için suç duyurusunda bulunulması üzerine, sanığın, 5179 Sayılı Kanun’un 18. maddesinin c fıkrasında yer alan, “Gıda maddelerini ve gıda ile temas eden madde ve malzemeleri üreten ve/veya satan işyerleri, insan sağlığına zarar verecek muhteviyatta gıda maddeleri üretemez, içerisine zararlı bir madde katamaz, böyle bir maddenin kalıntısını bulunduramaz ve gıdaya zararlı özelliğe yol açacak herhangi bir işlem uygulayamaz.” emredici hükmünü ihlal ettiği iddiası ile, aynı Kanun’un 29/I maddesinde yer alan “Bu Kanun’un 18. maddesinde belirtilen sağlığın korunması ile ilgili yasakları ihlâl eden kişiler, Türk Ceza Kanunu’nun “Kamunun Sağlığına Karşı Suçlar” başlıklı Bölümünde yer alan hükümlere göre cezalandırılır.” düzenlemesi gereği, hakkında eylemine uyan 5237 Sayılı TCK’nın 185/2. maddesi uyarınca kamu davası açıldığı olayda; kovuşturma aşamasında Farmakoloji uzmanı bilirkişi Mehmet İsbir’in 24.12.2010 tarihli raporunda, “limitüstü çıkan Carbendazim isimli ilaç kalıntısının insan sağlığına zarar verebileceği” tespitine yer vermesi ve Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulu’nun 07.03.2011 tarihli raporunda ise; “numunede tespit edilen carbendazim ve pyrimethanil isimli pestisit kalıntı miktarlarının tebliğe aykırı olduğuna, bu haliyle sağlığa az veya çok zarar verecek derecede bozulmuş sayılacağına, 5179 Sayılı Kanun’un 18. maddesinin ihlali niteliğinde olduğuna,” dair görüş bildirilmesi karşısında, sanığın eyleminin TCK’nın 185/2. maddesi kapsamında kaldığı gözetilmeden, “eylemin kabahat niteliğinde olduğu, kanunda suç olarak tanımlanmadığı” gerekçeleri ile yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,

Kanuna aykırı, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu sebeple yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA,

B-)Sanık hakkında “gıda kodeksine uygun faaliyet göstermeme” kabahatinden verilen idari para cezası kararının incelenmesinde;

SONUÇ : Sanığın eyleminin 5179 Sayılı Kanun’un 29/d maddesi kapsamında olduğu ve bu eylemin 5326 Sayılı Kabahatler Kanunu gereğince kabahat neviinden olup, kabahatin işlendiği 28.01.2010 tarihi ile inceleme tarihi arasında 5326 Sayılı Kanun’un 20/2-c maddesinde öngörülen 3 yıllık zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş bulunduğu anlaşıldığından; kararın 1412 Sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 5320 Sayılı Kanun’un 8/1 ve 1412 Sayılı CMUK’nın 322. maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak, gerçekleşen zamanaşımı sebebiyle 5236 Sayılı Kanun’un 20. maddesi gereğince kabahatli hakkında İDARİ PARA CEZASI VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 28.09.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.