“Siyah Kare” ve “Sokrates’in Ölümü” tabloları, farklı dönemlerden ve sanat akımlarından gelen iki eserdir. Bu farklılıklarına rağmen, ortak bir özellikleri ise ikisinin de birer sanat eseri olmasıdır. Bu denemede sizlerle bahsedilen iki eserin karşılaştırmasını yapacağım.
Sanat Nedir?
Her şeyden önce, gelin sanatın tanımına birlikte bakalım. Sanat, oldukça geniş bir kavram olduğundan tarif edilmesi zor bir kelimedir. Sanatın oldukça fazla alt dalı vardır; müzik, heykel, resim ve dans bunlardan sadece birkaçıdır. Tolstoy’un da dediği gibi: “Sanat, yaşadığı bir duyguyu karşısındakilere geçirmek isteyen birinin bu duyguyu kendinde yeniden üretmesi ve belirli dış işaretlerle onu ifade etmesiyle başlar.”
Sokrates’in Ölümü
Çoğu entelektüelin bildiği bu neoklasik tabloda Sokrates, gençlerin ahlakını bozmakla suçlanmış ve bunun sonucunda ölümle cezalandırılmıştır. Resimden de görüldüğü üzere Sokrates, korkusuzca ve şüphesizce içinde zehir olan bardağa uzanmaktadır. Plato’nun bir diyaloğunda bahsettiğine göre, Sokrates o gün ölmek zorunda değildi. Fakat o, son dersini vermek için ölmeyi seçmişti: ölüm korkulacak bir şey değildi, ruhun vücudu terk etmesiydi sadece.
Fırça darbelerinin görünmezliği, resmin gerçekçiliği, ışık kullanımı ve daha bir sürü özelliğiyle bu tablo, çoğu insanı kendine hayran bırakmaktadır. Şimdi söyleceklerimden sonra ise bu konu hakkında tekrar düşünmeniz gerekebilir; Resmin ne kadar net olduğunun farkındasınızdır. Eğer biraz daha incelerseniz, gerçek olmak için bile çok net olduğunu göreceksiniz. İnsan gözü dünyadaki her şeyi bu kadar net göremez; uzaktaki nesneler daha puslu gözükürken, yakındakiler daha nettir. Böyle düşünüldüğünde, resim gerçeklik algısını kaybetmektedir.
Siyah Kare
Bu tabloya baktığınızda, “Böyle sanat mı olur? İstesem bunu ben de yaparım!” dediğinizi duyar gibiyim. Resme bir de bu çerçeveden bakalım: soyut bir öge olan siyah bir kareyi resmederek Maleviç, kontür, gölge, perspektif kullanmadan, sadece renkler ve çizgilerle evrensel bir dil yaratıp farklı kültürlerden, yaşlardan, etnik kökenlerden insanları bir araya getirmeyi başarmıştır. Sokrates’in Ölümü’nü toplumun sadece belirli bir kısmı yorumlayabilirken, Siyah Kare’den herkes bir anlam çıkarabilmektedir. Süprematizmin öncü eserlerinden biri olan Siyah Kare, sanatın özü ve doğasını sorgulayan bir manifestoyu temsil etmektedir.
Sonuç
Sonuç olarak, “Sokrates’in Ölümü” ve “Siyah Kare” bize sanatçıların duygularını açıklarken kullandığı tekniklerin farklılıklarını gösteren iki örnektir. Jacques-Louis David eserinde felsefi düşüncenin ve erdemlerin önemini vurgularken, Malkoviç soyut sanatın özünü ve anlamını sorgulamayı seçmiştir. Her iki eser de farklı sanatsal dillerle bize düşünme ve sorgulama fırsatını sunmaktadır.