Eşler arasındaki uyum ve beklentilerin karşılanması, sağlıklı bir evlilik için kritik öneme sahiptir. Özellikle çocuk sahibi olma konusunda tarafların görüş ayrılığına düşmesi, evlilik birliğinin sarsılmasına neden olabilir. Yargıtayin 2. Hukuk Dairesi tarafından verilen 2019/4035 E., 2019/11741 K. sayılı karar da bu hususu gözler önüne sermektedir.
Yargı Kararının Değerlendirilmesi
Söz konusu kararda, davalı-karşı davacı kadının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve kıskanç olduğu, davacı-karşı davalı erkeğin ise şans oyunları oynadığı ve aile bütçesini iyi yönetemediği belirtilmiştir. Ayrıca, mahkeme, davacı-karşı davalı erkeğin makul bir sebep olmaksızın çocuk istememesi sebebiyle kusurlu olduğunu tespit etmiştir.
Karar, çocuk istememe konusunun evlilik birliğini derinden etkileyebilecek bir unsur olduğunu göstermektedir. Yargıtaya göre, eşlerden birinin herhangi bir gerekçe sunmaksızın çocuk istememesi, evlilik birliğinin sarsılmasına neden olabilecek önemli bir etken olarak kabul edilmiştir.
Hukuki Açıdan Çocuk Sahibi Olma Konusunda Anlaşmazlık
Türk Medeni Kanunu’na göre, eşler birbirlerine karşı sevgi, saygı ve anlayış göstermekle yükümldür. Eğer bir eş, hiçbir makul sebep göstermeden çocuk sahibi olma talebine karşı çıkıyorsa ve bu durum diğer eşte ciddi bir hayal kırıklığı yaratıyorsa, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılabilir.
Evlilik, tarafların ortak bir gelecek inşa etmesi esasına dayanır. Eğer çocuk sahibi olma hususunda ciddi bir fikir ayrılığı mevcutsa ve taraflardan biri, diğerinin bu konuda duyduğu rahatsızlığa kayıtsız kalıyorsa, bu durum evlilik birliğinin devamını imkansız hale getirebilir. Bu nedenle, eşin hiçbir gerekçe olmadan çocuk istememesi, evlilik birliğini temelinden sarsan bir sebep olarak kabul edilebilir.
Sonuç
Yargıtay kararı, çocuk istememe konusunun evlilikte ne kadar kritik bir mesele olduğunu göstermektedir. Her ne kadar bu durum tek başına mutlak bir boşanma sebebi olarak kabul edilmese de, evliliğin temel unsurlarından biri olan ortak gelecek planlamasına zarar verdiği takdirde, boşanma sebebi olarak değerlendirilebilir. Tarafların bu konuda anlaşmazlığa düşmeleri halinde, hukuki yollara başvurarak evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını kanıtlamaları mümkün olabilecektir.