Birbirinin aynı ama birbirinden oldukça farklı iki insan!
Biliyor musunuz bazı kadınlar ince ruhludur, o yüzden ruh eşlerini ararlar bulamayacaklarını bile bile. Çünkü kendileri gibi olan ince ruhlu adamlar ya evlidir ya da nesli tükenmiştir lakin görmek istemezler. Gereksiz arayışları bir ömür sürse de içlerinde barındırdıkları umut asla bitmez. O kapılmış erkekler gerçekten nazik ve kibardırlar, olması gereken zamanda yanınızda olur, siz bir şeyi talep etmeden onlar sizin için gerekeni yapar. (En sevdiğim) Her kadının isteyeceği iyi bir eş, iyi bir baba, iyi bir insandır onlar. Duygusallardır ve sevdiğini her koşulda belli eder. Her kadın böyle bir adam tarafından sevilmek ister. (Ama yok işte, hiç kalmadı) Bazı kadınlar vardır ruhsuzdur. Ruh gibi yaşamaktansa dibine kadar kendisi için gereken her şeyi yapar, kimseden bir şey beklemeksizin her anın tadını çıkarır, hayatına eşlik edenleri umursamaz bile, varsa yoksa kendisidir. Onlar için “bencillik mutluluktur” Bu tarz insanların karşınıza çıkmaması yeterlidir sizin de mutlu kalabilmeniz için! Aynı bazı erkekler gibi! Onlarda bencillikte sınır tanımayan, kendi arzu ve talepleri için dünyayı yakan tiplerdir. Bu talepler, eşlerinin, çocuklarının bazen de kendi hayatlarının önüne geçer. Kimi ezip geçtiğinin bir önemi yoktur sonunda kendisi mutlu olacaksa!
Umutsuz ve hayattan bıkmış kadınlar ise kendileri için bir hayat arkadaşı olsun ister, yalnız kalmaktan korkar, birinin gölgesi onlar için güvendir. Erkekler için en ideal kadın tipidir. Çünkü erkek kendine bağımlı kadını sever. Bazı kadınlar içinse güven sadece kendi içindeki limandır. Kimseye inanmazlar ama bazen inanmış gibi yaparlar. Başkalarını okumayı iyi bilir ve bunun için kendilerine bir ağ örer. Lakin bazı okumayı sökmüş adamlar gelir kadının yıllarca örmekle uğraştığı ağı altüst eder, çünkü inanmış gibi yapmanın bedeli ağırdır ve filmin sonunda hatalarından yeniden doğmayı öğrenir, başka şansı kalmadığından değil hayata dair her şeyi koşulsuz kabul ettiğinden.
Bazı kadınlarsa uzaktan sever; yakında olunca beklentileri artar, karşılanmadığı zaman vazgeçer sevmekten, aşkından ölse bile her şeyi geride bırakması gerektiğini öğrenmiştir bir kere. Bu kadınlara denk gelen adamlar ise, mutsuz adamlardır. Ne istediğini ne beklediğini bilmezler, hayattan asla ders almazlar ve her seferinde aynı çukura düşüp bir kadın tarafından kurtarılıp sevilmeyi beklerler. Sürekli ilgi görmek, takdir edilmek ve asla vazgeçilmemek isterler. (Hayal işte) Bazı kadınlarsa yola çıkar, durmaksızın ilerler, yorulsa da durmak nedir bilmez, yaradılışı buna müsait olmasa da fazlasıyla ister ve yapar. Yanında olsanız da olmasanız da sadece ilerler. O tarz kadınları kimse yolundan çeviremez, fazlasıyla idealisttirler. Kendilerine emek edene saygı gösterseler de az ötede onlara teşekkür edip ilk durakta bırakıp yol almaya devam edebilirler. Onlar için sonsuz diye bir şey yoktur. Her şey vakti ve zamanı gelince bırakılmalıdır. Yola çıktığıyla yolu bitirdiğinin aynı kişi olması onları bağlamaz, bu durum yemekte çeşitlilik olarak algılanmasın, değecek insanlarla yol almayı tercih ederler değilse direksiyonda oturduğu arabayı sağa çekip indirdiği adamdan sonra, hiç düşünmeden yeni bir hayata merhaba diyebilirler. Üzüntüsü kısa, beklentisi az lakin kendine güveni sonsuz olan bu kadınlar pişmanlık denen duyguyu defterlerinden sileli çok olmuştur. Onlar için her insan yeni bir başlangıç, her döngü yeni bir tecrübedir. Bu kadınlar eskilerden yenidünyaya birden inmiş değildir, yenidünya düzeninin ve erkek hegemonyasının istemsizce türettiği bir nesildir. Kimilerinin gıptayla baktığı kimilerinin ise alaşağı ettiği bir dizi serzenişler olsa da onlar kendi bildiklerinden asla taviz vermeyen bir nesil olarak tarihe adlarını yazdırmışlardır bile.
Bu yapıya benzeyen erkekler ise kadınlar kadar masum değildir. Masada çeşitlilik sever! O da olsun, bu da olsun, şu da gelsin! Başkalarının duygularının bir önemi yoktur, tek umurunda oldukları şey kendileridir. Egoist kelimesi onların yüzü hürmetine ortaya çıkmıştır. Sanıyorlar ki dünya onların etrafında dönüyor, onlar olmazsa mevsimler çiçek açmayacak, güneş dünyayı ısıtmaktan vazgeçecek. (Ee sen ölünce ne olacak adam! Kıyamet mi kopacak! Söylesene kim senin egonu bu kadar şişirdi?)
Bazı kadınlar da vardır ki sadece bir erkeğin gücünden istifade ettiği söylenir lakin o erkek buna rağmen o kadını da yanında tutuyorsa, bunun farklı bir durum olduğunu kim savunabilir? Burada arananla bulunan aynı şeyler değil. Terazi dengesi, her iki taraf yenisini bulunana kadar devam eder. Sonrası zaten koca bir yalan. Bazı kadınlarsa çok anaçtır. Kocalarına da çocuklarına davrandığı gibi davrandıkları için kaybolurlar. Şuh kadın olmaktan başka bir vizyona geçtikleri için yalnız kalmaya mahkûmdurlar. Çünkü erkek başta böylesine candan ilgilenilmekten mutlu olsa da karnını her yerde doyuracağını öğrendiğinde başka gemilere yelken açar. (Erkeğin kalbine giden yol her zaman midesinden geçmez, bilin istedim)
Bazı kadınlar vardır güzel severler. Bu kadınlar sevdikçe çoğalır, ilgilidir, kadınsı halleri herkesi baştan çıkarır, iyi bir annedir, cömert ve fedakâr bir insandır, zekidir. (Nerede aptal olacağını bilen kadından bahsetmiyorum tabi) Dokunduğu yerde güller açar, yokluğu büyük bir eksikliktir, eğer onu dibine kadar yaşayıp sonra kaybettiyseniz cehennemi uzakta aramayın, kalbinizdeki odunlar ateşsiz tutuşmaya başlar, yandığınızı yok olana kadar anlamazsınız bile. Hatta kimseyi onun yerine koyamazsınız. Talepleri nettir tıpkı sevgisi gibi, herkes böyle bir kadın tarafından sevilmek, arzulanmak ister. Ama sevgili erkekler; siz böyle bir kadınla aynı kulvarda değilseniz; önce kendinize şu soruyu sorun “Ben bu kadını hak edecek ne yaptım?” Eğer ne yaptığınızı hatırlamak için beş saniyeden fazla düşünüyorsanız, ayakkabılarınızı elinize alıp sessizce o ortamdan uzaklaşın…
Devam edecek…
GM