"Duyarlı insanlar, sanatçılar, bilim insanları bu yıkıma karşı ses çıkarmalıdır. "

5 HAZIRAN DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ 

Ekosistemin dünyada ve ülkemizde insan eliyle bozulması, devletin ve siyasi iktidarların kâr daha çok kâr için doğayı yağmalayan özel şirketlere göz yumması sonucu yaşam alanlarımız daralıyor. Özellikle son çeyrek yüzyılda dünyada ve ülkemizde yöneticiler, ekolojik ve sosyal talana karşı timsah gözyaşları dökmekte ve sözde çözüm aramaktadır. Küresel tükeniş doğal bir süreç olarak gösterilmekte, bir kaç günah keçisi bulunup suçun büyük kısmı onların üzerine atılmaktadır. ‘Çevre suçu’ işleyen şirketler değil, onları teşhir eden çevreciler yargılanmaktadır.

 Bugün neoliberal politikaların hızlandırdığı yıkım; ‘her yıl yok olan binlerce canlı türüyle, atmosfere karışan 22 milyar ton karbon gazıyla, atmosferin ısınması sonucu dünya nüfusunun yüzde 30’unun karşı karşıya kaldığı yaşam tehlikesi ile, su rezervlerinin yüzde 67 azalmış olması ile, her yıl yok olan 10-15 milyon hektar orman alanı ile, her yıl çölleşen milyonlarca hektar toprak ile ifade edilmektedir. 

Duyarlı insanlar, sanatçılar, bilim insanları bu yıkıma karşı ses çıkarmalıdır. 

Burada sorun sadece sokağa, denize, sahile çöp atan insanlar değildir, o da önemli bir tahribat yaratmakla beraber onların verdiği zararın katlarcasını zehirli atıklarını, çöplerini denizlere, göllere, nehirlere döken, toprağa gömen fabrikalar, troller, yük gemileri, HES’ler, JES’ler, denetimsiz maden arama faaliyetleri ve nükleer santraller gerçekleştirmektedir. Bu tahribatta silah denemelerinin ve savaşların da rolü büyüktür. 

Talanı frenleme önemli olmakla beraber, daha radikal sistem değişikliğini, üretim, tüketim, bölüşüm biçimini yeniden düşünmek, sorgulamak gerekmektedir.