ORGANİK ENTELEKTÜEL

İlk kez İtalyan Marksist düşünür Antonio Gramsci'nin ünlü kitabı "hapishane defterlerinde geçen bu kavram entelektüellerin toplumdaki işlevlerini analiz etmek için kullanılmıştır. Gramsci, entelektüelleri sadece teorik bilgi üreten kişiler olarak değil, aynı zamanda toplumdaki sınıfların ihtiyaçlarına hizmet eden bireyler olması gerektiğini ifade eder.

Bu bağlamda organik entelektüel gerçekten de toplumun iç dinamiklerinden ortaya çıkan bir üründür ve her sınıf kendi organik entelektüellerini yaratır. Bu entelektüeller ürünü olduğu sınıfın hedeflerini ekonomik, sosyal ve politik düzeyde teorik olarak ifade ederek bu teorileri pratikte uygulanabilir hale getirmeye çalışır. Burjuva entelektüeli veya geleneksel entelektüeller kendilerini "tarafsız" ve "bağımsız" olarak ifade ederler veya gösterirler. Ancak bu tip entelektüeller aslında mevcut egemen sınıfın çıkarlarına ve mevcut düzenin korunmasına hizmet ederler. Örneğin, akademisyenler, din adamları, düzenin ürünü olan yazarlar, şairler, tarihçiler veya hukukçular gibi meslek grupları tarihsel olarak mevcut düzenin korunmasına katkıda bulunurlar. Bu entelektüeller topluma gerçekleri ifade etmekten kaçarlar ya da sahip olduklarını kaybetmekten korkarlar.  

Yalnızca elit bir azınlık için değil, geniş halk kitlelerinin çıkarlarını savunan bir duruş sergileyen organik entelektüeller ise, toplumun gerçeklerini ifade edebilen, sınıfının çıkarlarını temsil edebilen ve bu bağlamda bilinç oluşturarak sınıfının örgütlenmesine katkıda bulunan bireylerdir. Bu bireyler soyut fikirler üretmekle kalmaz; aynı zamanda toplumsal ilişkilerin yeniden şekillenmesinde aktif rol oynarlar. Bilimsel doğrulara, tarihsel gerçeklere ve insani değerlere dayalı bir eleştirel duruş sergilerler. Kapitalist sistemin çevreyle ilgili yarattığı sorunlara, ekonomik ve sosyal adaletsizliklere karşı alternatif çözüm önerileri geliştirirler. Toplumdaki yanlış bilgiye, baskıcı ideolojilere ve adaletsiz politikalara karşı hakikatin savunucuları olarak hareket ederler. Örneğin, işçi sınıfının organik entelektüelleri, ürünü olduğu bu sınıfın özgürleşmesi ve örgütlenmesi için çaba gösterirler.

Tarihteki bu entelektüeller, Karl Marx, Che Guevara ve Nâzım Hikmet bunlardan bazılarıdır. Karl Marx kapitalizmin eleştirisini sistematik bir şekilde yaparak işçi sınıfının teorik ve pratik mücadelesine katkıda bulunmuştur. Che Guevara Latin Amerika'nın devrimci mücadelesinde bir organik entelektüel olarak rol oynamış ve pratik bir yol almıştır. Nâzım Hikmet şiir ve edebiyat aracılığıyla işçi sınıfının sorunlarını dile getirmiştir.

Günümüz dünyasındaki organik entelektüellere örnek verecek olursak. Bunlar çevre aktivistleri, insan haklarını savunanlar, İşçi sendikaları ve örgütleri, partileri içinde mücadele eden düşünürler ve liderler.

Sonuçta bu kavram, entelektüellerin yalnızca düşünsel üreticiler olmadığı, aynı zamanda toplumun yeniden yapılandırılmasında aktif aktörler olup, toplumsal sorumluluklarını somut bir şekilde ortaya koymaları gerekir.