Hayallerimle savaşıyor gibiyim, bir sokak dövüşçüsü gibi güçlü ve savunmasız bir darbeye karşı koyamayan biri gibi yerlerde geziyor yüzüm, kan revan içinde dudaklarım. Güçlü göründüğümü söyleyenler şu halimle yüzleşmeyenler olsa gerek. Kapaklanıp dizlerimin üzerine düşmeden önce uzayan yollara bakarken takıldım gözlerine oysa. Bir uçurum olduğundan habersiz daldım yüreğine ve tüpümdeki havanın çıkışa yetmeyeceğini bile bile ahtapot gibi yapıştım bendeki sene. Hayatımdaki tek eksik senmişsin gibi, olmazsan olamayacakmış gibi, varsan varmışım gibi!

Yoksa pazılın son kalan eksik parçası sen değil misin söyle?

Ah korkma benden, çok değildi aradığım; yaslanacak bir omuz, az biraz tebessüm, belki çokça sevilmek, en şiddetlisinden sevmek, teninle değil ruhunla sevişebilmeyi becerebilmek. Anlayacağın anı yaşamak değil anda kalabilmek, sevgiden kaçan bir korkak olmak yerine sevmeye cesaret gösteren cesur bir insan olabilmek. Yoksa güzel sevmeyen birinin güzel sevilmesini beklemek kadar anlamsız bir sabaha uyanmak değil yaşamak. Ama yine içimde senden kalan “bi sus, bi sus” sesleri!

Kendimle yüzleşmekten korktuğum zamanlarda, kalbim aklımı olur olmaz zamanlarda susturmaya çalışıyor. Biliyorum bazen susmak gerekir kendini dinlemek için ama susamıyorum! Tek susadığım şey avuçlarımda sevdadan kalan biraz acı. Acı dediysem varlığı canımı yaktığından değil yokluğu içimi sızlattığından. Kayıp bir ruh gibi aramaya çıkmışım geceden güneşi, bir uzatsan ellerini bu kez düşmeyeceğim belki hayattan. Düşmeme izin vermesen diyorum, belki buna ölümüne ihtiyacım vardır ölmemek için!

Biliyorum küfür kıyamet çırpınışlarım, ne ara unuttuk ilk öpücüğü şey ilk yardımı! Ne ara kapattık duyguları bizim için ölmeyi göze alanlara. Söyle kaç kalp masajında dönersin geri? Sevda bu muydu? Ya bir şeyler eksikti ya bazı şeyler fazladan yük yapıyordu heybemde. Yürüyordum koşar adım, tek tek atarak üzerimden kara bulutları. Atmalıydım değil mi?

Başkalarının yaralarını sarmaktan kendi yaralarımı sarmayı unutmuşum, yine duygularım paramparça. Avazım çıktığı kadar haykırmak istiyorum ama benden önce bağırıyor yine içimdeki ses!

“Bi sus, bi sus!”

O birazcık sussa her şey daha iyi olacak hissine kapılmadan önce bu kez gerçekten mühürlüyorum dudaklarımı. Üstelik kanatırcasına dişlerimle sıkıyorum. Bulmanı bekliyorum susarak, hadi artık bul beni. Sabırsızım. Kelimelerin arasından cümle seçmeye çalışırken, geçiyor zaman üzerimden ve yarım kalıyor hikâyem. Sen tamamla istiyorum, hep hayatımın merkezinde ol istiyorum, sensizlikten korkmaktan yorulduğum zamanlar ellerimi tut istiyorum, tüm gücünle kendine çek ve hiç bırakma istiyorum. Benden asla vazgeçme istiyorum, her günü yarınlar yokmuş gibi bugün benimle yaşa istiyorum.

Seni uzaktan da severim dediğime bakma çok yakınımda ol istiyorum, hatta öyle sımsıkı sarıl ki ayrılık sızmasın aramıza istiyorum. Yani kısacası hikâyemin başkahramanı ol, bizi doyasıya yaşa istiyorum. Yine çok konuşuyorum biliyorum ama “bi sus” demek yerine bu kez öperek sustur istiyorum.

GM