yalŋus "aynı anlamda" [ Orhun Yazıtları (735) ]
yalıŋuz "aynı anlamda" [ Divan-i Lugat-it Türk (1070) ]
Araştırmalara göre, yalnızlık kavramı Orhun yazıtları ve Divan-i Lugat-it Türkte bu kelimenin kullanıldığı yazılı ilk kaynaktır. Yani yalnızlık kavramının ortaya çıkması ve kullanımı daha öncesinde sözlü olarak veya günlük hayatta yaygın olabilir.
Doğrusal Tarihte bir kavram ne kadar çok telaffuz ediliyorsa o dönemdeki olgulara bakmak gerekir. Kavramların ortaya çıkması o zamandaki gelişme, keşif, buluş, endüstrileşme vs. toplumsal hayata yansımasının sonucudur. Örneğin uçak veya bilgisayar tarihsel bir gelişmenin ürünüdür. Bu kavramlar ortaya çıktığı dönemde toplum tarafından kitap, gazete, resim, medya, okul vs. çoğaltılarak kullanılmıştır.Toplum tarafından konuşulmaya başlamış ve düşüncelerimizdeki kapladıkları alan artmıştır. Fakat bir eşya, meta veya nesne toplumsal ilerlemeye bağlı olarak kullanılmamaya başladığı zaman toplumsal bellekten silinmeye başlar. Mesela daktilo, ev telefonu gibi nesneler zamanla toplumun belleğinden çıkmaya başlamıştır. Kavram olarak daha az konuşulmaya başlamış ve düşüncelerimizdeki yerleri çok azalmıştır veya silinmiştir. Buradan hareketle acaba yalnızlık nasıl oluşmuştur, yalnızlık bunun neresindedir ve metalar neden yalnızlık üretirler. Yalnızlık psikolojisini eşya, meta, insan üçgeninde inceleyelim.
Eşya, “Türlü Amaçlarla Kullanılan, İnsan Yapısı, Taşınabilir Cansız Nesneler” şeklinde tanımlanmıştır. Eşyalar insan ihtiyaçlarını gideren ve toplumun sosyolojik, psikolojik değişimine çok büyük etkide bulunabilen nesnelerdir. İnsanlar, yaşadıkları toplumun ekonomik ve refah düzeylerine paralel olarak, giderek, daha çok eşyayla donatılmış bir çevrede yaşamaktadırlar. Toplum kalkınmasının ekonomik sonuçları, insan çevresinin daha çok eşya veya ürünle dolması şeklinde somutlaşmaktadır. Bu olgu zamanla insan çevresinin temel bir ögesi haline gelen eşyayı, insanı eşyalarıyla birlikte yorumlamayı gerektirmektedir. Eşya tarihsel süreçte ise ticari olarak üretilmeye başladığında metaya dönüşmüştür.
Buluntular insanların ilk eşyalarının aletler olduğunu göstermiştir. İnsanlığın kullandığı ilk alet (eşya) yaklaşık 350 bin yıllık olduğu düşünülen İsrail de tabun mağarasında bulunmuştur. Yani ilk aletler (eşyalar) insanların yaşamlarını sürdürebilmeleri için zorunlu olarak doğadan faydalanarak ve avlanarak ürettikleri taş, giyim için kullandıkları hayvan derileri vb. eşyalardır. Avcı toplayıcı döneminde insanlar eşyaları-aletleri kendi zorunlu gereksinimlerini gidermek için sadece kullanım değeri olarak üretmişlerdir. Bu dönem aynı zamanda ilkel komünal dönemdir.
Şu anki buluntulara göre Göbekli Tepe en eski tarihî yapıdır. Göbekli Tepe deki dikilitaşların üzerinde insan, eller, kollar, çeşitli hayvan ve soyutlaştırılmış semboller, kabartılarak veya oyularak tasvir edilmişlerdir. Tasvir edilmiş bu hayvan resimleri bazı yerlerde bir olayı veya bir öyküyü anlatmışlardır. Yani sadece kullanım değeri olan alet-eşyaları kendi dünyalarını zenginleştirmek için kullanıyorlardı.
Feodal dönemlerin sonuna kadar insan gurupları hayatta kalabilmek için birlikte yaşamışlar ve yalnızlık psikolojisini yaşamamışlar. Bu dönemin sonuna kadar doğa üzerinde insanların meşguliyeti zorunluluk kaynaklıydı ve birçok fiziksel-doğal biçimi olan alet-eşyayı üretmelerinin sebebi de buydu.
Kapitalizmle birlikte doğal alet-eşyalar toplumun en temel hücresi olanikinci aşamaya yanimeta ya dönüşerek değer-biçime dönüşmüştür.1844 yılında ise Karl Marx El Yazmalarında ''Metalar dünyası büyüdükçe insanlar dünyası küçülür. İnsanların dünyasının değersizleşmesi, nesnelerin dünyasının değer kazanması ile orantılı olarak artar" demiştir. (Karl Marx-1844 El Yazmaları) Tabi Karl Marx’ın bu yargıya varması endüstri devrimiyle birlikte üretim araçlarının gelişmeye başlayarak daha çok eşya-meta üretmeye başlamasıdır. Kapitalizm insanın ihtiyaç duymadığı eşyaları bile bir zaruri ihtiyaçmış gibi gösterir. Çünkü sistemin sürekli olabilmesi için insanların sürekli tüketmeleri gerekmektedir. Bu tüketim bazen saçma sapan eşya-metaları insanları satın almaya yönlendirmektedir. Sonuçta günümüzdeki insanın bir günlük hayatının neredeyse %80-90 kadarını eşya-meta ile uğraşmak zorunda kalmıştır. Yani kalabalıklaştıkça (eşya-meta ile) yalnızlaşan insanın hayatını artık eşya-metalar yönetmeye başlamıştır. Bu durum insanların yalnızlık psikolojisini yaşamalarına sebep olmuş ve en azından günün veya haftanın belli zamanlarında bir topluluğa bir cemaate vs. yönlenmelerine sebep olmuştur. Günümüzde bu kadar çok topluluk, cemaat vb. gurupların oluşmasının en büyük nedenlerinden biri de budur diyebiliriz.